25 Ekim 2011 Salı

Esneme (Streching) Egzersizleri:


Esneme (Streching) Egzersizleri:
Esneme egzersizleri, kaslar ve eklemler üzerindeki gerilimi yok etme amacıyla yapılır. Vücudumuzdaki gerilimin minimum seviyeye indirilmesi hem doğru nefes almak hem de şarkı söylemek açısından oldukça önemlidir.  Esneme egzersizlerini diyafram çalışmanızdan önce yapmanızı tavsiye ederim. Esnek ve rahatlamış bir bedenle nefes alış verişlerinizi çok daha kolay şekilde kontrol edebileceksiniz. (Bu egzersizleri şan dersinize gitmeden önce mutlaka yapmış olmanızı tavsiye ederim, çünkü gevşemiş bir bedenle şan egzersizi yapmak işinizi oldukça kolaylaştıracaktır.)

  • Dümdüz ve rahat bir şekilde yere yatın.
  • Ayak parmaklarınızı ve ayak bileklerinizi ağırlaştırın. Gerilimi azaltmak ve gevşetmek için bileklerinizi ileri-geri hareket ettirin. Ayağınız ve bileğiniz arasındaki mesafeyi hissedin, eklem yerinizin uzadığını düşünün. Aynı şeyi bileklerinizi kendi etrafında döndürerek de yapabilirsiniz.
  • Dizlerinizin arka tarafını yere yapıştırıp bir süre bekleyin, gevşeyin ve tekrar edin.
  • Kalçanıza kadar bacaklarınızı ve vücudunuzun üst bölümünü birbirinden ayrı düşünün, dizlerinizi kırarak kalça ekleminizi gerin.
  • Tüm bunları yaparken sırtınıza dikkat edin, çünkü bu hareketleri yaparken bazı zamanlarda sırtınızda bir gerilim oluşabilir.
  • Sırt omurlarını açmak için omuz başlarınızı yere yapıştırın ve tüm sırt omurlarının tek tek açıldığını hissedin,
  • Aynı şeyi omuzlarınızı kendi etrafında döndürerek de hissetmeye çalışın
  • Göğüs kafesinizin açıklığını hissedin, Nefes alırken kaburgalarınızın açıklığından göğüs kafesinizin genişliğini ve yüksekliğini hissetmeye çalışın,
  • Kafanızın pozisyonuna dikkat edin, ensenizin uzunluğunu hissedin, kafanızı çok yavaş bir şekilde geriye atın ve ensenizin uzayıp çekildiğini hissedin, sonra tam tersi çenenizi göğüs kafesinize yaklaştırmaya çalışın.
  • Ayağa kalkmadan önce vücudunuzun her bölümünün rahatladığından ve eklemler üzerindeki gerilimin akıp gittiğinden emin olun.
  • Hazır hissediyorsanız ayağa kalkın
Yerde yatarken esnetemediğiniz bölümleri oturarak ve ayakta esnetebilirsiniz.
  • Boynunuzun sağ ve sol kısmını esnetmek için elinizle başınızın üst kısmını tutun. yavaşça (sağa ya da sola) doğru çekin. Boynunuzun omzunuzdan itibaren çekilip uzadığını hissedin. Elinizle başınızı çekerken başınızla da elinizin çekimine karşı ters direnç gösterin. Bunu yaparken boynunuzu incitmemeye çalışın. Bu egzersizi boynunuzun hem sağ hem de sol tarafı için 10'ar kez tekrarlayın. 
  • Aynı egzersizi enseniz ve boynunuzun ön tarafı için de yapabilirsiniz. Her iki elinizi yumruk yaparak çenenizin altına yerleştirin. Çenenizle ellerinizi iterken yumruklarınızla da çenenizi itin. Bu egzersiz ensenizin rahatlamasını sağlayacaktır. Boynunuzun ön tarafı için parmak uçlarınızla ensenize bastırın ensenizle de ellerinizi itin. Bu egzersizi boynunuzun hem ön hem de arka tarafı için 10'ar kez tekrarlayın. 
  • Kollarınızı esnetmek için: Sağ kolunuzu avcunuz karşıya bakacak şekilde öne uzatın. Sol elinizle sağ elinizin parmaklarını geriye doğru esnetin. Bu egzersiz kolunuzun aşağıya bakan kısmını esnetecektir. Bunu yaparken kolunuzu çok fazla zorlamayın. Yine sağ kolunuz öne uzanmış şekilde dururken bileğinizi kırın ve elinizi aşağıya, kendinize doğru çevirin. Sol elinizle elinizin dış kısmına bastırın. Bu  egzersiz kolunuzun üst  kısmını esnetecektir. Aynı egzersizleri sol kolunuz için de yapın. Her iki kolunuz için de 5'er kez tekrarlayın.
  • Omurganızı açmak için: Her iki kolunuzu yukarı kaldırın. Avuçlarınız birbirine baksın. Vücudunuzu dikleştirin ve olabildiğince yukarı uzatın. Omurganızın açıldığını hissedin. Bir süre bu şekilde kalın ve vücudunuzda oluşan gerilime dayanmaya çalışın. Sonrasında kollarınızı yavaşça aşağıya indirin. Bu egzersizi 5 kez üst üste tekrarlayın.
  • Belinizi açmak için: Elinize uzun bir ip ya da bir havlu alın. Her iki ucundan tutun. Kollarınızı yine yukarı kaldırın, açın  ve ipin gergin bir şekilde durmasını sağlayın. Ayaklarınızı omuz genişliğinde açın ve dik durun. Ayaklarınız sabit duracak şekilde bedeninizin üst kısmını sağ tarafa doğru olabildiğince eğin. Bunu yaparken kollarınızın gergin duruşunu bozmayın. Bir süre bu şekilde bekleyin. (Kendinizi sağ tarafa eğdiğinizde belinizin sol tarafı gerilecektir.)   Bu egzersizi hem sağ hem sol tarafa olmak üzere 10'ar kez tekrarlayın.

doğru Nefes Nasıl Alınır?


doğru Nefes Nasıl Alınır?


Diyaframdan derin, sık ve çabuk nefes almalı ve de en önemlisi "düzenli" olmasına dikkat etmeliyiz.

Diyafram: Kaburga kemiklerinin hemen altında midenin üzerinde arkada sırtımız kadar uzanan ince adale bölgesidir.


