evrene, nesnelere ve olaylara dair düşüncelerimi paylasmayı düşündüğüm alan (elçin)
28 Eylül 2011 Çarşamba
27 Eylül 2011 Salı
26 Eylül 2011 Pazartesi
22 Eylül 2011 Perşembe
sonsuz şükran köyü
dayımın kızı gidip görmüş sanatın
sanatcının anadolunun doğasında
buluştuğu harika elit bir proje!
herkese tavsiye ediyorum
http://www.sonsuzsukrankoyu.com.tr/
sanatcının anadolunun doğasında
buluştuğu harika elit bir proje!
herkese tavsiye ediyorum
http://www.sonsuzsukrankoyu.com.tr/
Sonsuz Şükran Köyü Projesi |
Konya'nın Hüyük ilçesine bağlı Çavuş
beldesinde sanatçılar için oluşturulan
Sonsuz Şükran köyünde "Anadolu'ya
Şükran Buluşmaları" Festivali düzenlendi.
beldesinde sanatçılar için oluşturulan
Sonsuz Şükran köyünde "Anadolu'ya
Şükran Buluşmaları" Festivali düzenlendi.
Konya'nın Hüyük ilçesine bağlı Çavuş
beldesinde sanatçılar için oluşturulan
Sonsuz Şükran köyünde "Anadolu'ya Şükran Buluşmaları"
Festivali düzenlendi.
beldesinde sanatçılar için oluşturulan
Sonsuz Şükran köyünde "Anadolu'ya Şükran Buluşmaları"
Festivali düzenlendi.
, Çavuş beldesi meydanında başlayan etkinlikte, projenin geçen yıldan çok farklı noktalara geldiğini
söyledi.
Sanatçıların köyde tamamlanan evlere bu
yıl yerleşmeye başladığını ifade eden Taşdiken,
"Evlerin içerisinde hayat başladı. Demek ki
proje de hayata geçmiş oldu. Bugün 11
haneye yerleşim oldu, insanlar evlerde
şu anda yaşamaya başladılar" dedi.
Anadolu'nun bugüne kadar hep ihmal edildiğini, küçümsendiğini, çoğu kere de gözlerden uzak kaldığını
Anadolu'nun bugüne kadar hep ihmal edildiğini, küçümsendiğini, çoğu kere de gözlerden uzak kaldığını
ifade eden Taşdiken, proje ile binlerce
yıllık uygarlıkların ve Selçuklu
kültürünün başkenti olan Anadolutopraklarına mütevazi bir katkıda bulunmayı amaçladıklarını belirtti.
Taşdiken, Sonsuz Şükran Köyü'nde
Taşdiken, Sonsuz Şükran Köyü'nde
Türkiye'nin her alanda çok önemli
sanatçılarını görmenin mümkün olabileceğini vurgulayarak, "Bundan sonra buraya sadece Türkiye'nin değil, dünyanın her tarafından sanatçılar gelecek. Burası
artık kültür merkezi olma yolunda
önemli bir mesafe almıştır" diye konuştu.
Ünlü modacı Cemil İpekçi ise hayallerinden birinin de bir köydeyaşamak olduğunu anlattı.
Kendisinin birşehirli olduğunu ancak kökeninin çok karışık olduğunu ifade eden İpekçi, şunları kaydetti:
"Ben hem bir Erzincanlı, hem bir
Ünlü modacı Cemil İpekçi ise hayallerinden birinin de bir köyde
Kendisinin bir
"Ben hem bir Erzincanlı, hem bir
safranbolulu, hem bir Bağdatlı, hem
Selanikliyim. Şimdi de Çavuş
köylüyüm ve evim bitmiş. İnşallah
bundan sonra bu güzel köy meydanında, kendi köy meydanımızda sizlerle beraber olacağız. Ben şöyle bir misyon yüklendim kendi kendime; Mardin'de birinci okulumu açmıştım.
Allah'a şükür iyi gidiyor. Bundan 3 hafta önce
Bodrum'daki okulumuzu açtık, çok iyi gidiyor.
