20 Ağustos 2011 Cumartesi

NECİP FAZIL KISAKÜREK


KALDIRIMLAR

I

Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!

Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.

Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; 
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi...

II

Başını bir gayeye satmış bir kahraman gibi,
Etinle, kemiğinle, sokakların malısın!
Kurulup şiltesine bir tahtaravan gibi,
Sonsuz mesafelerin üstünden aşmalısın!
Fahişe yataklardan kaçtığın günden beri,
Erimiş ruhlarınız bir derdin potasında.
Senin gölgeni içmiş, onun gözbebekleri;
Onun taşı erimiş, senin kafatasında.

İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var;
Sükût gibi münzevî, çığlık gibi hürsünüz.
Dünyada taşınacak bir kuru başınız var;
Onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz.

Yağız atlı süvari, koştur, atını, koştur!
Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları.
Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur...
Ne senin anladığın kadar, kaldırımları...

III

Bir esmer kadındır ki, kaldırımlarda gece,
Vecd içinde başı dik, hayalini sürükler.
Simsiyah gözlerine, bir ân, gözüm değince,
Yolumu bekleyen genç, haydi düş peşime der.

Ondan bir temas gibi rüzgâr beni bürür de,
Tutmak, tutmak isterim, onu göğsüme alıp.
Bir türlü yetişemem, fecre kadar yürür de,
Heyhat, o bir ince ruh, bense etten bir kalıp.

Arkamdan bir kahkaha duysam yaralanırım;
Onu bir başkasına râm oluyor sanırım,
Görsem pencerelerde soyunan bir karaltı.

Varsın, bugün bir acı duymasın gözyaşımdan;
Bana rahat bir döşek serince yerin altı,
Bilirim, kalkmayacak, bir yâr gibi başımdan...

Necip Fazıl Kısakürek ( 1904)- (25.05.1983)
şair, yazar, düşünür



1904 yılında İstanbul’da doğdu. Çeşitli okullarda, bu arada Amerikan Koleji'nde okudu. Orta öğrenimini Bahriye Mektebi'nde yaptı(1922). Bu askeri okulda, din derslerini, Aksekili Ahmed Hamdi, tarih derslerini Yahya Kemal'den gördü. Ama asıl anlamda onu etkileyen öğetmen İbrahim Aşkî oldu. İbrahim Aşkî verdiği kitaplarla, onun tasavvufla ilk temasını sağladı.

Bahriye Mektebi'nin namzet ve harp sınıflarını bitirdi. Darülfünun Felsefe Bölümü'nden mezun oldu (1921-1924). Milli Eğitim Bakanlığı bursu ile Paris'te gitti (1924-1925). Yurda döndükten sonra Hollanda, Osmanlı ve İş Bankalarında memurluk ve müfettişlik gibi görevlerde bulundu (1926-1939). Ankara'da Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Devlet Konservatuvarı ile İstanbul'da Güzel Sanatlar Akademisi'nde dersler verdi (1939-1942). Gençlik yıllarında basınla ilişkiye geçti. Memurlukla ilişkisini kesti. Hayatını yazarlık ve dergicilikten kazanmaya başladı. 25 Mayıs 1983 tarihinde Erenköy'deki evinde vefat etti. Naaşı, Eyüp sırtlarındaki kabristana defnedildi.

Ödülleri

Necip Fazıl Sabır Taşı adlı oyunuyla 1947 yılında C.H.P. Piyes Yarışmacı Birincilik Ödülü'nü almıştır. Kısakürek'e doğumunun 75. yıldönümü dolayısıyla Kültür Bakanlığı'nca "Büyük Kültür Armağanı" (25 Mayıs 1980) ve Türk Edebiyatı Vakfı'nca "Türkçenin Yaşayan En Büyük Şairi" ünvanını vermiştir.