Şarkı ve konuşma solunumu için ise, biraz farklı düşünüp soluk almamız gerekir. Uzun ve sürekli konuşmalar ile şarkı söylemek için nefesi, kalbe baskı yapmadan almak lazımdır. Akciğerlerin tümüne alınan nefes sol akciğere daha yakın olarak bulunan kalbe baskı yapar. Bunun sonucunda da nefesle zorlanma hissedilir. Oysa, akciğerlerin alt kısımları ve özellikle de diyaframa alınan nefes, kullanım kolaylığı ve rahatlığı açısından en uygun nefes alına şeklidir. Bu tür nefes alma sırasında 11 ve 12. kaburga çiftleri serbest olarak hareket eder ve diyaframla akciğerlere nefes alıp vermede, rahatlık sağlarlar.

Şarkı ve konuşma solunumunda kısa, çabuk ve yeterli (fazla dolu miktarda değil) soluk almak, buna karşı havayı ekonomik olarak kullanıp uzun sürede, yavaş yavaş ve derin olarak vermek esastır. Soluk tutulmamalı, rahat ve kontrollü bir şekilde kullanılıp akıcı olarak nefes alıp verilmelidir.

Diyafram solunumunda ağız kapalı tutularak burundan soluk alınır. Burundan alınan solukta hava ısınır ve temizlenir. Diyaframa alınan nefes ile akciğerlere alınan nefesin farkı, diyafram nefesinin "uzun süre tutulabilme" özelliği olmasıdır. Diyaframa nefes alındığında karın ve yan boşluklar şişer, omuzlar ve göğüs şişmez.

Yeterli solunum desteği sağlamadan konuşmak boyundaki ve ses tellerini kontrol eden kaslara ilave yük getirir ve sesin etkinliğini azaltır. Konuşma sırasında bir nefeste gerektiğinden fazla kelime söylemeye çalışmak zararlıdır. Bu nedenle konuşma sırasında cümleleri bölmeye, önemli kelimelerden önce duraklamaya, yazılı metinleri okurken virgüllerde yeni bir nefes almaya özen göstermek gereklidir.

Bu işlemleri çok sık tekrarlayarak alışmak ve konuşmanın anlamını ve akışını bozmayacak şekilde nefesi kullanmayı öğrenmek gereklidir. Unutulmamalıdır ki, güzel ve doğal bir ses için ses tellerinin titreşmesi yanında güçlü ve doğru bir solunum desteği gereklidir.

Doğru Duruş (Correct Posture) Teknikleri:


Doğru Duruş (Correct Posture) Teknikleri:

Yanlış duruş alışkanlıkları sebebiyle vücudunuzun gereksiz yere kasılması nefesinizin büyük bir bölümünün kaslara harcanması sonucunu doğurur. Bu da şarkı söylerken nefessiz kalmanıza yol açar. Doğru duruş tekniklerini uygulamak ise harikalar yaratır. Vücudun duruşuna önem vermek siz şarkı söylerken kas ve eklemlerinizin kasılmasını önler. Böylelikle nefesinizin tümünü şarkı söylemek için kullanabilirsiniz.

Beden duruşunuzu düzeltmeniz size doğru pozisyonda şarkı söyleyebilmeniz açısından çok yardımcı olur. Böylelikle hem daha iyi şarkı söylersiniz hem de kendinize güvenen, profesyonel bir görünüm sergilemiş olursunuz. Beden duruşunuz ile ilgili aşağıda sıralamış olduğum noktaları özellikle şan dersi sırasında egzersizleri yaparken kullanmanızı tavsiye ederim.

Ayaklar omuz genişliğinde açık 

İstenirse ayaklardan biri öbürünün biraz önünde durabilir

Dizler çözülü (sanki oturmaya hazırlanıyormuş gibi)

Vücut ağırlığı topukların üzerinde olacak şekilde (Belimize ağırlık vermemek için)

Omurga alttan yukarı doğru uzatılacak ve düzleştirilecek

Omuzlar geride ama aşağıda ve serbest

Kafa omuzlar üzerinde ortalanmış, çene yere 180 derece paralel

Kollar vücudun iki yanında ve serbest

Vücut oldukça serbest ve gevşemiş olmalı

Tüm bunları yaptığınızda diyaframınızı maksimum kapasite ile kullanmaya başlayacak ve nefesinizin doğru kullanımına olanak sağlamış olacaksınız.
Yanlış duruş alışkanlıkları sebebiyle vücudunuzun gereksiz yere kasılması nefesinizin bir bölümünün kaslara harcanması sonucunu doğurur. Bu da şarkı söylerken nefessiz kalmanıza yol açar. Doğru duruş tekniklerini uygulamak ise harikalar yaratır. Vücudun duruşuna önem vermek siz şarkı söylerken kas ve eklemlerinizin kasılmasını önler. Böylelikle nefesinizin tümünü şarkı söylemek için kullanabilirsiniz.

Nefes (Diyafram) Egzersizlerine Giriş:


Nefes (Diyafram) Egzersizlerine Giriş:

Nefes (Diyafram) Egzersizlerine başlamadan önce üzerinde dikkatle durulması gereken noktaları aşağıda maddeler halinde sıraladım. Bu maddeler sonrasında sizlere hepinizin kolaylıkla yapabileceği nefes egzersizleri anlatacağım. Bu egzersizleri şan dersiniz öncesinde mutlaka yapmanızı tavsiye ederim.)
  • Her nefes vücudun alt bölümünü merkez alacak şekilde alınacak
  • Nefes egzersizlerini yaparken kafamız yere 180 derece paralel olacak ve gırtlak nefes yolunu kesmeyecek şekilde pozisyon alacak
  • Vücut hareketleri karın boşluğunun altından başlayacak ve nefes alınırken diyafram (karın/mide boşluğunun başladığı yer) inip kalkacak
  • Nefesin verilmesi ile birlikte karın bölgesi içeri doğru hareket ederek nefes yavaşça dışarı bırakılacak
  • Nefes alış-verişleri sırasında göğüs kafesi sabit durumunu koruyacak (hareket etmeyecek)
          Egzersiz 1:       


 ·   Aldığınız nefesin gerçekten çok ağır olduğunu hayal ederek işe başlayın,
 ·    Rahat ve gevşemiş bir şekilde arkalıklı bir sandalyeye dik olarak oturun,
 ·    Burnunuzdan nefes alın ve nefesin karın bölgenizin alt kısmına çöktüğünü hissedin, bunun sizde  yarattığı duygulanımı hissetmeye çalışın,
 ·    Nefesinizi birkaç saniye tutun ve nefes içinizdeyken karnınızın ve belinizin genişlediğini hissedin,
 ·    Daha sonra nefesinizi hızlı bir şekilde ağızdan verin, (ama hala sanki çok ağır bir şeyi içinizden çıkarıyormuş gibi hissedin)
 ·    Bunları sırası ile yaparken nefesi kesinlikle ciğerlerinize doldurmayın, çünkü şarkı söylemek için alınması gereken nefes diyafram nefesidir.

