25 Ekim 2011 Salı

Soluğun Doğru Kullanımı



Soluğun Doğru Kullanımı

Diksiyonun temelinde, soluğun doğru kullanımı, bir başka deyişle soluğun dizginlenmesi bulunmaktadır. Soluğun dizginlenmesi, tam zamanında yeterli ölçüde soluğun alınması ve alınan bu soluğun sesletimde (okuma ya da konuşma) azar azar verilmesidir. Soluk sakin, derin, düzenli, çabuk ve gürültüsüz alınmalıdır.
Soluk alırken dikkat edilmesi gereken 2 kural vardır. Bunlardan ilki, omuzlar ve göğsün üst kısmının hareket etmemesi; diğeriyse, karın kaslarıyla karnı dışa doğru biraz iterek alçalan ve genişleyen diyafram kasına yeterli boşluğun sağlanmasıdır.
Konuşmayı gerçekleştiren organların yapısı, nitelikleri ve işleyişi Fizyolojik Sesbilim adı altında incelenmektedir. Konuşma işlemi, çeşitli organlarımızın ortaklaşa işleyişiyle gerçekleşir. İnsan dilinin sesleri, akciğerlerden gelen soluğun gırtlakta tını oluşturması, bu tınının ağız ve burun boşluğunda şidetlenmesi ve ağız içinde bulunan konuşma organlarının farklı biçimleriyle birbirinden farklı seslerin oluşumuyla gerçekleşmektedir. Bu seslerin birleşimiyle de seslemler ve sözcükler oluşur. Görüldüğü gibi, konuşmamızın temelinden solunum aygıtımız bulunmaktadır.
Solunum aygıtının asıl görevi, vücuda oksijen sağlamak, içerdeki karbondioksit ve su buharını dışarıya atarak yaşamayı sürdürmektedir. Ana organı akciğerlerdir. Akciğerler karın ve göğüs boşluğunu ayıran diyaframın üstündedir. Her iki yandaki kollarıyla soluk borusuna bağlanırlar. Bronş denen anakollar akciğerler içinde birçok kola ayrılırlar. Gittikçe çoğalıp küçülen bu dallara bronşçuk denir. Uçlarında hava kesecikleri vardır. Alınan havayla hava kesecikleri dolar ve akciğerlerin oylumu büyür. Verilen havayla boşalıp küçülür. Soluk alırken göğüs kasları, verirken karın kasları ve diyafram hareketlenir.
Tekrar konunun başına dönecek olursak, fizyolojik olarak konuşmamızı akciğerlerden gelen soluğun gırtlakta ses oluşumu ve bu oluşan sesin de ağız içindeki organlarda anlamlı seslere dönüşümüyle gerçekleştiririz. Akciğerlerin alt kısmı, üst kısma oranla 3 kat daha geniş hacme sahip olduğundan ve konuşma sırasında soluğun azar azar verilmesine olanak sağlayan en önemli kasın diyafram kası olmasından dolayı soluğu akciğerlerin alt kısmından almalıyız. Bunun için de soluk alırken dikkat edilmesi gereken 2 kural bulunmaktadır. İlki omuzların yükselmemesidir ki, omuzların yükselmesi soluğu akciğerlerin üst kısmından aldığımız anlamına gelmektedir. İkincisiyse, soluk alma sırasında karın kaslarıyla karnın dışa doğru biraz itilmesidir.