Yazı Hayatı

Necip Fazıl'ın yayınlanan ilk şiiri Örümcek Ağı adlı kitabına "Bir Mezar Taşı" başlığıyla alacağı "Kitabe" şiiridir ve 1 Temmuz 1923 tarihli Yeni Mecmua'da çıkmıştır. Necip Fazıl hatıralarında "benim de yerim bu el oldu yâhu/ Gençlik bahçesinde sel oldu yâhu" dizeleriyle başlayan bu şiir dolayısıyla Ahmet Haşim'in "Çocuk Bu Sesi nerden buldun sen?" dediğini yazmaktadır. Kısakürek bu tarihten itibaren 1939 yılına kadar Yeni Mecmua, Milli Mecmua, Anadolu, Hayat, Varlık gibi dergilerle Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan şiir ve yazılarıyla ününü genişletmiştir.Necip Fazıl 1925 yılında Paris'ten yurda döndükten sonra, aralıklı şekilde ama uzun sürelerle Ankara'da kalmış, üçüncü gelişinde, bazı bankaların da desteğini sağlayarak 14 Mart 1936 tarihinde Ağaç adlı bir dergi çıkarmıştır. Yazarları arasında Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Kutsi Tecer, Mustafa Şekip Tunç'un da bulunduğu Ağaç, yeni kapanmış olan Yakup Kadri'nin sahipliğindeki Kadro dergisinin Burhan Belge, Vedat Nedim Tör, Şevket Süreyya Aydemir ve İsmail Husrev Tökin gibi yazarlarının savunduğu ve dönemin etellektüellerini hayli etkilemiş bulunan materyalist ve marksizan düşüncelerine karşı spiritüalist ve idealist bir çizgi izlemeyi öngörmüştür. Ankara'da altı sayı çıkan Ağaç dergisini Kısakürek daha sonra İstanbul'a nakletmiş, ancak dergi 17'nci sayıda kapanmıştır.Ve Büyük Doğu Necip Fazıl, 1943 yılında bu defa, dini ve siyasi kimliği de olan Büyük Doğu dergisini çıkarmış, 1978 yılına kadar aralıklarla haftalık, günlük ve aylık olarak çıkardığı Büyük Doğu'da iktidarlara cephe almış, yazı ve yayınları yüzünden mahkemelere düşmüş, dergi birçok kez kapatılmıştır. Özellikle İslam medeniyetini ve tarihini savunan Necip Fazıl giderek milletimizin sevdiği bir insan olmuştur. Necip Fazıl 1947 yılında Büyük Doğu'nun toplatılması üzerine ayrıca Borazan diye bir siyasi mizah dergisi de çıkarmıştır.

ESERLERİ

Şiir: Örümcek Ağı, Kaldırımlar, Ben ve Ötesi, Sonsuzluk Kervanı, Çile, Şiirlerim, Esselâm, Çile Oyun: Tohum, Bir Adam Yaratmak ,Künye, Sabır Taşı, Para, Nami Diğer Parmaksız Salih, Reis Bey, Ahşap Konak, Siyah Pelerinli Adam, Ulu Hakan Abdülhamit, Yunus Emre.

Roman: Aynadaki Yalan, Kafa Kağıdı
Hikaye: Birkaç Hikâye Birkaç Tahlil, Ruh Burkuntularından Hikâyeler, HikâyelerimHatırat: Cinnet Mustatili, Hac, O ve Ben, Bâbıâli.ENGLISH BIOGRAPHY


Necip Fazil Kisakurek was the founder of the school of the Great East.He was born in Istanbul on May 25, 1905. He originally came from the province of Maras and was a son of a noble family.After graduating from the Naval Military Gymnasium in Heybeliada and the Philosophy Department of the University of Istanbul, Necip Fazil was sent to France by Mustafa Kemal. While in France he led a bohemian life. After later returning to Turkey, he worked as a supervisor in Is Bank and as a lecturer at the Fine Arts Academy. He met Abdülhakim Arvasi in 1938 and he chose to lead a pure Islamic lifestyle. In 1943, he resigned from his official post and began to publish the review of Buyuk Dogu (Great East). Up until 1978, Buyuk Dogu had been shut down many times by the State. Between 1979 and 1980 Necip Fazil published another review titled «Report» with Salih Mirzabeyoğlu.

Throughout his life, he struggled against Kemalist ideology and because of this led half of his life in prison and actually had attempted to lead revolts twice but was not successful. In his “Memories,” Necip Fazil said that during his first attempt he had tried to make use of Prime Minister Adnan Menderes. During his second attempt, he tried to benefit from the leader of the nationalist movement, Alpaslan Turkes. In May 1983, on the same day of his birth, he died. His tomb is in Eyüp Sultan cemetery.

In his lifetime, Necip Fazil wrote over 100 works, most about topics in history, politics, and thought. He also wrote drama and cinema scenarios. He began to write poems when he was 12 years old and his first poem book was published when he was 17. He was honored by what has been said about him, “One of his verses is enough to suprematize Turkish people,” which was acceptable by all the circles in Turkey.

