Çoktandır burnumuza dayatılan, sempatik bulunması için ellerinden geleni yapan avrupalılar orta çağda yaptıkları barbarca hareketlerden gurur duyuyor olacaklardır ki vampir kavramını gururlu bir efsane haline getirmişlerdir. Oysa vampir hikayelerinin temelinde yatan hikaye eflak voyvodası III. Vlad ın DEHŞET VERİCİ İŞKENCELERİDİR. Nam-ı değer Kazıklı Voyvoda yaklaşık 20.000 Türk'ü işkence ederek öldürmüştür. Eğer tarihte soykırımların hesapları sorulacaksa en barbarca olanlarından başlanmalıdır. Voyvoda gibi, naziler gibi, cezayir tunus gibi ırak gibi. Şimdi bize alackaranlık filmleri, dracula çizgi filmleri sempatik gelse de bu utanç verici öyküden hepimiz haberdar olmalıyız.
Dürüst olmak gerekirse düşmanların şişlenmesi Orta Çağ Avrupa'sında sıradışı bir olay değildi. Vlad'ın kuzeni Ştefan'ın cel Mare( Büyük Stefan) 2.300 Türk mahkumu 1473 yılında birbiri üzerine göbeklerinden çaprazlama olarak şişlediği bilinmektedir. Ve ardından kutsal bir kişi olduğu ilan edilmiştir. Peki kim barbar?
Voyvoda III. Vlad Tepeş (Mart 1431–Aralık 1476), Kont Drakula ya da Kazıklı Voyvoda (Rumence: Vlad Ţepeş) 1448, 1456-1462 yılları arası ve 1476 yıllarında Eflak beyliğinin voyvodası (prens) idi.
Voyvoda III. Vlad düşmanlarını (özellikle esir aldığı Osmanlı askerlerini) kazıklara çakarak işkenceyle öldürmesiyle tarihe geçmiştir. Sonradan Bram Stoker'ın Drakula romanına ve Drakula filmlerine konu olmuştur.
Osmanlılar'a yenilen Vlad'ın babası onu rehin olarak Osmanlılar'a vermişti. 1442-1448 yıllarını Osmanlılar'ın elinde tutsak olarak yaşadı. 1448'de İkinci Kosova Savaşı sonrasında Osmanlı desteğiyle Eflak'ın başına geçme girişiminde bulundu, ancak kısa bir süre sonra Macaristan tarafından desteklenen Eflak voyvodası II. Vladislav tarafından yenilgiye uğratıldı ve Boğdan'a sürgüne gitti.
Erdel beyi János Hunyadi(Hunyadi Yanoş) 1456'da Belgrad şehrini Osmanlı kuşatmasına karşı savunmaya giderken Vlad'ın komutasına güney Erdel'in savunmasını sağlamak için bir ordu verdi. Bu durumdan faydalanan Vlad Eflak'a bir sefer düzenledi ve II. Vladislav'ı öldürerek III. Vlad adıyla Eflak voyvodası oldu. Bu görevi 1456'dan 1462'ye değin sürdürdü. Bu tarihler arasında rakiplerini çeşitli yöntemlerle cezalandırdı ve idam etti; bu yöntemler arasında en ünlüsü olan "kazığa geçirme", ölümünden sonra kendisine "Kazıklı Vlad" (Vlad Ţepeş) adının verilmesine neden olacaktı.(Kazığa geçirilenlerin kanlarını fıçılarda toplatıp şarap gibi içtiğine dair söylentiler daha sonra onun bir vampir olduğu efsanesi'ni yarattı.) Voyvoda 1459 yılından itibaren Osmanlı İmparatorluğu'na vergi ödemeyi reddetti ve Macaristan Krallığı'yla ittifak yaptı. 1460-1461 yılları arasında Tuna nehrini geçerek Sırbistan'a ve Karadeniz kıyısına kadar ilerledi. Kendi ifadesiyle 23.884 Türk ve Bulgar'ı öldürdü. 20.000 Osmanlı savaş esirini kazığa geçirdi. Bu gelişmeler karşısında Osmanlı ordusu 1462 yılında padişah II. Mehmet komutasında Eflak voyvodasına karşı sefere çıktı. Mahmut Paşa'nın hatıratına göre çok uzun mesafeler boyunca Osmanlı askerleri içilecek bir damla bile su bulamadı. Sıcak dayanılır gibi değildi. Türk askeri Eflak'ın başkenti Târgovişte'ye ulaştığında Fatih Sultan Mehmet'in gördüğü manzara yaklaşık 5 kilometre boyunca kazıklarla dizili bir alandan geçiyordu. Alan yaklaşık üç kilometre boyunda bir kilometre enindeydi. Yerde uzun kazıklar dikiliydi. Yaklaşık 20 bin kadar insan erkek, kadın ve çocuk olmak üzere kazığa geçirilmiş durumdaydı. Bu kadar çok insanı kazıkta gören Osmanlı askerinin moralleri bozuldu, aklını kaçıracak duruma geldi. Ancak Osmanlı ordusu 4 Haziran 1462'de Târgovişte kalesini aldı. Vlad, II. Mehmet'e başarısız bir suikast girişiminde bulunduktan sonra kaçtı ancak bulunduğu yerde taş üstünde taş bırakmadı, terk ettiği topraklardaki kuyuları zehirledi, ekinleri yaktı, tüm hayvanları bile öldürttü. Hapishanelerdeki mahkumları, cüzzamlı ve vebalıları salıverdi ve Türklerin arasına karışmaya teşvik etti. Bu şekilde vebalıları salma yöntemini kullanarak, daha önce başvurulmamış bir taktik kullanmıştır.