***Bu egzersizi 3 set ve her sette 8 kere olmak üzere tekrarlayın. Setler arasında 10-15 saniye kadar dinlenin.
 
           Egzersiz 2:
 
            ·    Önce diyaframa derin bir nefes alın,
            ·    Sonra oldukça yavaş bir şekilde tıslayarak dişlerinizin arasından verin,
            ·    Nefesinizi verirken bedeninizde meydana gelen titreşimleri hissetmeye çalışın,
            ·    Nefesinizi verirken karnınıza odaklanın. Bu eylem sırasında karnınızın yavaşça normal haline döndüğünü göreceksiniz.
            ·    Bu sırada göğüs kafesinizin nefes alış ve verişler sırasında aynı pozisyonda kalması gerekmektedir. (Göğüs kafesi inip kalkmamalıdır)
            ·    Nefes verişinizin sonunda tekrar nefes alma ihtiyacı hissetmelisiniz.
 
 
***Bu egzersizi 8-10 kere aralıksız olarak yapın. (Sadece 1 set)
 
 Egzersiz 3:
 
            ·    Sırtınızı duvara dayayın (doğru duruşu yakalamak adına)
            ·    Yavaş bir şekilde burnunuzdan nefes alın
            ·    Nefesinizi hızlı bir şekilde ağızdan verin.
 
***Bu egzersizi 3 set ve her sette 8 kere olmak üzere tekrarlayın. Setler arasında 10-15 saniye kadar dinlenin.
 
Kontrollü bir şekilde nefes alma ve verme doğal bir şekilde kazanılabilecek bir teknik değil aksine uzun bir çalışma ile oturtulabilecek bir tekniktir. Nefesinizi kontrol edebilmeyi başarmanız şarkı söylerken kullandığınız ses üzerinde büyük değişimler yaratır. Kimse bir şarkının ortasında nefes nefese kalmak istemez. Bu bölümde yapacağınız egzersizler nefesi kontrol edebilmenizi sağlayacaktır, böylelikle şarkılar içinde geçen uzun cümleleri kolaylıkla söyleyebilir hale geleceksiniz. Nefes üzerinde çalışırken ilk bir-iki hafta kendinizi fazla zorlamayın, sadece anlatılan egzersizi özümsemeye zaman ayırın.

Diksiyon Çalışmaları


Diksiyon Çalışmalarına Giriş:

Diksiyon, Latince “dictio” ve “distus”; Fransızca “diction” sözcüklerinden gelmektedir. Güzel ve etkili söyleyişin tüm özelliklerini öğreten daldır. Latince’de dictio, “söz söylerken sözcüklerin seçilmesi, düzeni, aynı zamanda düşünceleri kolaylıkla anlatma yöntemi” olarak tanımlanmaktadır .

Daha geniş bir tanımla diksiyon (söyleyiş), duygularımızı ve düşüncelerimizi sözle ifade ederken seslerin ve sözcüklerin hakkını vererek; cümleleri doğru, güzel, etkili ve yalın bir biçimde söyleyerek; sesimizi doğru ve düzgün kullanarak; tonlama, durak ve vurgulara dikkat ederek etkili ve güzel bir biçimde seslenme sanatıdır. Şan dersi sırasında diksiyon çalışmalarından faydalanmak çok önemlidir. Şan dersi sırasında egzersiz yaptırılırken, egzersizde kullanılan hece ya da vokalin nerede tınladığı (artikülasyon) öğrenciye mutlaka öğretilmeli ve hissettirilmelidir. Şan dersinde öğrenciye doğru tonlamanın yaptırılması için şan eğitmeninin diksiyon bilgisi olması şarttır.


Türkçe’de Sesler ve Seslerin Yerleri:

Ünlüler:

Ağız boşluğunda ve ses yolunda hiçbir engele çarpmadan çıkan seslere “Ünlüler” denir. Türkçe’de 8 ünlü bulunur.

a,e,ı,i,o,ö,u,ü

Ünlüler ağız ve burun boşluğunda hiçbir engele uğramadan oluşur. Ağzımızdan net ve açık biçimde çıkar. Tek başlarına hece oluşturabilirler. Özgür ve gürültüsüz seslerdir.


Çıkış Yerlerine Göre Ünlüler:

A”:

En geniş sesli harftir. “A” sesi çıkartılırken çene serbestçe aşağı indirilmelidir. Dil çeneye olabildiğince paralel ve dilin ucu alt dişlere değmelidir. Sesin boğumlandığı yer ağzımızın arka kısmındadır. Ses alt çeneye oturur.

O”:

O” sesinde dudaklar yuvarlak, yanaklar içerde ve çene olabildiğince aşağıdadır. Sesin boğumlandığı yer ağzımızın orta-arka kısmıdır.

U”:

Dudaklar “O” sesinde olduğu gibi yuvarlaktır, tek farkı dudakların öne doğru uzamış olmalarıdır. Dolayısıyla “U” sesinde çene “O” sesine göre daha dardır. Sesin boğumlandığı yer ağzımızın arka kısmındadır.

İ”:

İ” sesi ağzımızın ön kısmında boğumlanır. “İ” sesi çıkartılırken dilin yanları üst dişlerin iç kısımlarına değmelidir. Dudaklar üst dişler görünecek şekilde pozisyon almalıdır.

E”:

E” sesi ağzımızın ön-yan kısmında boğumlanır. “E” sesi çıkartılırken dudaklar yana doğru açılmalı ve dilin ucu alt diş etlerine değmelidir.

Ü”:

Dar bir ünlüdür. “Ü” sesi ağzımızın ön kısmında boğumlanır. “Ü” sesi çıkartılırken dudaklar önde ve yuvarlak bir pozisyon almalıdır.

I”:

Şan egzersizlerinde kullanılmayan bir sesli harftir. Dar bir ünlüdür. “I” sesinin boğumlandığı yer ağzımızın arka kısmındadır.

Ö”:

Ö” sesi ağzımızın ön kısmında boğumlanır. Çene olabildiğince aşağıda ve dudaklar önde pozisyon almalıdır.


Ünsüzler:

Ağız boşluğunda ve ses yolunda bazı engellere çarparak çıkan seslere “Ünsüzler” denir. Türkçe’de 21 ünsüz bulunur.

b,c,ç,d,f,g,ğ,h,j,k,l,m,n,p,r,s,ş,t,v,y,z

Ünsüzlerin çıkışı sırasında soluk (nefes), konuşma organlarının herhangi bir yerinde bir engele rastlar. Bu engel bazen dudaklarda, bazen dille diş ya da dille damak arasında olur. Ünsüzler çıkarken ses yolunda açılma, kapanma, daralma, ve gırtlakta bulunan ses tellerinde titremeler olur. Akciğerlerden gelen havanın ses yolundan geçerken karşılaştığı bütün bu durumlar ve çıkış yerleri ünsüzlerin özelliklerini oluşturur.


