15 Şubat 2012 Çarşamba

İskender

Oğlumun ismi Tom. Beni hiç görmedi, ben de onu. Bugün bir başka adama "baba" diyor oluşuna üzülmüyorum. Benden feci bir baba olurdu zaten. Feci baba insanın boğazına takılı bir kıkçık gibidir. Ne tükürüp atabilirsin ne de yutup sindirebilirsin. Bir şekilde kurtulsan bile geride bir iz bırakır mutlaka, dışarıdan bakanlarun göremediği ama senin hissettiğin bir çentik etinde. Feci baban olacağına hiç olmasın daha iyi.

Elif ŞAFAK iskender sf.138


5 Şubat 2012 Pazar

"Dahi" anlamındaki de ayrı yazılır!



Gayet kolay: “dahi” anlamına gelen “de” ve “da” ait olduğu kelimeden ayrı yazılır.


Örneğin: “Olayı kendi açısından izleyen Aysel de şaşırmıştı ilk önce.” (Pınar Kür Yarın Yarın Everest Yay. s. 241).
Bir yer söz konusu olduğunda ise “de” ya da “da” eki bitişik yazılır: “Döndü, dolaştı, yeniden deniz kıyısında buldu kendini.” (a.g.e., s. 3)
Dahası var… Bağlaç olan “ki” de ayrı yazılır. Örneğin, “Hem neden yalan söylesin ki, bunda da hoşnutsuz kalınacak bir yan bulamaz.” (Adalet Ağaoğlu Ruh Üşümesi İletişim Yay.)
Hatta, soru anlamındaki “mi” de ayrı yazılır. Örneğin, “El midir iş gören, yoksa taş mı?” (Melih Cevdet Anday “Öğle Uykusundan Uyanırken” Ölümsüzlük Ardında Gılgamış Adam Yay.)

http://www.dahianlamindakideayriyazilir.com/

etimolojik sözlük



Öksüz kelimesinin kökü olan "ök" Eski Türkçe'de "ög" olarak geçer, bu kelimenin anlamı ise "anne''dir.


Perşembe, Farsça beş anlamına gelen "penc" ve gün anlamına gelen "şenbih" kelimelerinden yapılmış birleşik kelimedir.


Rakı kelimesi Arapça her türlü damıtılmış alkollü içki anlamındaki "arakı" kelimesinden dilimize girmiştir.


Araklamak kelimesi Ermenice çabuk anlamına gelen "arag" kelimesinden dilimize girmiş olup argoda "aşırmak, çalmak" anlamlarında kullanılır
Züccaciye kelimesi Arapça "cam" manasındaki "zücac" kelimesinden türemiştir. Çift sesli telaffuz Arapça meslek isimlerinin bir özelliğidir. Çift sesle telaffuz edilen Arapça meslek isimlerine örnek verecek olursak bakkal, sarraf vs.


Martı kelimesi İtalyanca "martin" kelimesinden dilimize girmiştir. Latince maritimus kelimesi denize ait olan, denizci manalarını taşır.


Gelibolu, Tirebolu, Safranbolu isimlerindeki bolu kelimesinin anlamı şehir demektir.


Kokona Yunanca "kokkona"dan geliyor ve ''Hristiyan kadın'' anlamındadır . Bizde ise giyimi ve süslenmesi aşırıya kaçan, yaşlı kadınlar için kullanılıyor.


Kapuska. Slavca'da "lahana" demektir. Bizde ise "kıymalı lahana" yemeğine denmektedir.


Karyola, bizde genelde yatağın üzerine serildiği, çoğunlukla metalden yapılan ayaklı mobilya anlamına geliyor. Oysa gerçek anlamı "el arabası"dır (carriola: İtalyanca). İtalyan gemicilerden bizim kullanımımıza geçti; gemicilerin kullandığı taşınabilir tekerlekli yataklara denir, kökü "taşımak"tır


Farsça "dil" kelimesi "gönül" manasını taşır. Bu kelimeden türeyen "dilber" kelimesi "gönül alan, gönül çelen" anlamındadır.
"Karga tulumba" deyimi İtalyanca yelkenleri indirip toplama anlamına gelen "carga la tromba" sözünden gelir. 




