25 Ekim 2011 Salı

SESE GENİŞLİK KAZANDIRMA


Toplumumuzun büyük kesimi diksiyon eğitimi almamıştır, dolayısıyla soluğunu ve sesini yanlış kullanmaktadır. Aynı zamanda, konuşma sırasındaki ses iniş-çıkışlarını çok dar müzik genişliğinde gerçekleştirmektedir. Bu da dinleyicilerin kısa bir süre sonra dinleme motivasyonlarını yitirmesine ve konuşmacıyı etkili dinlemekten uzaklaşmasına neden olmaktadır.
Aşağıda nasıl ifade edileceği açıklanmış tümceler göreceksiniz. Bunları hakkını vererek okumaya çalışabilirsiniz. Ancak, unutulmamalıdır ki, bu çalışmaların gerçek anlamda olumlu sonuca ulaşması, uzman bir eğitmen eşliğinde olmalıdır.
Şüpheli :
Eh! Belki hava güzelleşir.
Şakacı:
Evet, hava güzel ama ördekler için.
Münakaşa:
Hava güzel diyorsunuz demek? Pek iyimsersiniz doğrusu.
Kızgın:
Hava güzel ama, biz dört duvar arasında kapalıyız.
Şefkat :
Hava güzel. Sokağa çıkalım yavrum. Hava alırsan iyileşirsin.
Acılıkla :
Hava güzel ama, kederimi arttırmaktan başka işe yaramıyor.
Açığa vurma :
Ne yapalım ben bahsi kaybettim: Hava güzelleşti.
Öfkeli :
Yazıklar olsun. İşte sen busun!
Kesin inanç :
Artık bizi aramaz, bundan eminim!
İtirazla :
Kusura bakma ama o kadar da kötü değil.
Bilmeden sormak :
Araba devrildi mi?
İyice bilmeden sormak :
Araba mı devrildi?
Güvensizlik :
Bu adam sözünde duracak mı?
Alay :
Tabii canım, bu işleri hep siz başardınız.
Sabırsızlık :
Açıl artık kapı, açıl!
Muzafferce :
Bakın! Ben demedim mi bunlar uzaylı diye!
Hayranlıkla :
Aman, hava ne kadar güzel! Her taraf pırıl, pırıl parlıyor.
İnanç-şüphe :
Ona tüm varlığımla inanıyorum.
Belki de öyledir ama bunun varlığını kim ispat edebilir?
Gurur-tevazu:
Bu işin ustası, hem de biricik ustası benim.
Ben neyim, hiç ben onlarla bir tutulabilir miyim?
Sevgi- nefret :
Sizi çok seviyorum.
Onun varlığından da, hatıralarından da nefret ediyorum.
Endişe-kaygısızlık :
Of! Şimdi ne olacak, bu benim için büyük bir üzüntü.
Pöh! Bana ne, umurumda bile değil!…
Saygı-küçümseme :
Ona karşı o kadar büyük bir sevgim var ki!
Hıh! Ne olacak, aşağılık yaratık o.
Karşı durmak- boyun eğmek :
Hayır bana hiçbir şey yapamazsın.
Ne istersen yap hepsine boyun eğeceğim.
Cesaret, korku :
İster on, ister yirmi kişi olun, göğsüm açık işte bekliyorum.
Eyvah! Görmüyor musunuz hayatımız tehlikede!
Zevk ve acı duyma :
Oh! Ne hoş, mis gibi kokuyor.
Ay! Çok acıyor.
Hiddet-tedbirli davranma :
Nasıl beni böyle yapayalnız bırakıp gidiyorsunuz ha!
Hemen karar vermemek lâzım; iyice düşünelim.
Alay, ağırbaşlılık :
Söylediklerinizi nasıl anlayabilirim? Bunlar birer deha eseri!
Size yemin ederim ki söylediklerim ciddidir.
İrade-zayıflık :
Gece, gündüz bütün gücümle çalışacağım.
Benim savaşma gücüm yok
Hınç-acıma :
Şunu bilin ki bu ona çok pahalıya mal olacak.
Zavallı adamlar! Artık onlardan ne isteyebilirim?
Üzüntü-üzüntünün geçmesi :
Tahammül edemiyorum!
Artık korkacak bir şey kalmadı.
Açık kalplilik- iki yüzlülük :
Düşündüğümü size açıkça söylüyorum.
Sizin tarafınızdan beğenilmek için dünyanın bütün servetini feda ederdim.
Zafer- yenilgi :
İsteklerimin son haddini buldum.
Her şeyimi kaybettim, şerefimi de
Hayret-kayıtsızlık :
Siz mi? Sahiden, siz misiniz?
Pekalâ, zaten böyle olacağı belli idi.
Kışkırtma-yatıştırma :
Ha gayret! Atıl! Bir hamle daha!
Hişt, hişt! Kendinize geliniz, sakin olunuz.
Pişmanlık-taşkınlık :
Gece gündüz, kendi kendime soruyorum; bunu nasıl yaptım, diye.
Evet, bunu yapacağım işte o kadar.
Ümit-ümitsizlik :
Evet, herkes bu işte kazanacağımı söylüyor.
Artık her şey bitti, kurtuluş çaresi yok.