Çıkış Yerlerine Göre Ünsüzler:

B”,”M”,”P” (Dudak Ünsüzleri):

Bu ünsüzler çıkartılırken alt ve üst dudak birbirine değerek kapanır.


F”,”V” (Diş-Dudak Ünsüzleri):

Üst dişler alt dudağa değerken meydana gelen sürtünmeden oluşan ünsüzlerdir.


D”,”T”,”L”,”N” (Sert Damak Ünsüzleri):

Bu ünsüzler sert (ön) damak bölgesinde tınlarlar. “D”, “T” ve “N” ünsüzlerinde dilin ucu üst diş köklerine değerken; “L” ünsüzünde dilin ucu biraz daha geride sert damağa değmelidir.

Z”,”S” (Diş Ünsüzleri):

Z” ve “S” ünsüzleri ağzın ön kısmında alt ve üst dişlerin arasından patlayarak çıkar. Bu ünsüzler çıkartılırken dilin ucu alt diş etlerine değmelidir.


C”,”Ç”,”Ş”,”J” (Yan Diş Ünsüzleri):

Bu ünsüzler çıkartılırken dilin yanları üst dişlerin iç kısımlarına ve damağa değmelidir. Dil çeneye paralel ve dilin ucu alt diş etlerine doğru pozisyon almalıdır.


G”,”K”,“Y” (Yumuşak Damak Ünsüzleri):

Bu ünsüzlerin çıkarılış anında dilin arka tarafı (dil sırtı), yumuşak (art) damakla buluşurken dilin ucu alt dişlere değmelidir.


H” (Gırtlak Ünsüzü):

H” ünsüzü ağzımızın arka tarafında oluşur. Ciğerlerimizden çıkan havanın ses tellerini titretmesi ile gırtlakta meydana gelir.


R”:

R” ünsüzü çıkartılırken dilin ucu sert damağa, sert damak ünsüzlerinde olduğu gibi tam olarak değmez, dilin ucu yuvarlanır ve hava akımı önde oluşur.

