30 Haziran 2015 Salı

MEMURUN ÖLÜMÜ

MEMURUN ÖLÜMÜ
Bir gece,mümeyyiz İvan Dimitriç Çerviakov,ikinci sıra koltuklardan birine oturmuş,
dürbünle”Kornevil Çanları”nı seyrediyordu.Çerviakov seyrediyor,mutluluğun en yükseklerine
ulaştığını duyuyordu.Derken birdenbire.Hikayelerde bu”Derken birdenbire”lere sık sık
rastlanır.Yazarların hakları var:Yaşam beklenmedik şeylerle öylesine dolu ki...Derken
birdenbire yüzü buruştu.Gözleri kaydı,soluğu kesildi.Dürbünü gözünden ayrıldı,eğildi ve
Hapşuuu! ...diye aksırdı.Bildiğiniz gibi aksırık,hiçbir yerde,hiç kimseye yasak edilmemiştir.
köylüler de aksırır,emniyet amirleri de aksırır.Çerviakov hiç de bozulmadı,mendili ile ağzını
burnunu sildi,nazik bir insan gibi,kimseyi rahatsız edip etmediğini anlamak için çevresine
bakındı.Ve hemen utanmak zorunda kaldı;önünde birinci sıra koltuklardan birinde oturmakta
olan yaşlı bir beyin kafasını,ensesini eldiveni ile dikkatle silmekte olduğunu,bir şeyler
mırıldandığını gördü.Çerviakov, ihtiyarın ulaştırma bakanlığında çalışan sivil generallerden
Brijalov olduğunu tanımakta gecikmedi.
-Adamın üstünü başını berbat ettim,diye düşündü.Gerçi,benim amirim değil,yabancı,
ama ne de olsa hoş bir şey değil.Özür dilemeliyim.
Çerviakov, öksürdü,gövdesini biraz ileri doğru verdi,generalin kulağına:
  • Af buyurun,efendimiz,diye fısıldadı;üstünüzü başınızı berbat ettim.İstemeyerek oldu.
  • Zararı yok,zararı yok!...
  • Allah rızası için af buyurun! Ama ben.Böyle olmasını istemezdim.
  • Ama oturunuz rica ederim.Bırakın da dinleyeyim!..
Çerviakov utandı,alık alık sırıttı,sahneye bakmaya başladı.Tiyatroyu seyrediyor ama,zevk
duymuyordu.İçini bir kurt kemirmeye başlamıştı.Perde arasında Brijalov’a yaklaştı,yanıbaşında
yürüdü,ürkekliğini yenerek mırıldandı:
-Efendimiz,üstünüzü başınızı berbat ettim.Af buyurun!Oysa ben...Hiç de böyle olmasını
istemiyordum.
General:
-Yeter artık canım,ben onu unutmuştum bile,oysa siz boyuna tekrarlayıp duruyorsunuz,
diye söylendi,alt dudağını da hızlı hızlı oynatmaya başladı.
Çerviakov,kuşkuyla generale bakarak:”Unutmuş ama,gözleri hain hain bakıyor,konuşmak
bile istemiyor,”diye düşündü.”Bunun bir doğa yasası olduğunu kendisine kesinlikle anlatmalıyım.
yoksa herif tükürmek istediğimi sanabilir.Şimdi sanmasa bile,sonra sanabilir.”
Çerviakov evine gelince ettiği kabalığı karısına anlattı.Karısı görünüşe göre,olup biteni
pek de umursamadı.Yalnız korktu,ama Birjalov’un bir “Yabancı”olduğunu öğrenince rahat bir
nefes aldı:
-Neyse sen yine gidip ondan özür dile,dedi.Sosyete hayatında nasıl davranılacağını
bilmediğini sanabilir.
-Bütün sorun işte burada ya!Ben özür diledim ama,o biraz tuhaf davrandı.Akla yakın
bir söz söylemedi.Hoş konuşmaya da vakti yoktu ya.
Ertesi gün Çerviakov yeni üniformasını giydi,tıraş oldu,meseleyi Brijalov’a anlatmaya
gitti.Brijalov’un bekleme odasına girince orada birçok ricacılar,bunların arasında da
ricacıların dertlerini dinlemeye başlamış olan Brijalov’u gördü.General, birkaç ricacının
derdini dinledikten sonra gözlerini Çerviakov’a kaldırdı.Mümeyyiz:
-Dün gece”Arkadi”de diye anlatmaya başladı,eğer hatırlarsanız efendimiz,aksırmış ve
istemeyerek üstünüzü başınızı berbat etmiştim.Af...
Sivil general:
-Ne saçma şey..Aman yarabbi,diye mırıldandı ve bir başka ziyaretçiye dönerek:
Siz ne istiyorsunuz? Diye sordu.
Çerviakov sararak:”Konuşmak istemiyor”diye düşündü.”Demek ki kızıyor.Hayır,bunu
böyle bırakmamalıyım..Ona anlatmalıyım.”
Sivil general,son ricacı ile konuşmasını bitirip çalışma odasına yürüyünce,Çerviakov da
arkasından yürüdü.
-Efendimiz,diye mırıldandı,efendimizi rahatsız etmek cesaretinde bulunuyorsam,bu
sadece içimdeki pişmanlık duygusundan ileri geliyor.Siz de bilirsiniz ki efendimiz,isteyerek
yapmadım.
Sivil general,ağlamaklı suratını astı,elinin sallayarak:
-Ama siz benimle düpedüz alay ediyorsunuz!dedi,kapının arkasından kayboldu.
Çerviakov evine giderken şöyle düşündü:”Bunda hiçbir alay yok.Bir türlü anlamıyor,bir de
general olacak.Öyle ise ben de bu palavracıdan af maf dilemem.Canı cehenneme! Ona bir
mektup yazarım.Ama bir daha gitmem,vallahi gitmem.”
Çerviakov evine giderken böyle düşünüyordu.Generale mektup yazmadı.Düşündü,taşındı
ama bu mektubu bir türlü toparlayıp yazamadı.Ertesi gün kendisinin gidip işi anlatması gerekirdi.
General sorgu dolu gözlerini ona diktiği zaman Çerviakov:
-Dün efendimizi,buyurduğunuz gibi,alay etmek için rahatsız etmeye gelmemiştim.Aksırırken
üstünüzü başınızı berbat ettiğim için özür dilemeye gelmiştim.Alay etmek benim ne haddime?
Bizler alay etmeye kalkarsak o zaman,efendime söyleyeyim,insanlara saygı kalır mı?
Mosmor kesilen,sapır sapır titreyen general,birdenbire:
-Defol!....diye bağırdı.
Dehşetinden kireç gibi olan Çerviakov,bir fısıltı halinde:
-Ne buyurdunuz? Diye sordu.
General ayaklarını yere vurarak:
-Defol!....diye tekrarladı.
Çerviakov’un karnında birşeyler koptu.Hiçbir şey görmeden geri geri kapıya gitti,sokağa
çıktı,yürüdü.Bir makine gibi evine gelince,üniformasını çıkarmadan,kanapeye uzandı ve..
Öldü.... Çehov Toplu eserler Engin Yayıncılık
Türkçesi: Hasan Ali Ediz