Önümüzdeki ay Kırıkkale'deki okulumuzu açacağız. Burası da belki bir okul değil ama her geldiğimde bu
meydanda muhakkak çocuklarla ve hanımlarla
çeşitli çalışmalar yapacağımızı ümit ediyorum. "
Etkinliğin açılış töreninin ardından sanatçılara
ait karma resim ve fotoğraf sergileri gezildi
. Festivale katılan sanatçılar daha sonra inşaat
çalışmaları devam eden ve sona eren Sonsuz
Şükran köyündeki evleri ziyaret etti.
Modacı Cemil İpekçi de yapımı tamamlanan kendi evini ziyaret ederken, penceresinden çevredekilere el sallayarak selam verdi.
Festivalin ilk gününe sinema sanatçıları
Modacı Cemil İpekçi de yapımı tamamlanan kendi evini ziyaret ederken, penceresinden çevredekilere el sallayarak selam verdi.
Festivalin ilk gününe sinema sanatçıları
Bulut Aras, Selçuk Özer, Gaffur Uzuner, Mustafa Uzunyılmaz, modacı Cemil İpekçi, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Ahmet Sever, Konya Kültür ve Turizm ve Müdürü Mustafa Çıpan ile sanat ve kültür dünyasından ünlü isimler
katıldı.
Festival, 17 Eylül'e kadar film
Festival, 17 Eylül'e kadar film
gösterimleri, sempozyumlar ve atölye
çalışmaları gibi farklı etkinliklerle
devam edecek.
- KONYA
21 Eylül 2011 Çarşamba
SINIFTA İSTENMEYEN ÖĞRENCİ DAVRANIŞLARI VE ÇÖZÜM YOLLARI
SINIFTA İSTENMEYEN ÖĞRENCİ DAVRANIŞLARI VE ÇÖZÜM YOLLARI
Arş.Grv. Aslı YÜKSEL
Prof. Dr. Mustafa ERGÜN
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Eğitim Fakültesi
“İlkay, her gün derse geç gelmektedir. Ali, sürekli arkadaşlarını şikâyet etmektedir. Ömer, verilen ödevleri yapmamaktadır. Mustafa, sırasında nadiren oturmakta, zamanının büyük bir kısmını kalem açmakla geçirmektedir. Oya, sık sık devamsızlık yapmaktadır. Gül, derste sürekli konuşarak dersi kesmektedir.” Bu ve benzeri durumlar sınıf ortamında sıkça karşılaşılan problemli davranışlardır. Bu davranışların çoğu hemen hemen bütün sınıflarda öğretmenler tarafından gözlenmektedir. En deneyimli öğretmenler bile sınıflarında istenmeyen öğrenci davranışları ile karşı karşıya kalmaktadır.
İlköğretim okullarında öğretmenlerin karşılaştıkları istenmeyen öğrenci davranışları, bir anlamda önemli bir disiplin sorunudur ve eğitim öğretim etkinliğinin yürütülmesinde büyük bir problem oluşturur. Okulda ve sınıfta, eğitsel çabalara engel olan davranışların tümü istenmeyen davranış olarak nitelendirilir. Dersin akışını bozan, hedef davranışlara ulaşmayı zorlaştıran veya engelleyen her davranış, istenmeyen davranıştır. Sınıfta istenmeyen öğrenci davranışları sadece eğitim öğretimi engellemez, bununla birlikte bazı fiziksel ve psikolojik huzursuzlukları da beraberinde getirir. İstenmeyen davranışlardan bazıları, en büyük etkisini davranışı yapan üzerinde gösterir ama bir kısmı bunun ötesinde öğretmeni, sınıfın tümünü ve dersi olumsuz etkiler.
İstenmeyen öğrenci davranışları, öğrencilerin yaşları, cinsiyetleri, sosyo-ekonomik düzeyleri, psikolojik özellikleri gibi pek çok etkenlere bağlı olarak farklı biçimlerde ortaya çıkmaktadır. Davranışlar, zamana, mekana ve koşullara göre istendik ya da istenmedik özelliği kazanırlar. Yine aynı şekilde istenmeyen davranışların sıklığı da yaştan yaşa, öğretmenden öğretmene, dersten derse farklılık gösterebilmektedir.
