17 Ağustos 2011 Çarşamba

Yaratıcı Drama Tiyatro İlişkisi

Çağımızda sanatın, gündelik yaşamdan yola çıkması ve gündelik yaşamın bir parçası olduğu tartışmaları uzun süredir gündemdeyken, herkesin içindeki sanatçıyı ortaya çıkartabilmek için en etkin yollardan birinin, yaratıcı drama eğitimi olduğunu düşünüyorum. Üstelik bu eğitimin temel amacı sanatçı yetiştirmek de değildir. Bir çok eğitsel hedefin yanısıra, kişilik gelişimine ve sosyal hayata uyumu kolaylaştırıcı hedefler, temel olarak yaratıcı dramanın alanını oluştururlar. Ancak ileride hangi mesleği seçecek olursa olsun, yaratıcılığı gelişmiş, esnekliği artmış, yeni alternatiflerin peşinde koşmaktan korkmayan, ezberciliğe değil görerek yaşayarak öğrenmeye meyilli, bu sayede gerçek anlamda öğrenmenin tadına varmış ve dolayısıyla gelişmeye yatkın, yaptığı her işte estetik bir bakış kazanmış bireylerden oluşan bir toplumun, doğal olarak şu andaki koşullardan çok daha ileride bir Türkiye yaratacağı açıktır. Tüm bunlardan yola çıkarak birbirine kardeş, ama ikiz olmayan iki alandan bahsedeceğim. Yaratıcı drama ve tiyatro* ilişkisi. Böylesine bir başlık hem çok fazla şeyi kapsar, hem de somut tartışmalar yürütebilmek için son derece kaygan bir zemin oluşturur. Bunları birbirlerinin zıddı gibi ele almak gerçeğe uymaz. Birbirlerini kapsadıklarını düşünmek ise her iki alan için de fazlasıyla hayalperestlik olur. Kısacası, yaratıcı drama ile tiyatro birbirlerinden yararlanırlar, ama farklılıklar da içerirler. Bunların neler olduğunu hemen konuşmamın başında özetlemem, sanırım daha sonra değineceğim noktaların önemini daha iyi vurgulayacaktır:
Drama sürece, tiyatro sonuca yani gösterime yöneliktir. Dramanın amacı eğitimden kişisel gelişime dek pek çok farklılığı içinde barındırsa da, tiyatro temel olarak estetik, ardından sosyal bir amaca sahiptir. Drama tamamen interaktif bir süreçtir. Öğrencinin kendi yaratıcılığı dramanın en temel malzemesini oluşturur. Tiyatroda oyuncu önemli olmakla birlikte önce yazar, sonra yönetmen en son oyuncu bu süreç içinde belirleyici rol oynarlar. Drama genellikle kültürel, eğitsel ya da sosyal bir ürün olarak değerlendirilirken tiyatronun ticari boyutu da son derece önemlidir. Drama tiyatroyu malzeme olarak kullanır, ancak tiyatro dramadan nadiren yararlanır.
Ancak her ikisi de doğaçlama, ya da tiyatro oyunları gibi ortak bir malzemeyi sahiplenir.
Drama Öğretim Bilgisi kitabından dramanın özelliklerine bakacak olursak, karşılarına tiyatronun benzerlik ve farklılıklarını rahatlıkla yerleştirebiliriz:
1. Dramada belli eğitsel, sanatsal hedef ve amaçlar vardır. Bunlar lider veya öğretmen tarafından örgütlenir. Tiyatroda sanatsal hedef ve amaçlar vardır. Eğitsel amaçlar ikincil önemdedir. Tüm hedefler yönetmen tarafından örgütlenir.
2. Drama bir grup yaşantısıdır. Tiyatro da bir grup yaşantısıdır. Ama bu bir amaç değildir.
3. Drama sürekli değişebilir, değiştirilebilir niteliktedir. Tiyatronun değişme ve değiştirilme niteliği çoğunlukla genel provada son bulur.
4. Dramada çok kesin kurallar yoktur, kurallar esnektir, katılımcıların kendilerinden birşeyler katmasına izin verilir. Doğru veya yanlış yapma söz konusu değildir. Tiyatroda da kurallar esnektir ve katılımcıların kendinden bir şeyler katması çoğunlukla beklenir. Ama doğru ve yanlış hem yorum hem de estetik açısından söz konusudur.