Kaynak: Ses Bilimi ve Diksiyon: Eser Güler-Mehmet Hengirmen

AKICI KONUŞMA


BU UYGULAMALARIN BİR UZMAN EŞLİĞİNDE YAPILMASI GEREKMEKTEDİR.
Abana’dan Adana’ya abarta abarta apar topar ahlatla ağdalı avuntucu ahmak Ahmet’in avandanlıklarını aparanlardan Acar Abdullah ile Aptal Abdi akşam akşam bize geldi.
Al bu takatukaları, takatukacıya takatukalatmaya götür. Takatukacı, takatukaları, takatukalamam derse takatukaları takatukacıdan takatukalatmadan al getir.
Adalardan adalara adanan Adanalı Abroşun abarta abarta, Ahlatlı ağdacının avutucu, avuntucu, ahmak, aptal Abdurrahman’ın apraşı ağır ağır gidiyordu.
Iğdır’ın ığıl ığıl akan ılıman ırmağının kıyıları ıklım tıklım ılgın kaplıdır.
Ilım ılınan, ılıcalı ılıcalı akan ılık Iğdır Irmağı’nın kıyıları ıkır tıkır ığrıp ağaçlarıyla kaplıdır.
  • Okmeydanı’nndan Oğuzeli’ne otostop yap; Oltu’da volta at, olta al; Orhangazi’de Orhanelili Orhan’a otostopçuluk öğret, sonra da Osmancıklı Osman’a otoydu, fotoydu lotoydu, say dök.
  • Oluklu’dan Kozlu’ya, Kozlu’dan Oğuzeli’nin Otçuk Otogarı’na oba oba, ot toplaya toplaya Posoflu Osman’ın ocağına vardı.
  • Uluborlulu utangaç Ulviye ile Urlalı uğursuz Ulvi uğraşa uğraşa Urfa’daki urgancılara uzun uzun, ulam ulam urgan sattılar.
  • Ulubatlı utangaç Ulaş’a uğursuz Ulunay’ın uzun uzun uzattığı urganı uğraşa uğraşa aldı.
  • İbibiklerin ibibiklerini iyice iyileştirmek için İstinyeli istifçi İbiş’in istif istiridyeleri mi, yoksa, İskilipli İspinoz işportacı İshak’ın işliğindeki ibrişimler mi daha iyi, bilemiyorum.
  • İbiş’le Memiş, mahkemeye gitmiş, mahkemeleşmiş mi, mahkemeleşmemiş mi?
  • İnim inim inleyen ibiliklerin, ibibiklerin ibiklerini ibrişimli iplikle ipil ipil istifleyen İskilli İskilipli’nin işliğinde toplandık.
  • İbrikleri icat eden içli idealist İffet, ihtiyar ikiz ilerici imparatoru, İncirlili ipekçi iri İspanyol’un işaretli iti ile iz sürüp iyice izledi.
  • Eğer, Eleşkirtli eleştirmen Eşref ile Edremitli Bedri’yi Ege’nin en iyi eğercisi biliyorlarsa, ben de en iyi Ermenekli Erdem, Ergene’nin en iyi elektrikçisidir, derim.
  • Ertenekli Örtenekli, Ergene’nin ecesi, Esentepe’nin eğlencesi, Erdenler erkete Erdem’le bize geldiler.
  • Ezineli emin Emin’in kızı ellilik Emine, bir eli ile mendilini salladı, bir eli ile elli bine el eyleyip zengin oldu.
  • Erzurumlu Efruz Efendi’nin evde kalmış, evlenmemiş ebesi, Edirne emini İskender Efendi’ye, “evet” deyip evlenmelide mi ev edinmeli, yoksa evlenmemelide mi ev edinmeli.
  • Ebe Ecel, edepli Efe egemen eğitimde ejderli ehliyetini ekleyerek ellerini emeklinin entrikacı spekürcü erkek esmer eşine etejerli evinde eyvah diyerek ezberletti.
  • Ecelerin Eceabat’taki evlerindeki tekir kedi, tenceredeki elli dirhem eti kendi kendine yedi.
  • Özbeöz’ün özbeöz Ödemişli öngörülü öğretmeni Özgüraslan ile Özgülaslan özellikle özerk ön öğretimde öylesine özverili övünç verici ve övgüye değer kişiler ki, hani tüm öğretim örgütleri içinde en özgün örnek onlardır, diyebilirim.
  • Özellikle özerklik üzerine Özdemir’e özgü, özgün ve özgül özellikleri izleyen Özbekli Özkan’la, Özakman, Izgan, Uzken, Özülken, Ozanlara uzanarak ezeli üzüntülerini azalttılar, azalttılar; sonra da kuşları azat ederek yan gelip yattılar.
  • Özüne özgü özverili Özgür’ün özellikli özerk öğretiminde ödenekli örnek çalışmalarına ozan Özakman da ortak oldu.
  • Ürdünlü ünlü üfürükçü Üryani, Ünye, Ürgüp üzerinden ülküdeşlerine, üstüpü, üstübez, üvez, üzüm, üzengitaşı ve üzünç götürürken, Üveyik’ten ürüyerek, üvendirlerini sürüyerek yürüyen üçkağıtçıların ürküntü üreten ünü batasıca ünlemleriyle ürküverdi…
  • Üveçli Üvezli, Ürgüplü üzümcünün üzüm üzüm üzülen, süzüm süzüm süzülen Ünyeli üzengili güzelini üvendireyle ürüye sürüye götürdü.
  • Farfaracı Fikriye ile favorili faso fiso Fahri, Fatsalı Fatma’yı görünce, fesleğenci feylesoy Feyyaz’ı fındıkçı Ferhunde’yi anımsatarak feveran ettiler.
  • Felemenkte Felemenklerin Felemenkçe mi konuştuklarını düşüne düşüne fertliği çektiler.
  • Fermanlı fabrikatör farmason Fuat, filden, fiilden, fısıltıdan, fosildan, flütten, filitten, fötrden fellik fellik kaçar.
  • Fasa fisocu Fikret, Fatsalı ile fesleğenci Feyyaz’ın fındıkçı Ferhunde’si Felemenk’e fink atmaya gittiler.
  • Pınarbaşı’nın pimpirik pompacısı Pötgürgeli pazvantoğlu pusatçı, paskalyadan palaskasız pisbıyık paskal Pasin, pülümürlülere pülverizatörün Türkçesini satmış. Pülverizatörün Türkçesi mi ne? Püskürteç.
  • Pohpohçu pinti profesör pofur pofur pofurdayarak hınçla tunç çanak içinde punç içip pülverizatör prospektüsünü papazbalığı biblosunun berisindeki papatya buketinin bu yanına bıraktıktan sonra palas pandıras Pülümür’le Pötürge’den getirdiği porsuk pötikare pöstekiyi Paluluların pıtırcık pazarında partenogenez pasaparolasıyla pervasız pervaz peyzajını ve peronospora pestenkerani pestilini posbıyıklı pisboğaz pedagoga Pınarbaşı’nda beş peşkirle peş peşe peşin peşin peşkeş çekti sonra da pılısını pırtısını topladı.
  • Pingpong, pingpong, pingpong! Piyano pingpong! Piyano pingpong! Piyano pingpong! Piyano pingpong! Ping!… Pong!… Pong!… diyerek Posof’un pisipisi otundan yapılma piştovsu piposunu tüttüre tüttüre petalinise doğru paytak paytak yürüyüp gitti.
  • Pireli peynirle perhizli pireler tepelerse, pireli peynirle de pır pır pervaz ederler
  • Pötürgeli pompacı pimpirik Pusat’ın posbıyık mı pisbıyık mı oğlu Pulumurlu Pınar’la Pasin’e gitmiş.
  • Marmara’daki Karmarişli mermerciler mermerciliği meslek edinmişler, ama Mamak’taki mamacılar manyetizmacılıkla marmelatçılığı meslek edinememişler.