Derse devam etmeme ya da derslere geç gelme, derse hazırlıksız gelme, sınıfta uygun olmayan yer ve zamanda konuşma, arkadaşlarına, kendisine veya eşyalarına zarar verme, derste uzun süre hayal kurma ya da ders dışı bir etkinlikle uğraşma gibi davranışlar, sınıfta sıkça gözlenen istenmeyen öğrenci davranışları olarak özetlenebilir. Ayrıca bu davranışların dışında temizlik ve görgü kurallarına uymama, sınavda kopya çekme, alkol, sigara ve uyuşturucu kullanma, öğretmenine ve arkadaşlarına kaba davranma, küfürlü konuşma, arkadaşlarını rahatsız etme, söz almadan konuşma gibi davranışlar da derslerde karşılaşılabilen istenmedik davranışlardandır. İstenmeyen davranışların ortaya çıkması, hem kaçınılmaz nitelikte doğal bir olaydır hem de uygun eğitim yaşantılarını kazandırmak için iyi bir fırsattır.
İstenmeyen Davranışların Sınıflandırılması
Sorun Olmayan Davranışlar: Kısa dikkatsizlikler, bazı öğrencilerin konuşması, ödev üzerinde çalışırken kısa ara vermeler gibi ortak davranış örneklerinden oluşur.
Küçük Sorunlar: Sınıf işlemleri ve kurallarına karşı olan davranışları içerir. Örneğin öğrencinin oturduğu yerden izin almadan kalkması gibi küçük, fakat rahatsızlık verici davranışlardır.
Önemli Sorunlar: Bu davranışlar eğitim etkinliğini bozan ve öğrenmeyi engelleyen davranışlardır. Bu gruptaki davranışlar çok ciddidir; ancak okul kuralları veya sınıf baskısı ile izole edilirler. Örneğin diğer öğrencilere şiddet uygulama veya kavga eylemi gibi.
İstenmeyen Davranışların Etkenleri
Herhangi bir okulda veya derslikte bir disiplin problemi çıkmışsa, bunun mutlaka bir nedeni vardır. Sınıf ortamında meydana gelen istenmeyen davranışların kaynakları öğretmenin, öğrencinin, sınıfın fiziksel yapısının, sınıfın içinde bulunduğu okulun, çevrenin (uzak ve yakın) sahip olduğu özelliklere göre değişiklik göstermektedir. Sınıftaki istenmeyen öğrenci davranışlarının önüne geçilebilmesi bu davranışların ortaya çıkmasında etkili olan nedenlerin bilinmesine bağlıdır.
Sınıf Dışı Etkenler: Sınıf içindeki istenmeyen davranışların büyük bölümü sınıfın dışında yaşanan olaylardan kaynaklanmaktadır. Öğrencinin içinde yaşadığı çevre, aile ortamı ve okul, davranışlarının temel kaynağını oluşturur. Bu çevrede yaşayan insanların eğitim düzeyleri, öğrencilerin davranışları üzerinde önemli ölçüde etkilidir, dolayısıyla öğrencilerin davranışlarına yansıyarak sınıf içine taşınır. Eğer öğretmen, yalnızca sınıf içi davranış değişkenleri ile uğraşıp, sınıf dışı etkenleri göz ardı ederse başarıya ulaşması hem zor olur hem de kalıcı olamaz. Sınıf dışı etkenler; okul, çevre ve aile olmak üzere üç başlık altında incelenebilir.