1462 yılında III. Vlad'ın ordularının yenilmesiyle Eflak yeniden Osmanlı Devleti'ne bağlanmıştı. Vlad Macaristan'a bağlı bir beylik olan Erdel'e kaçarak Macaristan kralı Matthias Corvinus'tan yardım istedi. Ancak Eflak'taki Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı yeni yönetimi tanımış olan Macaristan, yardım talebini kabul etmedi. Vlad Matthias Corvinus'un emriyle 1462 yılında tutuklandı ve Budin'e getirildi. Önce hapsedilen Vlad, daha sonra kral ve ailesiyle iyi ilişkiler kurdu. 1474 yılında sürgün dönemi sona erdi. Bu tarihten itibaren Eflak'ı yeniden ele geçirme planları yaptı. 1476 yılında kuzeni Stefan Cel Mare (Büyük Stefan) ile birlikte Eflak'a döndü ve voyvoda ilan edildi. Aynı yıl 300 askeriyle birlikte yeniden Osmanlı ordularına yenildi. Esir alınan askerleri kazıklara oturtuldu. Öldürülen III. Vlad'ın kesilen başı öldürüldüğünü ispat etmek için İstanbul'a II. Mehmet'e gönderildi. Vlad'ın bir vampir olduğu rivayeti Almanya, Macaristan ve Rusya'da yayıldı. Buna rağmen Romen halkı onu bir kahraman olarak görmeye devam etti.
Daha sonra Bram Stoker III. Vlad'dan esinlenerek Dracula adlı romanı yazmıştır.Böylece Vlad, meşhur vampir Kont Drakula'ya dönüştü.Drakula'nın şatosu olarak bilinen Karpat dağlarındaki Bran Şatosu Veliaht Dominic von Habsburg'a Romanya'da törenle 26 Mayıs 2006'da iade edildi. Romanya 1948 yılında şatoya el koymuştu.
Dürüst olmak gerekirse düşmanların şişlenmesi Orta Çağ Avrupa'sında sıradışı bir olay değildi. Vlad'ın kuzeni Ştefan'ın cel Mare( Büyük Stefan) 2.300 Türk mahkumu 1473 yılında birbiri üzerine göbeklerinden çaprazlama olarak şişlediği bilinmektedir. Ve ardından kutsal bir kişi olduğu ilan edilmiştir. Peki kim barbar?
Voyvoda III. Vlad Tepeş (Mart 1431–Aralık 1476), Kont Drakula ya da Kazıklı Voyvoda (Rumence: Vlad Ţepeş) 1448, 1456-1462 yılları arası ve 1476 yıllarında Eflak beyliğinin voyvodası (prens) idi.
Voyvoda III. Vlad düşmanlarını (özellikle esir aldığı Osmanlı askerlerini) kazıklara çakarak işkenceyle öldürmesiyle tarihe geçmiştir. Sonradan Bram Stoker'ın Drakula romanına ve Drakula filmlerine konu olmuştur.
Osmanlılar'a yenilen Vlad'ın babası onu rehin olarak Osmanlılar'a vermişti. 1442-1448 yıllarını Osmanlılar'ın elinde tutsak olarak yaşadı. 1448'de İkinci Kosova Savaşı sonrasında Osmanlı desteğiyle Eflak'ın başına geçme girişiminde bulundu, ancak kısa bir süre sonra Macaristan tarafından desteklenen Eflak voyvodası II. Vladislav tarafından yenilgiye uğratıldı ve Boğdan'a sürgüne gitti.
