28 Mayıs 2012 Pazartesi

PROTOKOL SIRASI


PROTOKOL SIRASI

1. cumhurbaşkanı
2. tbmm başkanı
3. başbakan
4. genel kurmay başkanı
5. ana muhalefet partisi başkanı
6. eski cumhurbaşkanları
7. anayasa mahkemesi başkanı
8. yargıtay birinci başkanı
9. danıştay başkanı
10. bakanlar kurulu üyeleri
11. kuvvet komutanları
12. organeraller ve oramiraller
13. yök başkanı
14. tbmm başlan vekilleri
15. tbmm'de grubu bulunan siyasi partilerin genel başkanları
16. tbmm katip üyeleri ve idare amirleri
17. tbmm siyasi partiler grup başkanları ve başkan vekilleri
18. tbmm'de grubu bulunan siyasi partilerin genel başkan yardımcıları
19. tbmm'de grubu bulunan siyasi partilerin genel sekreterleri
20. tbmm üyeleri
21. sayıştay başkanı
22. yargıtay cumhuriyet başsavcısı
23. danıştay başsavcısı
24. anayasa mahkemesi başkan vekili
25. uyuşmazlık mahkemesi başkanı
26. anyasa mahkemesi üyeleri
27. yargıtay birinci başkan vekilleri
28. danıştay başkan vekilleri
29. hakimler ve savcılar yüksek kurulu başkan vekili
30. yargıtay cumhuriyet başsavcısı vekili
31. yüksek seçim kurulu başkanı
32. cumhurbaşkanlığı genel sekreteri
33. devlet denetleme kurulu başkanı
34. yüksek öğrenim kurulu üyeleri
35. ankara'daki üniversitelerin rektörleri
36. bölge valisi
37. ankara valisi
38. ankara garnizon komutanı
39. ankara belediye başkanı
40. korgeneraller ve koramiraller
41. başbakanlık müsteşarı
42. bakanlık müsteşarları
43. atatürk kültür, dil ve tarih yüksek kurumu başkanı
44. trt yüksek kurulu başkanı
45. başbakanlığa bağlı müsteşarlar
46. tbmm genel sekreteri
47. yüksek denetleme kurlu başkanı
48. tümgeneraller ve tümamiraller
49. diyanet işleri başkanı
50. başbakanlık müsteşarı

bakanlar kurulundaki protokol sıralaması:

1. başbakan
2. başbakan yardımcısı
3. devlet bakanları
4. adalet bakanı
5. milli savunma bakanı
6. iç işleri bakanı
7. maliye bakanı
8. milli eğitim bakanı
9. bayındırlık ve iskan bakanı
10. sağlık bakanı 
11. ulaştırma bakanı
12. tarım ve köy işleri bakanı
13. çalışma ve sosyal güvenlik bakanı
14. sanayi ve ticaret bakanı
15. enerji ve tabi kaynaklar bakanı
16. kültür ve turizm bakanı
17. çevre ve orman bakanı

başkent dışında uygulanan protokol sırası:

1. il valisi
2. tbmm üyeleri
3. yerel en üst rütbedeki tsk üyesi
4. belediye başkanı
5. üniversite rektörleri
6. cumhuriyet savcısı, bölge idare mahkmesi başkanı, baro başkanı
7. rektör yardımcıları
8. fakülte dekanları
9. enstitü ve yüksek okul müdürleri
10. genel ve katma bütçeli kuruluşların genel müdürleri

başkonsolosluklardaki protokol sıralaması:

1. başkonsolos
2. başkonsolos yardımcıları (kıdeme göre)
3. diğer bakanlıklardan ateşeler (4. dereceden büyükler)
4. konsoloslar
5. diğer bakanlıklardan ateşeler (7. dereceden büyükler)
6. yardımcı konsoloslar
7. diğer ateşeler
8. ateşe yardımcıları

20 Mayıs 2012 Pazar

Kazıklı Voyvoda, nam-ı değer Drakula!

           Çoktandır burnumuza dayatılan, sempatik bulunması için ellerinden geleni yapan avrupalılar orta çağda yaptıkları barbarca hareketlerden gurur duyuyor olacaklardır ki vampir kavramını gururlu bir efsane haline getirmişlerdir. Oysa vampir hikayelerinin temelinde yatan hikaye eflak voyvodası III. Vlad ın DEHŞET VERİCİ İŞKENCELERİDİR. Nam-ı değer Kazıklı Voyvoda yaklaşık 20.000 Türk'ü işkence ederek öldürmüştür. Eğer tarihte soykırımların hesapları sorulacaksa en barbarca olanlarından başlanmalıdır. Voyvoda gibi, naziler gibi, cezayir tunus gibi ırak gibi. Şimdi bize alackaranlık filmleri, dracula çizgi filmleri sempatik gelse de bu utanç verici öyküden hepimiz haberdar olmalıyız.