Okul: Okulun fiziksel özellikleri, durumu, öğrenci sayısı, kuralları, yönetim yapısı gibi bir çok değişken sınıf içine yansıyarak öğrencilerin tutum ve davranışlarını etkiler. Eğitim- öğretim için gerekli olan materyal, araç, gereç ve kaynakların yokluğu ya da yetersizliği öğrenciyi istenmeyen davranışa sevk eden diğer bir nedendir. Gottfredson ve diğerlerine göre okulun olumsuz davranışa yönelten bir yanı da kurallar ve olumsuz davranışlar konusunda yöneticilerin, öğretmenlerin farklı görüş ve uygulayışta olmalarıdır.
Çevre: Öğrencileri problem davranışlara sevk eden en önemli faktörlerden birisi okulun sosyal çevresidir. Okulun bulunduğu fiziksel, kültürel ve sosyal çevre öğrenci davranışları üzerinde büyük ölçüde belirleyici etkilere sahiptir. Öğretmenin, çevrede karşılaşılan bazı olumsuz davranışların sınıf ortamına girmesini önleyebilmesi için çevreyi tanıması, ekonomik, sosyal, kültürel geçmişini ve kaynaklarını çok iyi bilmesi gerekir. Öğrencilerin içerisinde yaşadıkları çevre, davranışlar üzerinde büyük etkiye sahiptir. Bazen çevreyi değiştirmeden davranışları değiştiremezsiniz.
Aile: Aile öğrenci davranışının şekillenmeye başladığı, örnek alındığı, bazı temel davranışların kazanıldığı yerdir. Öğrenciler zamanlarının önemli kısmını ve ilk sosyalleşmelerini aile içinde tamamladıkları için, istenmeyen davranışların kaynaklarının ilk çekirdekleri de aile içinde atılmaktadır. Ailedeki birey sayısı, ailenin gelir ve eğitim durumu öğrenci davranışlarını etkileyen faktörlerden bazılarıdır. Sınıf ortamında gözlenen istenmeyen öğrenci davranışlarının aileden kaynaklanan diğer bir nedeni ise anne-baba tutumlarıdır. Aileyle ilgili olarak öğretmenin aileyi tanıması ve aile ile ilişki kurması ortaya çıkabilecek bazı olumsuz davranışların önlenmesinde etkili olabilir.
Sınıf İçi Etkenler: İstenmeyen davranışların ortaya çıkmasında sınıf dışı etkenler kadar sınıf içi etkenler de önemlidir. Öğrenciyi istenmeyen davranışlara yönelten sınıf içi etkenler; öğretmen, öğrenci ve fiziksel ortam olmak üzere gruplandırılabilir.
Öğretmenden Kaynaklanan Nedenler: Öğretmen nitelikleri sınıf yönetiminin kalitesi ve başarısı üzerinde önemli ölçüde etkilidir. Etkili bir sınıf yönetiminde öğretmenin her şeyden önce yapması gereken ilk iş öğrencileri tanımak olmalıdır. Öğretmen hangi davranışın nerede ve nasıl yapılması gerektiğini, buna karşılık hangi davranışın nerede ve nasıl yapılmaması gerektiğini öğrencilere anlatmalıdır. İstenmeyen davranışların oluşmasında öğretmenlerin yetersizlikleri büyük rol oynamaktadır. Derste öğretmenin sürekli aktif, öğrencinin pasif olması, öğrencilerin dikkatini dağıtır. Öğretmenin öğrenci ile alay etmesi, öğrencilere kaba davranması, öğrenciler arasında ayırım yapması, öğrencilerle gerekli iletişimi kuramaması, öğretmenin toplumsal beceri eksikliğinden kaynaklanan istenmeyen davranışların ortaya çıkmasını sağlar. Ayrıca öğretmenin kişisel özellikleri, özgüven, tükenmişlik, başarısızlık korkusuvb durumlar, çocuklardan hoşlanmama ve özel sorunları (evlilik vb.) sınıf içi disiplin sorunlarının kaynağını oluşturabilir.