Erdel beyi János Hunyadi(Hunyadi Yanoş) 1456'da Belgrad şehrini Osmanlı kuşatmasına karşı savunmaya giderken Vlad'ın komutasına güney Erdel'in savunmasını sağlamak için bir ordu verdi. Bu durumdan faydalanan Vlad Eflak'a bir sefer düzenledi ve II. Vladislav'ı öldürerek III. Vlad adıyla Eflak voyvodası oldu. Bu görevi 1456'dan 1462'ye değin sürdürdü. Bu tarihler arasında rakiplerini çeşitli yöntemlerle cezalandırdı ve idam etti; bu yöntemler arasında en ünlüsü olan "kazığa geçirme", ölümünden sonra kendisine "Kazıklı Vlad" (Vlad Ţepeş) adının verilmesine neden olacaktı.(Kazığa geçirilenlerin kanlarını fıçılarda toplatıp şarap gibi içtiğine dair söylentiler daha sonra onun bir vampir olduğu efsanesi'ni yarattı.) Voyvoda 1459 yılından itibaren Osmanlı İmparatorluğu'na vergi ödemeyi reddetti ve Macaristan Krallığı'yla ittifak yaptı. 1460-1461 yılları arasında Tuna nehrini geçerek Sırbistan'a ve Karadeniz kıyısına kadar ilerledi. Kendi ifadesiyle 23.884 Türk ve Bulgar'ı öldürdü. 20.000 Osmanlı savaş esirini kazığa geçirdi. Bu gelişmeler karşısında Osmanlı ordusu 1462 yılında padişah II. Mehmet komutasında Eflak voyvodasına karşı sefere çıktı. Mahmut Paşa'nın hatıratına göre çok uzun mesafeler boyunca Osmanlı askerleri içilecek bir damla bile su bulamadı. Sıcak dayanılır gibi değildi. Türk askeri Eflak'ın başkenti Târgovişte'ye ulaştığında Fatih Sultan Mehmet'in gördüğü manzara yaklaşık 5 kilometre boyunca kazıklarla dizili bir alandan geçiyordu. Alan yaklaşık üç kilometre boyunda bir kilometre enindeydi. Yerde uzun kazıklar dikiliydi. Yaklaşık 20 bin kadar insan erkek, kadın ve çocuk olmak üzere kazığa geçirilmiş durumdaydı. Bu kadar çok insanı kazıkta gören Osmanlı askerinin moralleri bozuldu, aklını kaçıracak duruma geldi. Ancak Osmanlı ordusu 4 Haziran 1462'de Târgovişte kalesini aldı. Vlad, II. Mehmet'e başarısız bir suikast girişiminde bulunduktan sonra kaçtı ancak bulunduğu yerde taş üstünde taş bırakmadı, terk ettiği topraklardaki kuyuları zehirledi, ekinleri yaktı, tüm hayvanları bile öldürttü. Hapishanelerdeki mahkumları, cüzzamlı ve vebalıları salıverdi ve Türklerin arasına karışmaya teşvik etti. Bu şekilde vebalıları salma yöntemini kullanarak, daha önce başvurulmamış bir taktik kullanmıştır.
1462 yılında III. Vlad'ın ordularının yenilmesiyle Eflak yeniden Osmanlı Devleti'ne bağlanmıştı. Vlad Macaristan'a bağlı bir beylik olan Erdel'e kaçarak Macaristan kralı Matthias Corvinus'tan yardım istedi. Ancak Eflak'taki Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı yeni yönetimi tanımış olan Macaristan, yardım talebini kabul etmedi. Vlad Matthias Corvinus'un emriyle 1462 yılında tutuklandı ve Budin'e getirildi. Önce hapsedilen Vlad, daha sonra kral ve ailesiyle iyi ilişkiler kurdu. 1474 yılında sürgün dönemi sona erdi. Bu tarihten itibaren Eflak'ı yeniden ele geçirme planları yaptı. 1476 yılında kuzeni Stefan Cel Mare (Büyük Stefan) ile birlikte Eflak'a döndü ve voyvoda ilan edildi. Aynı yıl 300 askeriyle birlikte yeniden Osmanlı ordularına yenildi. Esir alınan askerleri kazıklara oturtuldu. Öldürülen III. Vlad'ın kesilen başı öldürüldüğünü ispat etmek için İstanbul'a II. Mehmet'e gönderildi. Vlad'ın bir vampir olduğu rivayeti Almanya, Macaristan ve Rusya'da yayıldı. Buna rağmen Romen halkı onu bir kahraman olarak görmeye devam etti.
Daha sonra Bram Stoker III. Vlad'dan esinlenerek Dracula adlı romanı yazmıştır.Böylece Vlad, meşhur vampir Kont Drakula'ya dönüştü.Drakula'nın şatosu olarak bilinen Karpat dağlarındaki Bran Şatosu Veliaht Dominic von Habsburg'a Romanya'da törenle 26 Mayıs 2006'da iade edildi. Romanya 1948 yılında şatoya el koymuştu.