           Dürüst olmak gerekirse düşmanların şişlenmesi Orta Çağ Avrupa'sında sıradışı bir olay değildi. Vlad'ın kuzeni Ştefan'ın cel Mare( Büyük Stefan) 2.300 Türk mahkumu 1473 yılında birbiri üzerine göbeklerinden çaprazlama olarak şişlediği bilinmektedir. Ve ardından kutsal bir kişi olduğu ilan edilmiştir. Peki kim barbar?

         Voyvoda III. Vlad Tepeş (Mart 1431–Aralık 1476), Kont Drakula ya da Kazıklı Voyvoda (Rumence: Vlad Ţepeş) 1448, 1456-1462 yılları arası ve 1476 yıllarında Eflak beyliğinin voyvodası (prens) idi.

           Voyvoda III. Vlad düşmanlarını (özellikle esir aldığı Osmanlı askerlerini) kazıklara çakarak işkenceyle öldürmesiyle tarihe geçmiştir. Sonradan Bram Stoker'ın Drakula romanına ve Drakula filmlerine konu olmuştur.
         
                 Osmanlılar'a yenilen Vlad'ın babası onu rehin olarak Osmanlılar'a vermişti. 1442-1448 yıllarını Osmanlılar'ın elinde tutsak olarak yaşadı. 1448'de İkinci Kosova Savaşı sonrasında Osmanlı desteğiyle Eflak'ın başına geçme girişiminde bulundu, ancak kısa bir süre sonra Macaristan tarafından desteklenen Eflak voyvodası II. Vladislav tarafından yenilgiye uğratıldı ve Boğdan'a sürgüne gitti.

                    Erdel beyi János Hunyadi(Hunyadi Yanoş) 1456'da Belgrad şehrini Osmanlı kuşatmasına karşı savunmaya giderken Vlad'ın komutasına güney Erdel'in savunmasını sağlamak için bir ordu verdi. Bu durumdan faydalanan Vlad Eflak'a bir sefer düzenledi ve II. Vladislav'ı öldürerek III. Vlad adıyla Eflak voyvodası oldu. Bu görevi 1456'dan 1462'ye değin sürdürdü. Bu tarihler arasında rakiplerini çeşitli yöntemlerle cezalandırdı ve idam etti; bu yöntemler arasında en ünlüsü olan "kazığa geçirme", ölümünden sonra kendisine "Kazıklı Vlad" (Vlad Ţepeş) adının verilmesine neden olacaktı.(Kazığa geçirilenlerin kanlarını fıçılarda toplatıp şarap gibi içtiğine dair söylentiler daha sonra onun bir vampir olduğu efsanesi'ni yarattı.) Voyvoda 1459 yılından itibaren Osmanlı İmparatorluğu'na vergi ödemeyi reddetti ve Macaristan Krallığı'yla ittifak yaptı. 1460-1461 yılları arasında Tuna nehrini geçerek Sırbistan'a ve Karadeniz kıyısına kadar ilerledi. Kendi ifadesiyle 23.884 Türk ve Bulgar'ı öldürdü. 20.000 Osmanlı savaş esirini kazığa geçirdi. Bu gelişmeler karşısında Osmanlı ordusu 1462 yılında padişah II. Mehmet komutasında Eflak voyvodasına karşı sefere çıktı. Mahmut Paşa'nın hatıratına göre çok uzun mesafeler boyunca Osmanlı askerleri içilecek bir damla bile su bulamadı. Sıcak dayanılır gibi değildi. Türk askeri Eflak'ın başkenti Târgovişte'ye ulaştığında Fatih Sultan Mehmet'in gördüğü manzara yaklaşık 5 kilometre boyunca kazıklarla dizili bir alandan geçiyordu. Alan yaklaşık üç kilometre boyunda bir kilometre enindeydi. Yerde uzun kazıklar dikiliydi. Yaklaşık 20 bin kadar insan erkek, kadın ve çocuk olmak üzere kazığa geçirilmiş durumdaydı. Bu kadar çok insanı kazıkta gören Osmanlı askerinin moralleri bozuldu, aklını kaçıracak duruma geldi. Ancak Osmanlı ordusu 4 Haziran 1462'de Târgovişte kalesini aldı. Vlad, II. Mehmet'e başarısız bir suikast girişiminde bulunduktan sonra kaçtı ancak bulunduğu yerde taş üstünde taş bırakmadı, terk ettiği topraklardaki kuyuları zehirledi, ekinleri yaktı, tüm hayvanları bile öldürttü. Hapishanelerdeki mahkumları, cüzzamlı ve vebalıları salıverdi ve Türklerin arasına karışmaya teşvik etti. Bu şekilde vebalıları salma yöntemini kullanarak, daha önce başvurulmamış bir taktik kullanmıştır.