  • Marmaris’ten Marmara’ya maviş maviş menevişli mermerlerle mermerciler, mamacılar ve marmelâtçılar mırın kırın, mışıl mışıl gittiler.
  • Mehmet’in mercan tesbihini imamelemeli mi, imamelememeli mi?
  • İbiş’le Memiş, iş miş dememiş, itişmiş, kavga etmiş, mahkemeye düşmüşler, mahkemeleşmişler. İş miş dememiş, itişmiş, kavga etmişlerde mi mahkemeye düşmüşler; iş miş demiş, itişmemiş, kavga etmemişlerde mi mahkemeye düşmüşler?
  • Vırvırcı Vedia ile vıdıvıdıcı Veli, velinimeti vatman Vahit’e vilayette veda edip Vefa’ya doğru vaveylasız, velevasız velespitle volta vururlarken voleybolcu Vatran, virtüöz Vicdani ve Viranşehirli vatansever, viyolonselist Vecibe ile karşılaştılar.
  • Vıdıvıdıcı ve vırvırcı Vanlı Veli’nin Vefalı vatandaşı Vahit vatanseverine veda edip vilayette vola vura vura, vayvaycı Vicdani ve Viranköylü Vahap’la karşılaştı.
  • Vefasız Vahap, farfara fırıldayışlı vefalı fırıldağını vınlayan yele fırlatan Veli’nin de vaktiyle vefalısıymış.
  • Babaeskili babacan Bahri Beberuhi Bedri ile bıyıksız bıçkıcı bıngıldak Bigalı bikes Bahri’nin Bigadiç’teki bonbon banmarşesine varmışlar, oradakilerin yüzlerine bön bön bakarak, büyülü büyük buhurdanlığı buğulu buğulu boşaltıp bomboş bırakmışlar, sonra da Bodrum’da gözden kaybolmuşlar.
  • Bir berber bir berbere bre berber gel beri beraber bir berber dükkanı açalım, demiş.
  • Büyük büyük büyülteçli, babacan Babaeskili bonboncu Bilal’le Bigalı bıngıldak Bahir’in bön bön bakışlarına, bomboş büyülü, büyük büyük laflarına kızıyordu. Bir berbere, bir bibere bre berber beri gel biber al, diyordu.
  • Be birader buraya bak… Başı bereli, burma bıyıklı beti benzi bembeyaz, beberuhi boylu Bilal’in burnuna biber kaçırıp, bir bebek gibi bar bar bağırması, bir bakıma hoş, bir bakıma boş, berbat bir hal değil midir?
  • Sazende Şazi ile Zifos Zihni zaman zaman sizin sokağın sağ köşesinde sinsi sinsi fiskoslaşarak sizi zibidi Suzi’ye sonsuz ve sorumsuz bir hayasızlıkla ikide bir şikayet ederler.
  • Sason’un susuz sazlıklarında sadece soğanla sarımsak yetişebileceğini söyleyen Samsunlu sebzecilerin sözüne sizler de sessizce ve sezgilerinize sığınarak inanabilirsiniz.
  • Safranbolulu Safinazla Salihlili Salih Sivrihisar’da soğuk almışlar, sinüzit olmuşlar, sonra sımsıkı sarınarak söylenmesiz Seyitgazi’ye varıp, sarımsaklı suteresini susarımsağı ile karıştırarak suyunu süzmüşler.
  • Sen seni bil, sen seni, bil sen seni sen, seni bil, sen seni, bilmezsen sen seni, patlatırlar enseni.
  • Şiş şişeşi şişlemiş, şişe, keşişe, şiş demiş.
  • Şavşatlı Şaban, şarkışlalı şipşakçı Şekip, bir de şıp sevdi Şehime Şişhane’den şeytankuşu mu, şömine masası mı, masa şemsiyesi mi, şoşon mu, şezlong mu ne, bir şeyler almaya gittiler.
  • Issız Sivrihisar’ın sarsıntısız şosesi üstünde zırıltısız sızıltısız bir yaz köşesi seçip sazsız, cazsız ve susuz, içkisiz sırf sosisonla işsiz bir yaz sürmek isteyişimizin sırrını sezişinize serzenişsizce sustum.
  • Sazsız sözsüz, sarsıntısız bir yaz meşesi için işsiz, sessiz, serseri bir Sivrihisarlı isteyişimizin sızısını size serzenişlerle anlatamam ki.
  • Şu köşe yaz köşesi, şu köşe kış köşesi, ortada boş su şişesi.
  • Paşa tası ile beş tas has kayısı hoşafı
  • Şemsi Paşa Pasajı’nda üç tas has kayısı hoşafı…
  • Şu şosenin, serili serseri resimleri şasisinin şoşonsuz taşımasına şaşarsınız da, şosenin sansarlaşmış suratlı dişsiz şaşı anası onun şu son şansına şaşmaz mı sanırsınız?…
  • Şu dağda beş boş eşek, beşi de bez yüklü besili beş boz eşek.
  • Cemil, Cemile, Cemal cumaları cilacı cüce Canip’in cicili bicili cumbalı ciltevinde cümbür cemaat cacıklı civcivle cücüklü cacık yerler, sonra da Cebecili cingöz coğrafyacının cinci ciciannesinin cırcırböceğini dinlerler.
  • Ocak kıvılcımlandırıcılarından mısın, kapı gıcırdatıcılarından mısın? Ne ocak kıvılcımlandırıcılarındanım, ne kapı gıcırdatıcılarındanım.
  • Cumaları cumadan cümbür cemaat cicili bicili, cücüklü cacıklı cingöz, candan ciltçi Cemal’in cumbalı evine koşardık.
  • Cinlerin civcivleri çın çın sessizlikten çıkıp çinili köşkün camlarında cikciklediler.
  • Cahit Halep’e gidecekti, bir deste kaşık alacaktı, ucunu alacalatacaktı. bilmem aldı alacalattı, bilmem aldı alacalatacak.
  • Cüce Çinici celalli hoca Çebi, geceleri içki içince gizlice marpuççular içindeki züccaciyelere gidip, içi Çince yazılı cevizcikleri ciro için iç içe geçmiş cicili bicili üç çeşit biçimsiz civalı cam çubuğu cepceğizine indirdi.
  • Cırcır böceği çeneli ciciannenin çıtır pıtır kızının çıtı pıtı çıtkırıldım çocuğu için çıtı pıtı hanım, ciciannesine çatmış, çıkışmış.
  • Çapakçurlu çapaçul çarkçıbaşı çaylak Zülküf, Çatalcalı çakmakçı çivit Cahit’e: -Behey çaçabalığı çepiç, çerçi, çakaloz, çayırhorozu, çöpçatan, çurçur, çirişotu demiş.
  • Çatalağzı’nda çatalsız Çatalcalı çatalcının çarpık çurpuk çançiçeğine çalçene Çoruhluya çarptırmasına, ne dersin?
  • Çarık çorap dolak, ben sana çarık çorap dolak mı dedim?
  • Çatalca’da topal çoban çatal yapar, çatal satar. Nesi için Çatalca’da topal çoban çatal yapar çatal satar? Kârı için Çatalca’da topal çoban çatal yapar çatal satar.
  • Çapakçurlu çipil Çatal’ın çar çur ettiği çil çil liraları çöpçatan çakmakçının çivitçi kızı iç etmiş.
  • Çal çene çalgıcı çingene çarşıda çerçi cincinin çaldığı üç çift çerçeveyi camcı Celalettin’e önce çıtalattı da mı çiviletti, önce çivilettide mi çıtalattı?
  • Tahrilli ve talihli tentürdiyotçu tetik Tahir’le tahterevallici tekinsiz Tevfik’in talimhanede ters türs konuşarak terter tepinip tir tir titremeleri Turhallı tombul Turgut’u tıpış tıpış tosbağa sokaktaki tömbekçiye doğru yürüttü.