When he was 33 years old, he met Abdülhakim Arvasi. This was a turning point in his life. Since that day, he devoted himself to destroying the regime and to founding a new state under the name of “Head Supreme” State.

Here is a detailed biography quoted from an encyclopedia:

“He wrote under various pseudonyms such as Ahmet Necip, Ne-Fe-Ka, Hi-Ab-Kö, Ha-A-Ka, Prof.Ş.Ü., Be-De, Adı Değmez, Neslihan Kısakürek, Ahmet Abdülbaki, and Ozan. Necip Fazıl Kısakürek was the member of a prominent family, and grew up in a crowded mansion. During his frequently interrupted educational life, he attended various schools, and finally, he spent five years at a military school but never graduated. In 1924, he went to Paris, France and studied philosophy for about two years. Upon his return to his homeland, he continued the bohemian lifestyle that he had taken up in Paris. He spent short periods in various governmental jobs but never had a consistent professional career.

After 1923, Necip Fazıl Kısakürek earned himself a place in the literary world through the articles and poems that appeared in various publications and newspapers. His first volume of poetry was published in 1925, and many poems and plays followed. But his first novel appeared in 1970, after a long period of silence. Kısakürek is best known for the poems that he wrote during the first years of the Republic; rendered in syllabic meter, these are aesthetically minded, profoundly metaphysical and psychological pieces. This type of poetry, especially because of the emphasis placed on the aesthetic aspect, represented his quest for a common and pure poetic language, an enthusiasm that he shared with some of his contemporaries. In the hands of Necip Fazıl Kısakürek, the syllabic meter that had until then been struggling within the confines of a formal structure, was elevated to a competent level. In addition, he is unique among his contemporaries because of his pathetic and tragic characters, who manifested themselves through mystical and metaphysical tendencies, unfounded fears, and delirium. Through this innovative approach, Necip Fazıl Kısakürek has had a lasting impact on many poets that followed him.

In addition to poetry, for some time Necip Fazıl Kısakürek was actively involved with drama as well. Sensations such as fear, terror, disgust, mistrust, suspicion, isolation, which appeared as abstract concepts in his poetry, have been carried to the stage through various dramatic techniques and striking dialogues. His dramatic characters are often guilt ridden, and they experience heavy pangs of conscience. His plays often forced the limits of the mind, and took up themes such as the relationship between destiny and will, the relationship between mind, feeling and intuition, and the conflict of the tangible versus the abstract. Due to all this, some critics argued that Kısakürek was influenced by the Nordic tradition of drama. Indeed, most of Kısakürek’s dramatic works are composed with meticulously detailed technique, and they leave little room for interpretation or creativity by the producer or the dramaturge. However, despite these obvious restrictions, the Turkish State Theater has performed almost all of his dramatic pieces repeatedly.

Necip Fazıl Kısakürek led an extremely productive life, and wrote many poems, plays, articles, and essays. In 1980, in an official ceremony, The Turkish Foundation for Literature granted him the “Sultanüşşuara” (“Mastermind”) title.

Necip Fazıl Kısakürek died in Istanbul on May 25, 1983.”


NECIP FAZIL KISAKUREK’S WORKS:

POETRY: Örümcek Ağı (The Cobweb, 1925), Kaldırımlar (Pavements, 1928), Ben ve Ötesi (Me and Beyond, 1932), Çile (Suffering, 1962), Şiirlerim (My Poems, 1969), Esselam (Greetings, 1973).


PLAY: Tohum (Seed, 1935), Bir Adam Yaratmak (To Create a Man, 1938). Künye (Identification Tag, 1940), Sabırtaşı (The Epitome of Patience, 1940), Para (Money, 1942), Nam-ı Diğer Parmaksız Salih (Well-known Fingerless Salih, 1949), Reis Bey (Reis Bey, 1964), Ahşap Konak (Wooden Mansion, 1964), Siyah Pelerinli Adam (The Man with the Black Cape, 1964), Ulu Hakan Abdülhamid Han (The Great Emperor Abdülhamid Khan, 1965), Yunus Emre (Yunus Emre 1969), Kanlı Sarık (Bloody Sarık, 1970), Mukaddes Emanet (The Holy Trust, 1971), İbrahim Edhem (İbrahim Edhem 1978).

SHORT STORY: Birkaç Hikâye Birkaç Tahlil (Several Short Stories and Several Analyses, 1933), Ruh Burkuntularından Hikâyeler (Short Stories from Sad Souls, 1965), Hikâyelerim (My Stories, 1973).