Şan Egzersizleri


Şan Egzersizleri:
Şan egzersizleri kolaydan zora giden bir çalışma programı içersinde, sesi ısıtmak, ses tellerinin elastikiyetini artırmak, diyaframın doğru kullanımını öğretmek, ses telleri ile doğru miktarda havanın buluşmasını sağlamak, nefes-ses birlikteliğini en doğru şekilde sağlamak, rezonansı kullanmayı öğretmek, ses perdelerinin yerlerini belirlemek ve perdeler arasında yumuşak geçiş yapmayı öğretmek, daha hacimli, parlak, pürüzsüz sesler yaratmak amacı taşır.
Şan eğitiminde ilk aşama bedeni rahatlatmaktır. Bunun için işe esneme egzersizlerinin öğretimi ile başlanmalıdır. Esneme egzersizleri, kaslar ve eklemler üzerindeki gerilimi yok etme amacıyla yapılır. Vücudumuzdaki gerilimin minimum seviyeye indirilmesi hem doğru nefes almak hem de şarkı söylemek açısından oldukça önemlidir. Esneme egzersizlerini diyafram çalışmalarınızdan önce yapmanızı tavsiye ederim. Esnek ve rahatlamış bir bedenle nefes alış verişlerinizi çok daha kolay şekilde kontrol edebileceksiniz. Ayrıca bu egzersizleri şan dersinize gitmeden önce mutlaka yapmış olmanızı tavsiye ederim, çünkü gevşemiş bir bedenle şan egzersizi yapmak işinizi oldukça kolaylaştıracaktır.
İkinci aşama diyaframın ve doğru nefes kullanımının öğretilmesidir. Diyaframı kesinlikle nefes egzersizlerinden ayrı düşünmemek gerekir. Bu egzersizler için web sitemin “Nefes Egzersizleri” bölümünü tıklayarak ayrıntılı bilgi alabilirsiniz.
İlk dersten itibaren diyafram ve nefes çalışması ile birlikte ilerletilmesi gereken ses çalışması başlangıçta basit hecelerden ya da vokallerden (sesli harflerden) oluşmalıdır. Bu egzersizlerde öğrenciye rezonansın yeri hissettirilmeye çalışılmalı ve sesin rezonansa oturmasının öğretilmesi amaçlanmalıdır.
Egzersizler, öğrenci çok tize çıkarılmadan ve çok pese indirilmeden orta tonlarda yaptırılmalı ve öğrenci gereğinden çok zorlanmamalıdır. Öğrenci ilk olarak majör gam arpejinin ilk üç sesi kullanılarak çalıştırılabilir. Bu çalışma yaptırılırken, egzersizde kullanılan hece ya da vokalin nerede tınladığı (artikülasyon) öğrenciye mutlaka öğretilmeli ve hissettirilmelidir. Her akorda yarım ton tize çıkılmalı, öğrencinin zorlanmaya başladığı yerde yine her akorda yarım ton aşağı (pese) inilerek gittiği yere kadar ilerletilmelidir. Egzersizler öğrencinin ihtiyacına göre önce bağlı, sonra ayrı şekilde yaptırılabilir.
Egzersiz her zaman göğüs sesi perdesine yakın bir akordan başlamalıdır. Bu ton öğrenciyi zorlamayacak bir ton olmalıdır. Öğrencinin ses özelliğine göre, ihtiyacı olan vokal belirlenerek çalışmaya başlanmalıdır. Örneğin kimi öğrencide “U” kiminde ise “A” veya “O” başlangıç için kullanılabilir. Yine ihtiyaç doğrultusunda bu vokallerin önüne veya arkasına boğazı yumuşatacak sessiz harfler eklenerek vokallerin hecelere dönüşmesi sağlanmalıdır. Sonrasında “
Kapalı ağız ile orta seslerde “Mmm” sessizi ile yapılan rezonans çalışması sırasında öğrencinin sesini gırtlağa indirmesi önlenmelidir. Bu egzersiz çok fazla nefes kullanmadan, oldukça yumuşak bir şekilde yapılmalı, burun boşluklarında ön tarafta (maskede) çok yoğun bir titreşim hissedilmelidir.
Çalışmalar ilerledikçe majör gam arpejinin ilk üç sesi iki kez üst üste tekrarlanarak egzersizin süresi uzatılabilir. Böylelikle öğrenci daha uzun bir cümleyi nefesini daha ekonomik kullanarak söylemeyi öğrenir.
