18 Ağustos 2011 Perşembe

ANTİK YUNAN OYUNLARINDA BAŞ KARAKTERLERDE "KAHRAMAN OLGUSUNU" İNCELENMESİ



Oedipus:
Sofokles'in Oidipus adlı trajedisini baş karakteridir. Yunanca da şiş ayaklı anlamına gelen Oidipus Thebes in
kralıdır ve kötü yazgısı nedeniyle lanetlenmiş; babasını öldürüp annesiyle evlenmiştir. Oedipus'un babası Pelops oğluna
tecavüz ettiği için Crysispios tarafından lanetlenir: Laios'un yeni doğan oğlu Oedipus, babasını öldürecektir. Bunun
üzerine Laios, oğlunun ayak bileklerini iplerle sardırır ve uzak bir yere atılarak ölüme terk edilmesini ister ama sonuç
umduğu gibi olmayacaktır. Halk tarafından sevilen akıllı bir kraldır; zaten akıllı olduğu için halk onu kraliçe ile
evlendirip kral yapmıştır. Sfenks in bilmecesini çözerek Thebes halkını bir beladan kurtarmıştır.
Sophokles’in Kral Odipus eserinde karakter ile ilgili ön plana çıkan anlayış kader anlayışıdır. Oidipus kaderini
öğreniyor ve bir şekilde bundan kurtulmaya çalışıyor. Fakat ne yaparsa yapsın kaderinden kaçamıyor. Oidipus hem
yazgısından kaçıyor, hem de onun üstüne ütüne gidiyor. Bir dedektif gibi geçmişi inceliyor, sorguluyor, kendi kendini
köşeye sıkıştırıyor. Ve baştan söz verdiği gibi kendi kendini cezalandırıyor. Buradaan adaletli biri olduğunu anlaşılıyor.
Görüldüğü gibi olay örgüsü baştan sona adalet kavramı üzerine kurulmuştur. Yaptıklarının cezasını bir şekilde çeken
yalnızca Oidipus değildir. Babası Laios ve iki oğlu da yaptıklarının cezasını çekmişlerdir. Buradan çıkarabileceğimiz
ders; zalimler her zaman cezalarını çekerler. İnsanlara sorular sorup ardından onları acımasızca öldüren Sfenks’te
yaptıklarının cezasını çekmiştir. Fakat burada dikkatimizi çeken daha önemli bir nokta var; o da güç bakımından
insandan kat kat üstün olan sfenksin insan aklı karşısındaki çaresizliği gözden kaçırılmaması gereken bir ayrıntıdır.
Oidipus’un başka karakter özelliklerini incelediğimizde; onun çabuk öfkelenen, aşırı alıngan, karşısındaki
insana tepkisini çok sert bir şekilde yansıtan biri olduğunu görüyoruz. Kendi aleyhine dahi olsa her şeyi bilmek
isteyen bir ruh yapısı var, bir bilmece çözücü gibi davranıyor.
Günümüzde hala karşımıza çıkan bir başka etken de iktidar ve güç için kardeşlerin birbirlerini öldürebilecek
seviyeye gelmeleridir. Yine günümüzde sıkça karşılaştığımız ve hiç bitmeyen bir başka olgu savaştır. Bundan iki bi yıl
önce de çıkarlar uğruna savaşlar yapılıyordu, bugün de aynı şey geçerli olmaktadır.
Sophokles’in Kral Oidipus adlı eserinden çıkaracağımız bir başka özellik de; kral ile kraliçenin eşit haklara sahip
olduğudur. Bu durumu günümüzle karşılaştırdığımızda ; şuan toplumsal cinsiyet açısından baktığımızda, eskiye oranla
çok daha ileri bir durumda olduğumuzu söyleyemeyiz.