  • Talihli Tahir’in titrek Tevfik’i ters türs söz ederek tir tir titretmesi tahin ve tahıl işini Turhallı tombul, tuhaf Turhan’a vermesi doğru mu?
  • Tokmakçı tokmağını tokmaklattırıyor mu, tokmaklattıramayıp topuzcudan topuz yiyor mu?
  • Topal Talip’le Tophane’li Tahsin, tahteravalli tahtasından tepetaklak tortop taşların ortasına düştüler de, ne tahteravalli tahtasını tazmin ettiler, ne de tahteravalli tahtasını tamir ettiler.
  • Taşlı tarladaki terasta talaşlar tutuşunca başlayan telaş, talaşların tamamıyla ve büsbütün tutuşmasıyla artmış. Tutuşan talaşları görüp tellaklar telaş ettikçe talaşlar tutuşmuş, talaşlar tutuştukça tellaklar telaş etmiş ve terasın trabzanına tutunmuş bakan Trabzonlu teşrifatçı titiz Tahsin Tevfik, talaşlar tutuştukça telaş eden tellaklara boşuna telaş ediyorsunuz, demiş.
  • Jurnâlci Jale ile jenaratör Müjgân, Japonya’dan jilet, jant, jet, jambon, jelatin, jartiyer, jeton, jarse, Japongülü getirdiler.
  • Jale’nin jurnâlci Jilet Japon’u jambon, jeton, jarse istedi.
  • Nobran Nadir’in Nallıhan’da naneruhu, nalın, narenciye, nergis alıp sattığı, namlı Nesrin’e de nazikâne nazım, nesir, nesep, nesiç, nemelâzımcılık, nezaket, nikelâj, nüans, nümayiş, nukut, noel, nöbet şekeri üzerine nutuk attığı söyleniyor.
  • Namlı Nallıhanlı Nesrin’in nalınlarını nazikâne nergis satan nöbetşekeri alan Nezaket’e vermesine ne dersin?
  • Nargileli Nuri, nameci Nilüfer’e nargilesinden ne nameler dinletmiş.
  • Lehistanlı lûngur lânfır likorinoz lâfebesi, lôstromo, Lüleburgazlı Leylâ ile Lâlelili Lâle’ye leblebi ile likör ikram etmiş.
  • Lüpçüler, lütfen lüzumlu lüzumsuz lâkırdıları bırakın da lüferlerinizi yiyin, lülelerinizi tüttürün.
  • Lângır lûngur lâflamadan leblebiye lâfebeliği, lüpçülüğü lüplemeden Leylâ’dan Lâle’yi sorun.
  • Ramazanda Rizeli Remzi rüküş Rümeyşa’ya rastlamış da: römorkör, riziko, rokoko, Ruhülkudüs, rüzgârgülü, rıhzır, rehabilitasyon, rızk, rot, rop, rint, ring, ray ve radyoaktivite nedir diye sormuş.
  • Zonguldaklı Zaloğlu Zöhre’nin kızı Zuhâl, zibidi Zeki’yi ziyafette zil zurna görünce zıvanadan çıkmış. Beri bak zibidi zeki, demiş: Sen zevç değil, zahiren zahireci, zalim, zevzek, zikzaklı, züğürt, züppe, zırtapozun ve de zerzevatın, zırzopun tekisin!
  • Zamanı gelsin diye, samanı saklayan Zihni, saatinin zemberiğinden saman sarısı seslerin serpildiğini hissedince zır zır ağladı.
  • Sedat Tınaz’ın bütün tasası suratsız teyzesine rastlamadan önce set üstünde sırtını zerzevat sepetinin pis tepesine sürten sıska sülük tazısını tuz tortusu tütsüsüne tutmasıydı.
  • Zerzevatçının sepetini sıska sülük, tatsız, tuzsuz, sert sırtlı biri zigzaglar çizen tazı gibi taşıyordu.
  • Dadaylı dayımın Dodurgalı düdük deli dedesi, diline doladığı debdebeli dedim dedisiyle, dırdırını dilinden düşürüp de bir kez olsun doya doya düden diyemeden, düdenin dallara doldurduğu doyumlu yemişlerden doyasıya yiyemeden dar dünyadan göçüp gitti.
  • Dilenci dalları dama düşürdüğü için mi dövüldü, dama düşen dalları diline doladığı için mi dövüldü?
  • Düşkün düşündeş düşünselde düşçü düşünsellikle düşünceleme düşselliğini düşünden düşüremez. Düşürürse eğer düşüncelik düşüncesizlikle düşündürücü bir düşünsellik kazanır.
  • Vedat’ı caddede durdurdum da dedim ki: Şu dar dünyada delilerle dertli dedeler içinde didindin durdun da kendi derdini döküp dereden tepeden dört çift lakırdı edecek bir hemderdi neden bulamadın?
  • Damdan geldim, dedem dedim, demli çay istiyor.
  • Didim didim dit dedim dedeme, dom dom konuşma.
  • Dum dum kurşunu dum dum değil dom dom patlar.
  • Dım dım da dım dım, dım dım da dım dım, dım dım da dım dım, ben bu dımdımdan bıktım.
  • Dombaylı dümbül düdük dümbelekçi düdükçünün debdebe delisi dadaylı dedikoducu didaktik dedesi Dodurgalı didikçi dudu dadısı ile dudaksıllaştırmadıkları için durup dinlenmeden dadadididödödududüdüdododıdı dedi durdu.
  • Dört deryanın deresini dört dergâhın derbendine devrederlerse, dört deryadan dört dert, dört dergâhtan dört dev çıkar.
  • Dedemanda dayımın düdük delisi debdebeli deli dolu Doğan, doya doya doydum demeden, dedim dediye dırdıra düşmeden gitti.
  • Kendirlili kemençeci kekeme Kerim, kentlerin keşmekeşliğine kesin kes karşı çıkıyor ve keşke Keşan’da keşkekçilikle kesmeşekercilik yaparak kereste, kerevet, kereviz, ketenhelva, kendir, kenevir, kemençe, kelem, kekik, keklik satıp kelepircilik ederek rahatıma baksaydım, diyor.
  • Bir tarlaya kemeken ekmişler. İki kürkü yırtık, kel, kör kirpi dadanmış; biri erkek kürkü yırtık kel kör kirpi, öteki dişi kürkü yırtık, kel kör kirpi. Kürkü yırtık erkek kel, kör kirpinin yırtık kürkünü, kürkü yırtık dişi kel kör kirpinin yırtık kürküne, kürkü yırtık dişi kel kör kirpinin yırtık kürkünü, kürkü yırtık erkek kel kör kirpinin kürküne eklemişler.
  • Keşmekeşli kekeme Kerim, Kendirlili ketenhelvacısına, kemik, kekik, kendir, kenevir sattı.
  • Karaburunlu kabadayı Kadir, kafakâğıdını Kadirlili kadir bilmez kapkaççı Kasım’la, Kahire’deki Kalecikliler kahvehanesinde kalamarla kafuru satan kaparozcu Kuzguncuklu Kozmonot Kâzım’a kaptırmış.
  • Kafakâğıdını kabadayı Kadir’e kaptıran kapkaççı Kasım’ın Kahire’deki kalecikli kaparozcusu geldi.
  • Kasımda, Kâzım’la Kasım dayım, daima, sahi, Salih sen sabah sabah sahneden sahaya Hamit’i sahadan sahneye de Hamide’yi mi yolladın, diye sorar.
  • Karakış karlıdağı karla kavururken, kaşı kırkık kırk kulaklı Kasım, kırk kırık küp ve kırkık kırk kuzu ile tokmaklı Kırkız Kalesi kapısında karkasının gerilerini kızgın kargılarla dağladı.