Bir sonraki aşamada çalışmalarda kullanılan ton dizisi, tonikten beşliye kadar genişletilebilir. Tizlere doğru çıkarken öğrenciye diyaframa dayanarak (‘diyaframı içeri çekmek’) akciğerlerin alt bölümündeki havanın yukarı nasıl itileceği öğretilmeli ve çene serbestçe aşağı düşürülerek yumuşak (arka) damağın yukarı çekilmesi sağlanmalıdır. (‘damağın kubbelenmesi hareketi’) Bu egzersiz dizisi, her sesin en kalın tonundan başlayarak, zorluk çekmeden çıkabileceği en ince tona kadar yaptırılabilir. Ancak, bu egzersizlerde de öğrenci gereğinden fazla zorlanamamalıdır. Daha sonraki çalışmalarda bu dizi oktavın da eklenmesi ile daha da genişletilebilir.
Staccato Egzersizleri:
Bu egzersiz yaptırılırken ses tellerinin gereğinden fazla miktarda hava ile buluşması engellenmeli ve diğer egzersizlerle bir arada yaptırılmalıdır. Şan dersinde Staccato çalışması yaparken gırtlağın (larenks) sabit bir pozisyonda olması ve ense bölgesinin kasılmaması gerekir. Ense bölgesinin kasıldığı hissedildiği anda öğrenci vücudunu serbest bırakıp rahatlamaya çalışmalıdır. Staccato notaları olabildiğince küçük sesle söylemek gerekir. Bunu yaparken öğrenci elini ensesine koyarak egzersiz sırasında ense kaslarının nasıl çalıştığını gözlemlemeye çalışabilir.
Çıkarılan seslerin temiz, açık ve kısa olmasına ve doğru miktarda hava ile buluşmasına özen gösterilmelidir. Eğer sesi havalı çıkıyorsa çok fazla miktarda nefes harcanıyor demektir. Bunu düzeltmek için şan eğitmeni öğrencisine, söylerken kendisini rahat hissedeceği bir nota seçer. Öğrenci, notayı bir süre uzatarak (aynı seste kalarak) seslendirir. Sesin havanın önünde olmasına, yani akciğerlerden çıkan havanın sesi taşıyor olmasına dikkat edilmelidir. Bir sonraki aşamada sesin süresi yavaşça kısaltılarak staccato’ya dönülür. Bunu yaparken sesin parlaklığı korunmalıdır. İ” ,“Ü”, “E” harfleri kullanılarak sesi daha parlak ve önde tınlatmaya yönelik egzersizlere giriş yapılabilir.
Oktav Atlama Egzersizi (The Octave Jump):
Bu egzersizde oktav atlama yaparak en yüksek notayı bir süre seslendirdikten sonra inmeye başlamak gerekir. Burada sesler arasında hızlı bir geçiş yapıldığı için ses telleri sürekli olarak açılır ve kapanır. En tiz notayı sürdürmek ses tellerini bir süre aynı seste tutmayı gerektirecektir. Bu da gönderilen havanın, ses tellerinin şu ana kadar açılmamış noktalarına ulaşmasını sağlar. Bu egzersiz hayli efor ve dayanıklılık gerektirir. Bu dayanıklılık ise öğrenicinin, öğretmen kontrolünde pratik yapması ile sağlanabilir. Bu egzersiz yaptırılırken ses tellerinin gereğinden fazla miktarda hava ile buluşması engellenmeli ve diğer egzersizlerle bir arada yaptırılmalıdır.
Nüans çalışmaları (Messa Di Voce):
Ses perdenizin esnekliğini artırmak, sesinizin frekansını da kontrollü bir şekilde değiştirebilmenize bağlıdır. Bunun için yapılması gereken egzersiz, İtalyanca’da “messa di voce” olarak adlandırılmaktadır. Bu tanım “sesi yerleştirmek” olarak açıklanabilir. Bu egzersizde şan eğitmeni öğrencisi için orta tonlarda, onu çok fazla zorlamayacak bir nota seçer, bu notayı yumuşak ve küçük sesle söyletmeye başlar, sesin frekansını yavaş yavaş arttırır ve yükseltir, ardından tekrar yumuşak ve küçük sesle söylemeye geri döner.
Bu egzersiz, size -verilen herhangi bir nota üzerinde- yüksek ve düşük frekansta rahat geçişler yapabilmeyi öğretir. Orta ses perdesi üzerinde yapılan çalışmalar istenilen düzeye gelmeden, nüans çalışmalarına başlanmamalıdır. Zamansız başlatılan nüans çalışmaları, hafif seslerin nefesten koparak desteksiz söylenmesine, kuvvetli seslerin de bağırılarak çıkarılmasına yol açar. Nüans egzersizleri daima nefesten kopmayan bir sesle yapılmalıdır.
Bu bölümde amaç şan egzersizlerini tanıtmak ve yaygın olarak kullanılan egzersizler hakkında bilgi vermektir. Bu egzersizlerin her zaman konusuna hakim, profesyonel bir şan eğitmeni eşliğinde çalışılması gerekir. Bunu yapmadığınız takdirde ses tellerinize ciddi zararlar verebilirsiniz.