Efkar kelimesi Arapça "fikr" kelimesinin çoğuludur, "fikirler, düşünceler" anlamına gelir. Efkar basmak deyimi ise "tasalanmak, kaygılanmak" anlamında kullanılır.


''Karanlık'' kelimesinin Eski Türkçedeki karşılığı "karangu" dur. "ngu" Moğolca "-lık" anlamı veren bir ektir. Yani karanlık kelimesindeki "n" sesine bir ses kalıntısı denilebilir ve karanlık kelimesindeki "n" sesi Moğolca "ngu" ekinin yadigarıdır.


" Aşk"....... Üzerine milyonlarca kez düşünülüp bir o kadar satıra konuk olmuş tılsımlı kelime... Peki merak ettiniz mi kökeni hangi dile dayanır? Aşk, Arapça kökenli olup orijinali "Işk" tır. Işk ise sarmaşık demektir. Yani nasıl ki sarmaşık bulunduğu ortamı veya sarıldığı şeyi sarıp sarmalar ya hani, işte aşk da öyle sarıp sarmalar aşık olan insanı.




Tülbent; Fransızcada ‘tulipe’ İngilizcede ‘tulip’ İtalyancada ‘tulipa’ Portekizcede ‘tulipa’ Almancada ‘tulpe’ sözcükleri lale anlamına gelmektedir.
Sözcüğün hikayesiyse çok enteresan, Hollandalı A.G. Busneck , 16. yy ortalarında Edirne’de gördüğü laleye (anlamından dolayı olsa gerek) tülbent (eşarp) demiştir ve tüm Avrupa’da adı bu şekilde yayılmıştır. Kullanmakta olduğumuz bu sözcük de aslen Farsça bir kelimedir. Orijinali dil-benttir. Asıl anlamı ise gönül bağlayandır


Türban ise; Batıda 1920'li yıllarda moda olan sarık şeklindeki kadın başlığıdır. Aslen Türkçe olan sözcük Batı dillerinden anlamı değiştirilerek geri alınmıştır.


Kaltak, Türkçe'de "alta konup üzerine oturulan" anlamına geliyor. Eyer için de bu sözcük kullanılır. "Önüne gelenin altına yatan kadın" anlamında aşağılama sözcüğü olarak kullanılması da enteresan... Zaman bazı kelimelere çok acımasız davranmış. 


Siyah, Farsçada siyāh şeklinde yazılıyor, Ermenicede ise syav. Anlam olarak ise bizim bildiğimiz gibi değişen bir şey yok yani koyu renk. Ermeniceden olduğu gibi geçmiş denilebilir.
Kara, Arapçada ḳārra şeklinde. Yine anlam bildiğimiz gibi, kıta, anakara ve koyu renk. Herhangi bir kök değişimi olmamış.


Yosma, gerçek anlamı "şen, güzel genç kadın" iken ne duruma düştüğünü ibretle izliyorum. Kadının neşe ve güzelliğinin gizli kalması gerektiği düşüncesinin bir sonucu olsa gerek. Ya da sapkın zihniyetlerle dilinden bihaber yaratıklar!


Sosyete, bizim kullandığımız söyleyiş Fransızcadan alıntı. Anlamı ise "topluluk".
Bizde önceleri "yüksek sosyete" denen zengin tabakaya sonradan kısaca "sosyete" denmeye başlanmıştır.


Gebermek, Eski Türkçede eski anlamı "şişmek" idi. Şimdi ise ölmenin kaba bir tabiri oldu. Yine anlam kayması denilebilir. Ölüp beklemiş hayvanların şişmesinden geliyor olsa gerek. (Gebe ve göbek sözcükleri de aynı kökten geliyor.)


