18 Ağustos 2011 Perşembe

DİL VE DİN


TÜRK DİLİNİN BOZULMASI VE DİN
KUTSALIN GÜLÜNÇLEŞTİRİLMESİNİ ÖNLEME KAYGISI


Bütün toplumların dillerinde, ilişki kurdukları toplumların dillerinden sözcükler bulunur.
Kişi durup dururken yabancı sözcükleri kendi diline doldurmaz. Tersine kişi yabancı dilleri önce küçümser.
Yabancı sözcükler bir toplumun anne-çocuk ilişkilerine kolaylıkla giremez. Anne çocuk ilişkilerinde doğaçtanlık egemendir ki, hiçbir ana yabancı sözcüklerle doğaçlama yapmaz.

Bir toplumun anaları, kendi öz çocuklarını yabancı bir dilden almış sözcüklerle sevip okşamaya başlamışlarsa,bu durumda, yabancı toplum ile ilişkiler, anadilde, annenin dilinde bir yabancılaşmaya yol açmış demektir.

Türkler, benimsedikleri dinin Arapça kutsal yazılarını, neredeyse bire bir oranında Türkçe’ ye çevirmişlerdir. 1000 yıllarında yapıldığı uzmanlarca saptanan bir Kur’an çevirisi, İstanbul Türk ve İslam eserleri müzesinde 73 numara ile korunmakta olup, Karahan Türkçesiyle bütün eksiksiz bir çeviridir. Kur’an daki bütün Arapça dinsel terimler , deyimler, bu çeviride Türkçeleştirilmiştir.

Sözcüklerin de bir yaşamı vardır. Sözcüklerin de başlarına iyi ya da kötü şeyler gelebilir. Gençliğinde el üstünde tutulan kimi sözcükler, yaşlandıklarında itilip kakılmaya başlanabilirler.

Kur’an da Tanrı’nın pek çok topluluğa, çok çeşitli dönemlerde, pek çok elçi gönderdiğini; Tanrının bu elçilere özel bir dille değil, endi uluslarının o yıllarda kullanageldikleri dille bildirimde bulunduğunu, bilirlerdi. Tanrının elçisi Musa, Arapça konuşmuyordu. Tanrının elçisi İsa, Arapça konuşmuyordu. Tanrının elçisi Yusuf Arapça konuşmuyordu.

Bütün elçilere, içinde yaşadıkları toplumların konuştuğu Arapçadan başka dillerle bildirimde bulunduğuna göre; Tanrı’nın Arap dilini diğer dillerden daha üstün, diğer dillerden daha kutsal saymadığı apaçıktır. Dinsel bilinç düzeyi yeterli bütün müslümanlar, bu gerçeği bilmektedirler.

Türklerin Müslüman olduktan sonra iki yüz yıl boyunca dillerine sokmadıkları Arapçayı, sonra nasıl, ne için dillerine soktukları sorusuna yanıt arıyoruz. Bu sorunun yanıtlarından biri de “Arapçanın kutsallığına inandırılmış” olmalarıdır.

Arap dilini, Arap yazısını kutsallaştırma edimi; “Türkler anlamasalar bile, kutsal edimlerinde Arapça sözcükler kullanmalıdırlar; çünkü Tanrı kendisine Arapçadan başka dille seslenilmesini sevmiyor; Arapçadan başka bir dille istenirse, vermiyor.” kandırmacasıyla kişilere benimsetilmiştir.

Kişi ancak Arapça yakarırsa, Tanrı bunu benimseyip kulunun yardımına gelir, diye diye kandırılan atalarımız, böyle böyle kendi dillerine, kendi sözcüklerine yabancılaştırılmıştır.