30 Haziran 2015 Salı

ASLA GEÇ KALMAYAN ADAM Paul Maar(Doğ 1937)


Daima çok dikkatli olan bir adamdan bahsetmek istiyorum.Adı Wilfried Kalk’tı ve hayatında asla geç kalmamıştı.Adam bundan çok gurur duyuyordu.Daha çocukken Wilfried düzenli bir biçimde çalar saat zilinden yarım saat önce uyanırdı.Onu uyandırmak için annesi içeriye geldiğinde,o giyinmiş vaziyette odasında oturuyor olurdu ve “Günaydın,anneciğim. Acele etmeyiniz.” Derdi.
Her mesai günü,okul görevlisi sabah erkenden esneyerek okul bahçesinde ayağını sürüye sürüye okulun büyük bahçe kapısını açmaya geldiğinde,Wilfried çoktan önünde hazır dururdu.
Diğer çocuklar okuldan sonra top oynar ve eve dönüş yolunda vitrinlere bakardı. Wilfried bunu asla yapmazdı.O yemeğe geç kalmamak için hemen eve koşardı.
Wilfried daha sonra komşu şehirdeki büyük bir büroda çalıştı.İşe trenle gitmesi gerekiyordu.Buna rağmen o asla geç kalmazdı.En erken giden trene biner ve daima kalkıştan yirmi dakika önce doğru peronda bulunurdu.
Hiçbir iş arkadaşı büroya geldiğinde Wilfried Kalk’ı yazı masasında oturur vaziyette görmediğini hatırlayamıyordu.Şef onu memnuniyetle iyi bir örnek olarak gösterirdi.
“Bay Kalk’ın dakikliği ile övünüyorum” diyordu.”Bazıları bundan örnek alabilir.”
Bu nedenle iş arkadaşları Wilfried’e “Hiç olmazsa bir defa geç kalamaz mısın? Sadece bir defa” diyorlardı.
Ancak Wilfried hayır diye başını sallardı ve:”Geç kalmanın ne faydası olacağını anlayamıyorum.Bütün hayatım boyunca dakik oldum.” Diyordu.
Wilfried asla başkalarıyla randevulaşmaz ve asla bir toplantıya gitmezdi.”Bütün bunlar insanın geç kalmasına vesiledir,tehlikelerden kaçınmak gerekir.”açıklamasında bulunurdu.
Bir defasında bir iş arkadaşı Wilfried’i geç kalırken yakaladığını sandı.Sinemada oturup yedi matinesini seyrediyordu.Wilfried film esnasında birden içeriye girdi ve karanlıkta el yordamıyla sıralar arasında yer aradı.
“Hey,Wilfried! Sen galiba geç kaldın.” dedi iş arkadaşı hayretle.Ancak Wilfried gücenmiş bir biçimde hayır diye başını salladı ve :”Saçma! Dokuz matinesinde zamanında burada olmak için sadece biraz erken geldim.” Dedi.
Wilfried zaten sinemaya çok nadiren giderdi.Daha çok evde koltukta oturmayı ve taşıma araçlarının tarifelerini incelemeyi severdi.O ,sadece bütün kalkış-varış saatlerini değil, trenlerin numaralarını ve doğru peronları da ezbere bilirdi.
Wilfried yirmi beş yıl boyunca hiçbir zaman işe geç kalmayınca,işten sonra şef onun onuruna bir kutlama töreni düzenledi.Bir şişe şampanya açtı ve Wilfried’e bir belge takdim etti.Wilfried’in içki içtiği ilk andı.Daha birinci kadehten sonra şarkı söylemeye başladı.İkinci kadehten sonra sallanmaya başladı ve şef ona üçüncü kadehi doldurduğunda,iki iş arkadaşı tamamen sarhoş olan Wilfried’i eve yatırmaya götürmek zorunda kaldı.
Ertesi sabah,önceden olduğu gibi çalar saat zilinden yarım saat önce uyanamadı. Saat zili çoktan çaldığında,o hala derin uykudaydı.İlk olarak,güneş yüzüne düştüğü zaman gözünü açtı.
Dehşet içinde yataktan fırladı,telaşla istasyona gitti.İstasyon saati 9.15’i gösteriyordu. Dokuzu çeyrek geçiyor ve o hala yazı masasının arkasında oturmuyordu! Arkadaşları ne diyecekti? Ya şef ne diyecekti!
“Bay Kalk,daha dün size bir belge takdim etmemizden sonra geç kaldınız?!”
Şaşkın bir biçimde peron boyunca koştu.Telaşla orada duran bir bavulun üzerinden tökezleyerek iyice peronun kenarına yaklaştı,ayağı boşluğa geldi ve aşağıya rayların üstüne düştü.
Daha düşme esnasında biliyordu:”Her şey artık bitti.Bu dört numaralı perondur,buna göre buraya şu anda 9.16 treni girecek,tren numarası 1072 dir,tarifeye göre yola devam etme saati 9.21’dir.Ben ölmüş olacağım.”
Bir müddet bekledi,ancak hiçbir şey vukuu bulmadı.Belli ki kendisi hala yaşıyordu.Bu nedenle afallamış biçimde ayağa kalktı,tırmanarak tekrar peron rıhtımına çıktı ve bir demiryolu görevlisini aradı.
Onu bulduğunda nefes nefese kalarak:”9.16 treni! 9.16 trenine ne oldu?”diye sordu.
“Yedi dakika rötar yaptı.”dedi görevli yanından geçip giderken.
Rötar” diye tekrarladı Wilfried ve idrak ederek başını eğdi.
O gün Wilfried katiyen büroya gitmedi.Ertesi sabah ancak saat onda geldi ve daha sonrakinde ise saat on bir buçuktu.
“Bay Kalk,hasta mısınız?” diye sordu şef hayretle.


 “Hayır.” Dedi Wilfried.”Ben bu arada sadece rötarların bazen oldukça faydalı olabileceğini anladım.