Öğrenciden Kaynaklanan Nedenler: Duygusal problemler yaşayan bazı öğrenciler, okul hayatının gerektirdiği sorumlulukları yerine getiremeyince, sınıfa ve okula uyum sağlamakta zorlanırlar. Bazı öğrenciler öğrenim yaşantılarında karşılaştıkları başarısızlıklar nedeniyle sınıfta dersi takip etmeyerek sürekli sınıfın havasını bozmaya çalışırlar. Öğrencinin, öğretmeni ve arkadaşlarıyla etkileşim düzeyinin düşük olması, sosyal becerilerde yetersiz olması, arkadaşının olmaması, okulu sevmemesi, sosyal doyumsuzluk içinde olması gibi pek çok neden öğrenciyi sınıf ortamında görmek istemediğimiz davranışlara itmektedir.
Fiziksel Ortamdan Kaynaklanan Nedenler: Sınıfın fiziksel koşulları, gürültülü ve kalabalık oluşu, ısı ve ışık durumu öğrenci performansı üzerinde önemli ölçüde etkilidir. Fiziksel açıdan kötü yapılandırılmış bir ortamda, öğrencilere eğitimin amacı olan istendik davranışları kazandırmak yani davranış değişikliği sağlamak kolay değildir. Sınıf düzeni gibi, öğrencilerin oturma düzeni de sınıf yönetimi ve eğitsel çabalar üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.
Sınıfta İstenmeyen Öğrenci Davranışları Üzerine Bir Araştırma
İlköğretim I. Kademe 1. 2. ve 3. sınıflarda görülen istenmeyen öğrenci davranışlarının sınıftaki öğrencilerin yüzde kaçında görüldüğünü ve öğretmenlerin bu istenmeyen öğrenci davranışları ile baş etmek için en çok hangi yolları kullandığını belirlemek amacıyla bir araştırma yapılmıştır . Araştırma 2003-2004 eğitim öğretim yılında Afyon Merkez İlçeye bağlı 19 ilköğretim okulunda görev yapan 107 (1., 2. ve 3. sınıf) sınıf öğretmenine bir anket uygulanarak yapılmış ve öğretmenlerin cinsiyeti, mezun olduğu okul, mesleki kıdemi, medeni durumu ve okulun sosyo-ekonomik düzeyi araştırmanın değişkenleri olarak alınmıştır.
Bizim araştırmamızda, öğretmenlerin belirlediği istenmeyen öğrenci davranışlarının başında “Konuya, işe ya da çalışmaya dikkatini toplayamamak”,“Bir yerde uzun süreli oturamamak”ve “Derste sıraların arasında dolaşmak” davranışları gelmektedir. Bunun yanında “Verilen ödevleri eksik yapmak ya da hiç yapmamak”, “Derse aktif olarak katılmamak, başka şeylerle meşgul olmak”, “Kavga etmek” ve “Sürekli arkadaşlarını şikayet etmek” gibi davranışlar da öğretmenlerin en çok şikayet ettiği davranışlardır. Ancak en fazla görülen istenmeyen öğrenci davranışlarının bile sınıfın % 12-13’ünde görüldüğü, dolayısıyla araştırma yapılan İlköğretim Okullarındaki öğrencilerin %90’ında rahatsız edici bir davranış görülmediği ortaya çıkmıştır. En çok görülen istenmeyen öğrenci davranışlarının (Konuya, işe ya da çalışmaya dikkatini toplayamamak, bir yerde uzun süreli oturamamak) öğrencilerin % 10-19 aralığında görüldüğü; diğer tüm istenmeyen öğrenci davranışlarının % 1-9 aralığında görüldüğü tespit edilmiştir.
İstenmeyen öğrenci davranışlarıyla baş etmede genellikle öğrenciyi uygun bir dille uyarma, olumlu davranış gösteren öğrenciyi örnek gösterme ve öğrenci ile dersten sonra konuşma (bazen de öğrencinin ailesine haber verme) yolları tercih edilmiştir. Görmezden gelme, öğrenciye bağırma, öğrenciyi bedensel olarak cezalandırma gibi yollar öncelikle tercih edilmemiştir.
Öğretmenlerin sınıflarında algıladıkları istenmeyen öğrenci davranışları ile cinsiyetleri arasında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır.