TINLATICILAR


Tınlatıcılar:

Tınlatıcılar üçe ayrılır:
. Gırtlak (Bağırmak gırtlaktan)
. Ağız Boşluğu (Renklendirme ve anlaşılırlık ağızdan) . Burun Boşluğu (Nezle olduğumuzda)

Sesin oluşumunda bu tınlatıcılar bir uyum içinde çalışır, eğer uyum bozulursa ses kısılır. Sesin istirahati doğru ses kullanma alışkanlığı kazanmakla düzelir. Konuşma yapmadan ewel sesi ısıtmak önemlidir.
Sesi ısıtma Egzersizi: 

Bu uygulama sesi ısıtıp ses açmak için uygundur.


Önce dudaklar kapalı "hmmm..." sesi çıkartılır, dudaklarda bir karıncalaşma hissedilir.
i, m, s, b harfleri ile a, e, i, o, u harfleri söylenir

la le li lo lu
ma me mi mo mu
sa se si so su
ba be bi bo bu

Tınlamayı Kolaylaştıran Ünsüzler:


Tınlamayı Kolaylaştıran Ünsüzler:

Üç tınlatıcının eşit ve uyumlu çalışmasını sağlamaktadır. Bu ünsüzlerin hızlıca söylenmesi dil tembelliğini önler.

fa fo fı fe fö fü fi

sa so sı se sö sü si

va vo vı ve vö vü vi

da do dı de dö dü di

ma mo mı me mö mü mi

ra ro rı re rö rü ri

ba bo bı be bö bü bi

na no nı ne nö nü ni

Türkçede 8 adet sesli harf (a,e,ı,i) vardır. Bu harflerin konuşulurken yutulmaması tam söylenmesi gereklidir.

Bununla ilgili aşağıdaki egzersiz hızlıca yapılabilir.

Aşağıdaki heceleri yavaştan başlayıp daha sonra hızlanarak arka arkaya söyleyiniz.

manamana

menemene

minimini

monomono

munumunu

Türkçede "s" "ş" ve "z" sesleri yan yana geldiğinde söylenmesi çok zorlaşır. Ekteki egzersiz de konuşurken ya da bir metin okurken telaffuzu zor kelimeleri bir anda zorlanmadan söylemeyi kolaylaştırır.

sa şa za
se şe ze
si şi zi
so şo zo
su şu zu

iyi bir solunum için duruş da önemlidir. Ayakta iken dik ve iki ayak üzerinde dengeli, rahat olarak, otururken ise gene dik, rahat ve yumuşak bir şekilde durmalıdır. Sürekli konuşma ve şarkı söylemeyi gerektiren mesleklerde sesin korunması ve sağlığı için sadece solunum ve duruş da yeterli değildir. Bunların yanında sesi yormadan kullanmak da gerekir. Özellikle yüksek tonlarda sesi zorlamamalıdır. Ses, gereğinden fazla süre çalıştırılmamalı, zaman zaman dinlendirilmelidir. Artikülasyona önem verilmelidir.