5. Dramanın bir başlangıç ve sonuç bölümü olmayabilir. O anda yaratılır, ortaya konulanlar ilk kez oluşmaktadır. Tiyatronun başı ve sonu vardır. Spontanite sadece doğaçlama aşamasında mevcuttur. Ama bir anlamda oyun her akşam tekrar ve yeniden ve ilk kez oluşur.
6. Drama belli kurallar içinde sonsuz özgürlükler içerir. Tiyatroda hiçbir zaman sonsuz özgürlük yoktur. Oyuncu ne kadar özgür bırakılırsa bırakılsın, son kertede metin, yönetmen, maliyet, teknik olanaklar ve hedef kitle özgürlükleri sınırlandırır.
7. Dramanın doğrusu yanlışı olmaz. Eğitsel dramada önemli olan sonuç değil, yaşanılan süreçtir. Tiyatroda önemli olan sonuçtur.
8. Dramada bir lider vardır. O, grubun keşfetmesine, gelişmesine, duygularını ortaya koymasına rehberlik eder. Tiyatroda yönetmen hem rehberlik rolünü üstlenir, hem de 
belirleyici olan odur.
9. Eğitimde dramada hiçbir zaman bir şeyi olduğu gibi kabul etme, öykünme söz konusu değildir. Tiyatroda sorgulama önemliyse de kimi zaman, olduğu gibi kabul etme ve öykünme başvurulan yöntemler arasında yer alır.
10. Dramada tekrar vardır. Ancak süreç ve yaşantılar farklılaşır. Tiyatroda da tekrar vardır. Önemli olan yaşantıların farklılaşması değil, daha mükemmel olmasıdır.
11. Dramada estetik kaygı belirgindir. Bunun için sürecin içinde ve sonunda estetik biçimlere ulaşılabilir. Tiyatroda estetik kaygı birinci derecede önemlidir. Süreç mutlaka estetik biçimi doğurmalıdır.
12. Drama sürecinde gözden geçirme ve tartışma yer alır. Tiyatro sürecinde de gözden geçirme ve tartışma yer alır.
Görüldüğü gibi bir karşılaştırmaya gidildiğinde ak ve kara gibi iki kutuptan bahsedemiyoruz. Aslında temel ayırım, tiyatronun konvansiyonel bir sanat, yaratıcı dramanın ise eğitsel amaçlı bir yöntem olmasıdır. Yine de bu eğitme, tiyatronun özellikleri olan eğlendirme, bilgilendirme, arındırma boyutlarına ulaşabilir. Kısacası, tiyatro öğretmeni, oyun metnini ifade edebilmek için gerekli olan araştırmacı drama stratejilerine çok az yer verirken, drama öğretmeni, sanatsal biçemlerle fazla uğraşmaz. Öte yandan, kimi tiyatro ürünleri de yaratıcı drama ile arasında sıkı bir köprü kurabilir. Örneğin Almanların ünlü Grips Tiyatrosu, gündelik yaşam gerçekliği ile çocukları yüzleştiren, ilginç oyunlar hazırlamaktadır. Ve gösterimlerinin sonunda yaratıcı drama tekniklerini kullanarak çocukların oyunu nasıl anladıklarını, algıladıklarını test etmektedirler. Bildiğiniz gibi, "çocuklar bu oyundan ne anladınız?" sorusuna verilen yanıtlar genellikle ya çok kısıtlı sayıdadır, ya da çok klişe tekrarlardan oluşur. Oysa "hadi bakalım oyundan ne anladığının bir heykelini yap!" dendiğinde anlama, kendini ifade, bir sentez ve yaratıcılıkla buluşmuş olur. Hem yaratıcı drama hem de tiyatro aslında aynı kökten beslenirler. Bu kök tiyatro sanatının unsurlarıdır. Kimi yazarlar (Dorothy Heatcote) bunu odak, gerilim ve zıtlık olarak belirlerken, diğerleri (Gavin Bolton) gerilim ve zıtlığa sembolizasyonu da eklemişlerdir : (Morgan ve Saxton'a göre) Odak "öğrencilerimden bunu yapmasını niye istiyorum?" sorusuna verilen cevaptır.
Dipnotlar:
*Tiyatro, Aristotalesçi dramatik tiyatro anlamında kullanılmaktadır. Epik tiyatro, absürd tiyatro, post-dramatik tiyatro gibi türler bu yazının kapsamında tartışılmamaktadır.
(1) İlköğretim Drama 1 (1999), Ankara: Devlet Kitapları, s.21
(2) N. Morgan & J. Saxton (1987). Teaching Drama. New Hampshire: Heinemann, s. 2 Sayfa: 1/4