Öğrencilerin “Verilen bir görevi yarıda bırakmak ya da yerine getirmemek” davranışı ön lisans mezunu öğretmenlerin sınıflarında daha fazla görülmektedir. “Sorunun cevabını bildiği halde parmak kaldırmaya cesaret edememek” davranışı yüksek kıdemli öğretmenlerin sınıflarında daha çok görülmektedir. “Sık sık devamsızlık yapmak”, “Kılık kıyafetine ve kişisel temizliğine özen göstermemek” davranışları sosyo-ekonomik açıdan alt düzey okullarında daha çok görülmektedir.
“Yalan söylemek” davranışına karşı erkek öğretmenler öğrenciyi uygun bir dille uyarma yolunu tercih ederken; bayan öğretmenler öğrenci ile dersten sonra konuşma yolunu tercih etmişlerdir. “Öğretmenden izin almadan sınıftan ayrılmak” davranışını gösteren öğrencilere öğrenciyi uygun bir dille uyarmanın ötesinde erkek öğretmenler olumlu davranış gösteren öğrenciyi örnek göstermekte, bayan öğretmenler ise öğrencinin ailesine haber vermektedirler. “Sorunun cevabını bildiği halde parmak kaldırmaya cesaret edememek” davranışını gösteren öğrencilere erkek öğretmenler olumlu davranış gösteren öğrenciyi örnek gösterirken; bayan öğretmenlerin tercihleri farklılaşmaktadır.
Öğretmenlerin mezun oldukları okul ile kendi sınıflarında algıladıkları istenmeyen öğrenci davranışlarıyla baş etmekte birinci derecede kullandıkları çözüm yolları arasında genelde bir farklılık yoktur. Sadece “Sorunun cevabını bildiği halde parmak kaldırmaya cesaret edememek” davranışında anlamlı bir fark ortaya çıkmıştır. “Sorunun cevabını bildiği halde parmak kaldırmaya cesaret edememek” davranışıyla baş etmede ön lisans ve lisans mezunu öğretmenlerin tercihleri farklılaşmaktadır.
Öğretmenlerin mesleki kıdemleri ile kendi sınıflarında algıladıkları istenmeyen öğrenci davranışlarıyla baş etmekte birinci derecede kullandıkları çözüm yolları arasında genelde bir farklılık yoktur. Sadece “Sık sık devamsızlık yapmak” davranışında anlamlı bir fark ortaya çıkmıştır. “Sık sık devamsızlık yapmak” davranışıyla baş etmede 20-25 yıl kıdeme sahip öğretmenlerle 25 yıldan yukarı kıdeme sahip öğretmenler öğrenciyi uygun bir dille uyarmayı tercih ederken, 20 yıldan az kıdeme sahip öğretmenler öğrencinin ailesine haber vermeyi tercih etmektedirler.
Öğretmenlerin görev yaptıkları okulların sosyo-ekonomik düzeyi ile kendi sınıflarında algıladıkları istenmeyen öğrenci davranışlarıyla baş etmekte birinci derecede kullandıkları çözüm yolları arasında sadece “Konuya, işe ya da çalışmaya dikkatini toplayamamak” ve “Verilen bir görevi yarıda bırakmak ya da yerine getirmemek” davranışlarında anlamlı bir farklılık görülmüştür. Diğer davranışları öğretmenlerin görev yaptıkları okulların sosyo- ekonomik düzeyi etkilememektedir. “Konuya, işe ya da çalışmaya dikkatini toplayamamak” ve “Verilen bir görevi yarıda bırakmak ya da yerine getirmemek” davranışlarıyla baş etmede üst düzey, orta düzey ve alt düzey okullarda görev yapan öğretmenlerin tercihleri farklılaşmaktadır.
İstenmeyen Davranışın Ortaya Çıkmaması İçin Kullanılabilecek Stratejiler-Etkinlikler
İstenmeyen davranışların ortaya çıkmasını engellemek için izlenmesi gereken stratejiler şunlardır:
1-Öğrencileri Sürekli Olarak İzlemek: Öğretmen ders esnasında gözleri ile sınıfın tümünü gözlemeli, öğrencilerin tümünü görebileceği yerlerde durmalıdır.