TÜRKÇE YAZILDIĞI GİBİ OKUNMAZ


Türkçe, yazıldığı gibi okunan bir dil değildir. Tüm dünya dillerinde olduğu gibi, Türkçe’de de standart konuşma dili kuralları bulunmaktadır. Aşağıda, bu kuralların bazılarına ilişkin açıklayıcı bilgiler ve örnek sözcükler bulacaksınız:
Kaynaşma ünsüzlerinden <y>, eylem köklü bir sözcükte bulunuyorsa konuşma dilinde kendisinden önceki ünlü daralır.
Örnek:
arayan – arıyan,
gelmeyen – gelmiyen,
olmayan – olmıyan,
görmeyen – görmiyen gibi.
Gelecek zaman eki [AcAk], konuşma dilinde c’den önceki ünlünün daraltımıyla sesletilir.
Örnek:
yapacak – yapıcak,
gelecek – gelicek,
olacak – olucak,
dönecek – dönücek,
duracak – durucak,
gülecek – gülücek gibi.
Kaynaşma ünsüzü <y> ile gelecek zaman eki [AcAk] birlikte kullanıldığında, konuşma dilinde <y>’den önceki ünlü daralır, y ile c arasındaki ünlü düşer.
Örnek:
arayacak –  arıycak,
gelmeyecek – gelmiycek,
olmayacak – olmıycak,
görmeyecek – görmiycek,
duymayacak – duymıycak,
bükülmeyecek – bükülmiycek gibi.
Ulama: Bir sözcük ünsüzle bitiyorsa, onu izleyen sözcük ünlüyle başlıyorsa, durak yoksa ya da ulamanın etkisiyle anlam farklılığı olmuyorsa, ünsüzle ünlüyle birleştirilerek sesletilir. Daha sonra, öğretmenin örnekler yazıp ulama yapılacak yerlerin altını çizmesi.
Örnek:
kalem almak,
top oynamak,
çay içmek,
ekmek almak,
dün akşam,
sonuç olarak.
Türkçede bazı sözcüklerde ses düşmesi görülebilir. Bunlardan bazıları şunlardır: Burada, şurada, orada, nerede, içeride, dışarıda. Bu sözcüklerin okunuşları burda, şurda, orda, nerde, içerde, dışarda biçimindedir.Haber metinlerinde, resmi ya da bilimsel nitelik taşıyan metinlerin aktarımında bu kural uygulanmaz.