1462 yılında III. Vlad'ın ordularının yenilmesiyle Eflak yeniden Osmanlı Devleti'ne bağlanmıştı. Vlad Macaristan'a bağlı bir beylik olan Erdel'e kaçarak Macaristan kralı Matthias Corvinus'tan yardım istedi. Ancak Eflak'taki Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı yeni yönetimi tanımış olan Macaristan, yardım talebini kabul etmedi. Vlad Matthias Corvinus'un emriyle 1462 yılında tutuklandı ve Budin'e getirildi. Önce hapsedilen Vlad, daha sonra kral ve ailesiyle iyi ilişkiler kurdu. 1474 yılında sürgün dönemi sona erdi. Bu tarihten itibaren Eflak'ı yeniden ele geçirme planları yaptı. 1476 yılında kuzeni Stefan Cel Mare (Büyük Stefan) ile birlikte Eflak'a döndü ve voyvoda ilan edildi. Aynı yıl 300 askeriyle birlikte yeniden Osmanlı ordularına yenildi. Esir alınan askerleri kazıklara oturtuldu. Öldürülen III. Vlad'ın kesilen başı öldürüldüğünü ispat etmek için İstanbul'a II. Mehmet'e gönderildi. Vlad'ın bir vampir olduğu rivayeti Almanya, Macaristan ve Rusya'da yayıldı. Buna rağmen Romen halkı onu bir kahraman olarak görmeye devam etti.


  Daha sonra Bram Stoker III. Vlad'dan esinlenerek Dracula adlı romanı yazmıştır.Böylece Vlad, meşhur vampir Kont Drakula'ya dönüştü.Drakula'nın şatosu olarak bilinen Karpat dağlarındaki Bran Şatosu Veliaht Dominic von Habsburg'a Romanya'da törenle 26 Mayıs 2006'da iade edildi. Romanya 1948 yılında şatoya el koymuştu.
       






















18 Nisan 2012 Çarşamba

hiç bir şeyi benzemese gözleri benzer insanın annesine..

                                                            "canım annem"

Yine mi güzeliz, yine mi çiçek ? (Meral OKAY'ın anısına)


kur masayı madam despina
kirli beyaz muşamba örtüleri ser
çek sediri asmanın altına
yanında bir ince müzeyyen abla
yine mi güzeliz, yine mi çiçek?
hamdolsun
taze mi bitti topik
canın sağolsun
amanın yine mi güzeliz, yine mi çiçek?
hamdolsun
altınbaş kadehe yağ gibi dolsun
gece çok genç, arzular şelale
haber etsek o yare
gelse bomonti'den
şereflendirse bizi
olsak teyyare 

                       Meral OKAY




hamdolsun..




9 Nisan 2012 Pazartesi

Ayakkabı hikayeleri..


Bir çok kadın, ihtiyacından, alım gücünden ve dolabına sığdıramayacağından daha fazla ayakkabıya sahiptir. Buna paralel, hayatımızın tamamında da üstesinden gelebileceğimizin daha fazlasını taşımaya çalışırız. Tıpkı hiç bir zaman alınmamış olması gereken ayakkabılar alınıp, verilmemesi gereken sözler verildiğinde; yaşadığımız yer ve hayatımızın üzerinde kontrolümüzü hızla kaybettiğimiz gibi.

Bu kitaba bayıldım, tavsiyemdir. ;)

29 Mart 2012 Perşembe

Sıyrıldım rollerimden, mutluyum çünkü artık yokum bugün

Bugün 
Sözlükler kusuyorum 

Cümleler kuramazken dun 

Bugün 

Denize döktüm kendimi 
Ucuza gitmeyeyim diye 
Bugün 
Sıyrıldım rollerimden 
Mutluyum 
Çünkü artık yokum bugün 

Boğulurdum her sağanakta 

Yüzmeyi ögrenmişim sanki 

Bugün 

Hayat koyu bir balgam

Sert bir pornoydu dün 
Bir tuzağa kaptırmıştım kendimi 
Ama eminim Tanrı var 
Bugün 
Bugün 
Evimi yaktım 
Kitapları attım 
Yıkandım temizim artık 
Bugün 
Dün çok giyildim 
Çok pot yaptım 
Ütülüyüm jilet gibi 
Bugün 
"Siz de mi dostlarım?" dedim 
"Öyleyse düş, Sezar" 
Bugün 
...

TEOMAN


"Çok üzülme çok susma, 
çok darılma, 
çok ağlama, 
çok da kitap okuma" 
dedi annem.