NOVEL: Aynadaki Yalan (The Lie in the Mirror, 1970), Kafa Kağıdı (Identity Card, 1983).

SCENARIO: Vatan Şairi Namık Kemal (The Motherland Poet Namık Kemal, 1944), Senaryo Romanları (Screenplay Novels, 1972), Battal Gazi (Clumsy Veteran), Yangın Var (Fire!).

MONOGRAPH: Eseri ve Tesiriyle Namık Kemal (Namık Kemal, His Work and Its Impact, 1940), Ulu Hakan Abdulhamid Han (The Great Emperor Abdulhamid Han, 1965), Vatan Haini Değil Büyük Vatan dostu Vahidüddin (Vahidüddin, A Great Lover of the Motherland, Not a Traitor, 1968), Benim Gözümde Menderes (Menderes In My Opinion, 1970).

PHILOSOPHY-MEMOIR: Çerçeve (Frame, 1940), Maskenizi Yırtıyorum (I’m Ripping Your Mask, 1953), At’a Senfoni (Symphony to a Horse, 1958), Türkiye’nin Manzarası (State of Turkey, 1968), Binbir Çerçeve I – V (Thousands of Frames I-V, 1968-69), Çepeçevre Anadolu ve Gençlik (All Around Anatolia and Youth, 1969), Çepeçevre Sosyalizm, Komünizm ve İnsanlık (All Around Socialism, Communism and Humanity, 1969), Son Devrin Din Mazlumları (Modest Religious People of The Last Age,1969), Yeniçeri (Janissary, 1970), Tarihimizde Moskof (Russians in Our History, 1973), Cumhuriyet’in 50. Yılında Türkiye’nin Manzarası (The Image of Turkey on the 50th Anniversary of the Republic, 1973), İhtilal (The Revolution, 1976), Rapor 1-13 (Report 1-13, 1976-80).

RELIGION – MYSTICISM: Halkadan Pırıltılar (Sparkles from the Ring, 1948), Çöle İnen Nur (The Holy Light Casting on the Desert, 1950), Altın Zincir (Golden Chain, 1959), Altun Halka (Golden Ring, 1960), O ki O Yüzden Varız (That is the Reason of Our Existence, 1961), İlim Beldesinin Kapısı Hz. Ali (Esteemed Ali, The Door to the City of Science, 1964), Hulefa-i Raşidin Menkıbelerine Ait Bir Pırıltı Binbir Işık (The Gleam of Thousands of Lights of the Hulefa-i Raşidin Legends, 1965), Peygamber Halkası (The Prophet Ring, 1968), Tanrı Kulundan Dinlediklerim (The Things I Heard from the Servant of God, 1968), Nur Harmanı (Harvest of Holy Light, 1970), Başbuğ Velilerden 33 (From the Principal Saints 33, 1974), Veliler Ordusunda 33 (Among the Saints 33, 1976), Doğru Yolun Sapık Kolları (Perverted Deviations of the True Way, 1978), İman ve İslam Atlası (Atlas of Faith and Islam, 1981), Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu (Thoughts of the West and Islam Sufism, 1982).

SPEECH AND CONFERENCE: Abdülhak Hamid ve Dolayısıyla (Abdülhak Hamid and So, 1937), Müdafaa (Defense, 1946), Her Cephesiyle Komünizma (Communism in All Its Aspects, 1961), Türkiye’de Komünizma ve Köy Enstitüleri (Communism in Turkey and the Village Institutions, 1962), İman ve Aksiyon (Faith and Action, 1964), İki Hitabe (Two Speeches, 1966), Müdafaalarım (My Defenses, 1969), Hitabe (The Speech, 1975), Yolumuz, Halimiz, Çaremiz (Our Way, State and Remedy, 1977).

MEMOIR: Cinnet Mustatili (Rectangle of Madness, 1955), Büyük Kapı (Great Door, 1965), Hac (Pilgrimage, 1973), Babıâli (The Sublime Porte, 1975)




HABER

Necip Fazıl'ın kızı vefat etti



Ayşe Kısakürek bu sabaha karşı kalp krizi sonucu vefat etti.

Necip Fazıl Kısakürek'in 62 yaşındaki büyük kızı Ayşe Kısakürek, Eyüp Sultan Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından babasının Eyüp'teki kabrinin yanına defnedildi.

Necip Fazıl Kısakürek'in 5 çocuğundan Zeynep Kısakürek ve Ömer Kısakürek daha önce rahmetli olmuştu.
19.05.2011