SESE GENİŞLİK KAZANDIRMA


Toplumumuzun büyük kesimi diksiyon eğitimi almamıştır, dolayısıyla soluğunu ve sesini yanlış kullanmaktadır. Aynı zamanda, konuşma sırasındaki ses iniş-çıkışlarını çok dar müzik genişliğinde gerçekleştirmektedir. Bu da dinleyicilerin kısa bir süre sonra dinleme motivasyonlarını yitirmesine ve konuşmacıyı etkili dinlemekten uzaklaşmasına neden olmaktadır.
Aşağıda nasıl ifade edileceği açıklanmış tümceler göreceksiniz. Bunları hakkını vererek okumaya çalışabilirsiniz. Ancak, unutulmamalıdır ki, bu çalışmaların gerçek anlamda olumlu sonuca ulaşması, uzman bir eğitmen eşliğinde olmalıdır.
Şüpheli :
Eh! Belki hava güzelleşir.
Şakacı:
Evet, hava güzel ama ördekler için.
Münakaşa:
Hava güzel diyorsunuz demek? Pek iyimsersiniz doğrusu.
Kızgın:
Hava güzel ama, biz dört duvar arasında kapalıyız.
Şefkat :
Hava güzel. Sokağa çıkalım yavrum. Hava alırsan iyileşirsin.
Acılıkla :
Hava güzel ama, kederimi arttırmaktan başka işe yaramıyor.
Açığa vurma :
Ne yapalım ben bahsi kaybettim: Hava güzelleşti.
Öfkeli :
Yazıklar olsun. İşte sen busun!
Kesin inanç :
Artık bizi aramaz, bundan eminim!
İtirazla :
Kusura bakma ama o kadar da kötü değil.
Bilmeden sormak :
Araba devrildi mi?
İyice bilmeden sormak :
Araba mı devrildi?
Güvensizlik :
Bu adam sözünde duracak mı?
Alay :
Tabii canım, bu işleri hep siz başardınız.
Sabırsızlık :
Açıl artık kapı, açıl!
Muzafferce :
Bakın! Ben demedim mi bunlar uzaylı diye!
Hayranlıkla :
Aman, hava ne kadar güzel! Her taraf pırıl, pırıl parlıyor.
İnanç-şüphe :
Ona tüm varlığımla inanıyorum.
Belki de öyledir ama bunun varlığını kim ispat edebilir?
Gurur-tevazu:
Bu işin ustası, hem de biricik ustası benim.
Ben neyim, hiç ben onlarla bir tutulabilir miyim?
Sevgi- nefret :
Sizi çok seviyorum.
Onun varlığından da, hatıralarından da nefret ediyorum.
Endişe-kaygısızlık :
Of! Şimdi ne olacak, bu benim için büyük bir üzüntü.
Pöh! Bana ne, umurumda bile değil!…
Saygı-küçümseme :
Ona karşı o kadar büyük bir sevgim var ki!
Hıh! Ne olacak, aşağılık yaratık o.
Karşı durmak- boyun eğmek :
Hayır bana hiçbir şey yapamazsın.
Ne istersen yap hepsine boyun eğeceğim.
Cesaret, korku :
İster on, ister yirmi kişi olun, göğsüm açık işte bekliyorum.
Eyvah! Görmüyor musunuz hayatımız tehlikede!
Zevk ve acı duyma :
Oh! Ne hoş, mis gibi kokuyor.
Ay! Çok acıyor.
Hiddet-tedbirli davranma :
Nasıl beni böyle yapayalnız bırakıp gidiyorsunuz ha!
Hemen karar vermemek lâzım; iyice düşünelim.
Alay, ağırbaşlılık :
Söylediklerinizi nasıl anlayabilirim? Bunlar birer deha eseri!
Size yemin ederim ki söylediklerim ciddidir.
İrade-zayıflık :
Gece, gündüz bütün gücümle çalışacağım.
Benim savaşma gücüm yok
Hınç-acıma :
Şunu bilin ki bu ona çok pahalıya mal olacak.
Zavallı adamlar! Artık onlardan ne isteyebilirim?
Üzüntü-üzüntünün geçmesi :
Tahammül edemiyorum!
Artık korkacak bir şey kalmadı.
Açık kalplilik- iki yüzlülük :
Düşündüğümü size açıkça söylüyorum.
Sizin tarafınızdan beğenilmek için dünyanın bütün servetini feda ederdim.
Zafer- yenilgi :
İsteklerimin son haddini buldum.
Her şeyimi kaybettim, şerefimi de
Hayret-kayıtsızlık :
Siz mi? Sahiden, siz misiniz?
Pekalâ, zaten böyle olacağı belli idi.
Kışkırtma-yatıştırma :
Ha gayret! Atıl! Bir hamle daha!
Hişt, hişt! Kendinize geliniz, sakin olunuz.
Pişmanlık-taşkınlık :
Gece gündüz, kendi kendime soruyorum; bunu nasıl yaptım, diye.
Evet, bunu yapacağım işte o kadar.
Ümit-ümitsizlik :
Evet, herkes bu işte kazanacağımı söylüyor.
Artık her şey bitti, kurtuluş çaresi yok.

SES EĞİTİMİ



Ses Eğitimi

Ses eğitimi ve şan eğitimi kavramlarına dilimizde aynı anlam yüklenerek, ayırt edilmeden kullanıldığı ve bunun da zaman zaman karışıklıklara neden olduğu görülmektedir. Oysa ses eğitimi, şan eğitimi ve şarkı söyleme eğitimi temelde sesin doğru kullanılmasıyla ilgili olarak bazı ortak dav­ranışları kapsayan, ancak amaç ve düzeylerine göre farklılık gösteren eğitimlerdir. Daha açık bir ifadeyle, ses eğitimi; şarkı söyleme, şan, koro ve konuşma eğitimi gibi değişik ses eğitimi türlerini kapsayan genel bir alanın adıdır.