ELEKTRA


Elektra Sofokles'in aynı adlı oyununun başkarakteridir. Mitolojide parlak anlamına gelen addır. Argos kralı
Agaemnon'un kızıdır. Elektra'nın annesi Klytaimnestra ve Klytaimnestra'nın aşığı Aigisthos, Agamemnon'u öldürürler.
Agamemnon'un oğlu Orestes ve Elektra'nın lalası bir ihtiyar, Aigisthos öldürmesin diye Orestes'i kaçırır ve başka bir
ülkeye gönderir.Elektra sarayda acılar çekerek yalnız kalır. Aigisthos, Elektra'yı güçlü bir soy doğurmasından ve
babasının öcünü almaya çalışmasından korktuğu için fakir bir rençberle evlendirir. Küçük düşen Elektra kin ve nefret
içinde kardeşi Orestes'in döneceği ve annesi ile aşığından intikamlarını alacakları günü beklemeye başlar. Elektra,
çocuk doğurduğunu söyleyerek annesini evine çağırır (oysa evlendirildiği kocası, Elektra bir soylu olduğu için ona
saygısından dokunmamıştır, Elektra hala bakiredir.) ve Orestes'le beraber annelerini de öldürürler. Fakat iki kardeş,
annelerini öldürdükleri için pişman olur, suçluluk duyarlar. Orestes ülkesinden sürülüp giderken, Elektra fakir bir köylükarısı olarak kalır ve sevgili kardeşini bir daha göremez. Elektra da vicdanı ve hırsları arasında kalmış bir karakterdir.
Herkesin hakettiğini bulmasından yanadır ama bir yandan da annesine verdiği cezanın acısını yaşar.






ÇİFTE BAKHİSSLER:
Plautos'un Antik Yunan döneminde yazdığı bir tragedyadır. Oyun adını iki kardeş Bakkhis'ten almasına rağmen
oyunun başkarakteri Pistoclerus'tur. Bakkhis Dionysos şenliklerinde tanrıların yanında dolaşan, zevk ve eğlence
sağlayan baştan çıkarı kadınlara verilen addır. Bu oyunda Pistoclerus'u başatan çıkarırlar ve Pistoclerus'un babasının
tüm parasını alarak onu kandırırlar böylece Pistoclerus hem babasıyla bir çatışma yaşar, hem yakın arkadaşıyla hem de
kadınların borçlu olduğu asker ile de çatışma yaşar. Pistoclerus zayıf iradesinin kurbanı olur ve bu yüzden acı çeker.
Lalası da onu bu ahlaksız eğlenceye katıldığı için kınar. Lalaya göre bu utanılacak akılsızca bir daranıştır. Bu oyunda
köle de çarpıcı sözler söyler, acı gerçeleri baş karakterin yüzüne vurur.
Genel olarak kahramanlaştırılan başkarakerler çatışmalar yaşayan, sıradan gibi görünen ama sıradan olmayan
kişilerdir. Sıradan değillerdir çünkü kaçamadıkları bir yazgıları vardır. Adları bile yazarları tarafından yaşayacaklarına
uygun olarak seçilmiştir. Oidipus şiş ayaklı anlamına gelmektedir, Elektra ise ışık anlamına gelir parlar ve söner.
Oyunda da söndüğü zaman vicdan azabı duyar. Bakkhislerde de böyledir: Baştan çıkarıcı kadınların ismi eserin adı
olduğundan Pistoclerus'un baştan çıkarılması kaçınılmaz son olmuştur. Aslında incelediğim tüm karakterler iyidir ama
çevrelerinde gelişen olaylar ve yazgı unsuru onları kötülük yapmaya sevk etmiştir. Peki neden kahramandırlar ? Neden
onlar onlar seçilmiştir? Çünkü incelediğim kadarıyla etraflarında tek yönlü tipler bulunmaktadır.Bu da şu anlama
gelmektedir: İyiler iyidir, kötüler kötüdür. Ama ele aldığım üç oyundaki başkarakterler hem iyiliği hem kötülüğü
bünyelerinde barındırmaktadırlar.