Serbest, gerçek anlamı "baş bağı"dır (Farsça, ser: baş, best: bağ). İmza ve mühür gibi hukuki belgelerin bağlayıcı işareti anlamına geliyor. Daha önce “konfirme, belgeli” anlamında bir hukuk terimi iken şu an bizde "bağışık, muaf" anlamını kazanmıştır.


Ameliyat, Arapçadaki "amel" (iş, eylem) sözcüğünden geliyor. Gerçek anlamı, "işlemler, eylemler" demektir. Bizde ise, "yetkili uzmanın hastaya uyguladığı işlem" (genelde cerrahi) olarak kullanılıyor.


Delalet, Arapçada dalālat olarak geçer anlamı yol gösterme, işaret etme, delil olmadır. Bizde de delalet olarak kullanılıyor. Anlam ise aynı.


Meyhane, şarap evi demektir. 
May, Farsçada, Soğdcada, Zend dilinde ve Hint Avrupa anadilinde (medhu olarak geçer) mayalanmış içki anlamına gelmektedir, hane ise Farsçada bildiğimiz konut, ev anlamında Arapçada ise Arap rakamlarında basamakları ifade etmek için kullanılır.


Safsata, Yunancadaki "sophistes" bilgili, bilgisi olan anlamına geliyor. Türkçe ve Arapçada ise "gereksiz söz" anlamında kullanılıyor.


Ten, Türkçeye özgü olan “deri” anlamına 19. yy'dan önce rastlanmaz.
Farsçada “tan” olarak geçiyor ve bizdeki vücut, beden, gövde anlamını taşıyor.


Ensest, Fransızca ''inceste'' olarak geçiyor ve anlam bizdekiyle aynı, aile içi cinsel ilişki.
Not: Sıfat olarak kullanımı Türkçeye mahsustur.

yazımı karıştırılan sözcükler


ŞAPKA İŞARETİ HİÇ BİR ZAMAN KALDIRILMAMIŞTIR

Basın Dünyasından köşesinde 4 Eylül 2006 günü “Hani bunun şapkası?” başlığıyla yayımlanan yazıda, Türk Dil Kurumunun düzeltme (şapka) işaretini kullanımdan kaldırdığına değinilerek “...Efendim, Türk Dil Kurumu şapkaları kaldırmış… İyi marifet yapmış…” denilmektedir.

Türk Dil Kurumu halk arasında “şapka” olarak anılan “düzeltme işareti”ni hiçbir zaman kaldırmamış ancak kullanımında zamanla bazı değişiklikler yapmıştır.

2005 baskılı Yazım Kılavuzu’nda düzeltme işaretinin şu durumlarda kesinlikle kullanılması gerektiği:

1. Yazılışları bir, anlamları okunuşları farklı olan kelimeleri ayırt etmek için, okunuşları uzun olan ünlülerin üzerine konur: adet (sayı), âdet (gelenek, alışkanlık); hal (pazar yeri), hâl (durum, vaziyet), kar (yağış türü), kâr (kazanç) .

2. Arapça ve Farsçadan dilimize giren birtakım kelimelerde bulunan ince g ve k ünsüzlerinden sonra gelen a ve u ünlülerinin üzerine konur: hikâye, kâr.

3. Nispet i (î)’sini göstermek için kullanılır: askerî, edebî.

Kelimelerin doğru yazımını öğrenmek için 
http://tdk.org.tr/  adresindeki sayfalarımızda bulunan Yazım Kılavuzu’ndan ücretsiz olarak yararlanabilirsiniz.

Ayrıca, Yazım Kılavuzu sayfasında yer alan Düzeltme İşareti bölümünde, düzeltme (şapka) işaretinin kullanıldığı kelimelerin listesi bulunmaktadır. Burada da görüleceği gibi yazıda değinilen kâr, hâlâ gibi kelimeler mutlaka düzeltme (şapka) işareti ile yazılmalıdır.

Saygılarımla.

Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın
Türk Dil Kurumu Başkanı
tdk.org.tr