O halde ses eğitimi; bireylere konuşma ve/veya şarkı söylemede seslerini doğru, etkili ve gü­zel kullanabilmeleri için gereken davranışların kazandırıldığı ve içinde konuşma, şarkı söyleme ve şan eğitimi gibi alt ses eğitimi basamaklarını barındıran, disiplinler arası bir özel alan eğitimidir. (Töreyin, 1998: 10)

Ses eğitimi, her yaş ve düzeydeki bireylere verilmesi gereken bir eğitimdir. "Müzik eğitiminin içeriksel açıdan genel kapsamında bulunur."' (Uçan, 1994: 14) Bireylerin amaç ve düzeylerine göre değişiklik gösteren bu eğitim, genel, amatör ve mesleki müzik eğitimi içinde şarkı söyleme eğitimi, şan eğitimi, konuşma eğitimi ve koro eğitimi gibi değişik isimler alırlar. Amaçlarına göre de bireysel ve toplu olarak verilir.

Genel müzik eğitimi içinde, ilköğretim ve ilköğretim öncesi yaş grupları için, daha çok şarkı öğretmek amacıyla verilen ve "şarkı söyleme eğitimi" ile "koro" eğitimi adını alan ses eğitimi, mes­leki müzik eğitiminde, önceden kazandırılan şarkı söyleme ile ilgili temel davranışların üzerinde ileri tekniklerle geliştirilerek, sese dayanıklılık ve sağlamlık kazandırmaya ve artistik söylemeye yönelik olarak değişir ve "şan eğitimi" adını alır.

Şarkı Söyleme Eğitimi

Şarkı söyleme eğitimi; ses eğitiminin içinde, ilköğretim öncesi eğitimden, yüksek öğretim ve daha ileri eğitim düzeyindeki bireylere kadar, seçtikleri şarkıyı tür ve yapı özelliklerine uygun olarak doğru, güzel ve etkili biçimde söylemeye ilişkin davranışların kazandırıldığı, şarkı öğretimini de kapsayan ve müzik eğitiminin davranışsal açıdan genel kapsamında bulunan bir ses eğitimi türüdür. (Töreyin, 1998: 13)

Şarkı söyleme eğitimiyle, şan eğitimi arasındaki fark, ses eğitimi kapsamında bulunan bu İki tür ses eğitiminin amaç ve düzey değişikliğinden kaynaklanmaktadır. Şan eğitiminde, özellikle şan için bestelenmiş eserlerin (arie anticheler, opera aryaları ve liedler gibi) sanatsal boyutta ve teknik üstünlükle söylenmesine ilişkin davranışlar kazandırılması hedeflenirken, şarkı söyleme eğitiminde her tür ve düzeydeki şarkıları (okul şarkılar, marşları, halk müziği eserleri v.b.) doğru, güzel ve etkili söylemeye yönelik olarak, sesle, müzikle ve bağlı olduğu bilim alanlarıyla ilgili davranışlar kazandı­rılması amaçlanır.

Şan Eğitimi

Dilimize, Fransızca'daki "chant" sözcüğünden geçen bu kelimenin asıl anlamı; "dayanıklılık ve sağlamlık kazandırmak için sesi işlemek, yetiştirmek, sesle ilgili dayanaklılık sanatı, sesle şarkı söyleme sanatı" (Petit Larousse, 1972: 165) dır. Bir başka tanımda; "Ses müziği sanatı, tekniği ve insan sesiyle oluşturulan müziksel ve teknik sesler bütünü" olarak açıklanmıştır. (Micro Robert. 1978: 163)

Türkçe sözlükte ise; "İnsan gırtlağından çıkan ve perde ayrımlarıyla çeşitli duyumlar uyandı­ran ses dizisi" (TDK, 1988: 1370) dir.

Bütün bu açıklamalar ışığında şan eğitimi: "Ses eğitimi içinde, şarkı söyleme eğitimine daya­nan, özellikle mesleki müzik eğitimi kapsamında ve şarkı söyleme eğitimiyle kazandırılmış olan temel davranışların üzerinde oluşturulan, ileri teknikle ve artistik düzeyde şarkı söyleyebilmeyi ve sese dayanıklılık kazandırmayı amaçlayan mesleksel bir ses eğitimi" (Töreyin, 1998: 10) olarak ta­nımlanabilir. Özetle şan eğitimi de ses eğitimi alanı içinde bir boyuttur.

Kaynak: Dr. Ayşe Meral Töreyin/Gazi Ünv. Gazi Eğt. Fak. GSEB-MEABD