  • Kara kazın kısa kayışını kasışına kızmayışına şaşmışsın da, kuru kazın kazışıp kayışı kazısına şaşmış kalmışsın.
  • Kilisli kikirik kilimci, Kilizman’daki kilitli kilisede kimliğini kimseye sezdirmeden, kucak kucak kuskuslu kuşkonmazı kukumav kuşuna, kişiliksiz kulağakaçan kirli kirloz kirpiye de, Kuşadası’nın kuşhanesindeki kuşbaşlı kuşbazla birlikte önce kişnişli kuşüzümünü, sonra da Kumla’nın kumlu kumlu kuşkirazını yutturmuş.
  • Kikirik kuşçubaşının kilimci kirlozu kuşbaz Kurut Kuşadası’na kukumav kuşu götürüp kişiliksiz kuskusluya vermiş.
  • Kınıklı, kılıbık kırpıntı Kıyasettin, Kırımlı kılkuyruk kıtmiri kıkır kıkır kıkırdatarak küskütük küçümen küfeci külhaniyle külüstür Kürşat’ı külünklü küngür üstüne küttedek devirdi.
  • Kırıkhan’daki kırıkçı kırçıl Kıvanç’ın kırgın kırıkçısı, kırmızı kırda kıkır kıkır kıkırdayarak Kırımlı kıkırdakçının kızıl kırlangıçlarını besliyormuş.
  • Kürkü kürke kürkçü ular; kürekçi kürekle kürür karır; kürsü ile kürdan, kürkas, kürit ile küskün, küskütük, kürtün, küriyumla kürevi apayrı.
  • Kıkır kıkır kıkırdayan küfeci, külüstür Kürşat’a küfür etti.
  • Kırk kırık küp kırkının da kulbu kırık kara küp.
  • Kıyma kıyamayan kırık kollu kasap Keramettin, karşıda körkütük kıyma kıyan kasap Kâmil’den kokmuş kokoreç aldı.
  • Söyle kızım kızına, o da söylesin kızının kızına, ağlatmasın kızınızın kızı, kızımızın kızını.
  • Koca kokoz kokainman kokorozlana kokorozlana Kazablankalı kozmonot Köstler’e: Kök, kok, köken, kokot, kök sökmek, kokoreç, kökmantar, köknar, köçekçe, körkandil, krematoryum, kösnüklük ne diye sormuş.
  • Kâni’nin kafası Kâbil’i kabil değil kabûl etmez.
  • Kokorozlanan koca köstek, kostak kostak kostaklanmış, kök sökmek, kösnül kösnül bakmak da ne oluyor, demiş.
  • Yalancıoğlu yalıncık Yayla Dağı’nın yahnisini yağsız yiyebilirse de Yayla Dağı’nın yağlı yoğurdundan, Yüksekova’nın yusyumru yumurta yumurtlayan tavuklarından, bir de yörük ayranıyla yufkasından asla vazgeçemez.
  • Yitik yerleri yollarda yorgunluktan uykusuzluktan yıkıla yıkıla yürüyerek yangın yörelerinden sonra yakalayabildiler.
  • Bu yapıyı yıkıp yapsak da mı otursak, yoksa yapmadan otursak da mı yıkıp yapsak?
  • Güneyli girgin gammaz Galip Gavurdağı’nda güpegündüz galeyana gelmiş de, Gülgiloğlu Gaziantepli Gazup gazinocuyu Gölköylü gitaristle birlikte Gümüşhane’ye göndermiş.
  • Geçen gece Gemerek’ten Gediz’e gelen Gebzeli gezginci gizemcilerden gitarist general Genzel, gençlere gerçekdışılıkla gerçeklik dışı ilişkiler arasında ne gibi bir geçerlilik gerçekliliği olduğunu sordu.
  • Gül dibi bülbül dili gibi, gül dibi bülbül dili…
  • Galata Kulesi kapısı karşısındaki kuru kahvecinin gıgısı çıkık, dişi kırık kurbağa kafalı, karakoncoloz kalfası halkı karışıklığa getirip kahveye kavruk kakula kırığı kattı.
  • Hahamhanede hahambaşı hahamı homur homur homurdanır görünce, hemencecik heyecanlandı, hızlandı, hoşnutsuz, hırçın hırçın giderken birdenbire karşısında beliriveren Hôllândalı Helga’ya: Hah tamam! Haydi, hohla, hemen hoh de bakayım! dedi.
  • Hakime hakem, hakeme hakim gerek.
  • Halam halhallarla halkaları, halatları hallaççıya verdi.
  • Hayrabolulu hamamzade Hamitle, Hayrettin’in hanımı Halide Harputlu, has undan hamur açıp Halâskârgazi’de hassa alayından müteakit hamurkâr Hüsnü Hayrettin ile halası Hayrünisa Hanım’ın hem hayretine sebep oldu, hem de hayranlığını kazanıp hayır duasını aldı.
  • Batı tepede tahta depo dibinde beytufet eden putlu dede tekkesinden matrut bitli Vedat, dar derede tatlı duttan dürülü pide yutup pösteki dide dide dört ayda dört türlü derde tutuldu.
  • Bir pirinci birinci buluşta bir inci gibi birbirlerine bağlayıp, Perlepe berberi bastıbacak Bedri ile beraber Bursa barına parasız giden bu paytak budala, babası topal Badi’den biberli bir papara yedi.
  • Baldıran dalları ballandırılmalı mı, ballandırılmamalı mı? Sonra o bala daldırılan baldıran dalları dallandırılmalı mı, ballı dalla dallandırılmamalı mı?
  • Titiz, temiz, tendürüst dadım, tadını tattığı tere demedini dide dide dağıttı da, hiddetinden hem dut dalında takılı duran dirilti düdüğünü öttürdü, hem de didine didine dedim dedi, dedim dedi, dedi durdu.
  • Üstü üç taşlı taç saplı üç tunç tası çaldıran mı çabuk çıldırır, yoksa iç içe yüz ton saç kaplı çanı kaldıran mı çabuk çıldırır?
  • Üç tunç tas has kayısı hoşafı.
  • Al bu takatukaları, takatukacıya takatukalatmaya götür. Takatukacı takatukaları takatukalamam derse, takatukacıdan takatukaları takatukalatmadan al gel.
  • Elalem bir ala dana aldı, ala danalandı da; biz bir ala dana alıp ala danalanamadık.
  • Eller bazlamalandı da biz bazlamalanamadık.
  • Kırk kırık küp, kırkının da kulbu kırık kara küp.
  • A be kuru dayı, ne kuru sarı darı bu darı, a be kuru dayı!
  • İbiş’le Memiş mahkemeye gitmiş, mahkemeleşmiş mi, mahkemeleşmemiş mi?
  • Şu karşıda bir dal, dalda bir kartal; dal sarkar, kartal kalkar; kartal kalkar, dal sarkar. Dal kalkar, kartal sarkar, kantar tartar.
  • Şu karşıda kara kuru kavak, karardın mı ey kara kuru kavak, sarardın mı ey kara kuru kavak!
  • Bu yoğurdu sarımsaklasak da mı saklasak, sarımsaklamasak da mı saklasak?
  • Bu yoğurdu mayalamalı da mı saklamalı, mayalamamalı da mı saklamalı?
  • Sizin damda var beş boz başlı beş boz ördek, bizim damda var beş boz başlı beş boz ördek. Sizin damdaki beş boz başlı beş boz ördek, bizim damdaki beş boz başlı beş boz ördeğe, “siz de bizcileyin beş boz başlı beş boz ördek misiniz”, demiş.
  • Değirmene girdi köpek, değirmenci çaldı kötek; hem kepek yedi köpek, hem kötek yedi köpek.