2-Öğrencileri Motive Etmek ve Motivasyonu Dersin Sonuna Kadar Sürdürmek: Öğrencileri motive etmek için onlara aktif olma fırsatı verilmeli, öğretmen merkezli öğretim yöntemleri terk edilmeli, mümkün olduğunca fazla öğrenciye söz hakkı verilmelidir.
3-Öğrencilerin İlgilerini Anlamak ve Derse İlgiyi Arttırmak: Öğretmen iyi bir gözlemle öğrencilerinin ilgi düzeylerini keşfetmeye çalışmalı, ilginin dağılması ve sıkılma belirtilerinin görülmesi durumunda güncel bir konuyu tartışmak, mantık ve zeka oyunlarını kullanmak, birkaç dakika serbest faaliyet yapmalarına izin vermek vb. gibi bazı şeyleri kullanarak ilgilerini yeniden kazanmaya çalışmalıdır.
????: Eğitim Yuvası .::Eğitim Üzerine Her Şey::. http://www.egitimyuvasi.com/forum/egitim-uzerine-egitici-yazilar/29555_sinifta-istenmeyen-ogrenci-davranislari-cozum-yollari#post221613
4-Sınıf Kurallarını Tespit Etmek: Öğretmen, öğrencileriyle tanıştığı ilk derste öğrencilerinden beklediği davranışlarla ilgili açıklamalar yapmalı, kurallar koymalı ve bu kuralların neden gerekli olduğu konusunda tatmin ve ikna edici açıklamalar yapmalıdır.
İstenmeyen Davranışlar Karşısında Gösterilmesi Gereken Öğretmen Tepkileri
1-Sorunu Anlamak: İstenmeyen öğrenci davranışları karşısında, öğretmenin yapması gereken ilk iş, sorunu anlamak olmalıdır. Sorunun doğru bir biçimde anlaşılması, doğru bir yaklaşımla çözülmesi için ön koşuludur. Davranışı anlamak, mevcut sorunların nedenlerini tanımlamanın ötesinde, gelecekte ortaya çıkabilecek istenmeyen davranışların kestirilmesi açısından da gereklidir.
2-Görmezden Gelmek: İstenmeyen davranış o an için hemen olup bitiyorsa, süreklilik göstermiyorsa görmezden gelinebilir. Ancak öğretmen, görmezden geldiği davranışı pekiştirmekten kaçınmalıdır. Çünkü, istenmeyen bir davranışta bulunan öğrenci, bu davranışının öğretmen tarafından görmezden gelinmesiyle bunun kabul edilebilir bir davranış olduğunu düşünerek aynı davranışı tekrarlayabilir. Öğretmen tekrarlanan bu davranışı da görmezden gelirse, istenmeyen davranışların pekişmesine neden olur. Bu yöntemin dikkatli kullanılması gerekir. Aksi takdirde öğrenci yaptığı yanlış davranışın öğretmen tarafından tasdik edildiği yanılgısına düşebilir. Görmezden gelme yöntemi, dikkatli kullanılmadığında ciddi sorunlara yol açar. Önemli davranış problemlerini görmezden gelme ile ortadan kaldırmak mümkün olmadığı gibi, sorunun ağırlaşmasına da neden olur.
3-Uyarmak: İstenmeyen davranışı yapan öğrenciye, davranışının kabul edilemez olduğu çeşitli uyarılarla hissettirilebilir. Öğretmen vücut dilini kullanarak, dokunarak, sözle doğrudan veya dolaylı olarak soru sorarak, söz hakkı vererek veya sözü doğrudan doğruya istenmeyen davranışa getirerek öğrenciyi uyarabilir.
4-Derste Değişiklik Yapmak: Sınıfta öğretmenin sürekli aynı yöntemleri kullanması, kendinin aktif, öğrencilerin ise pasif olması, dersin sıkıcı bir hal almasına ve öğrencilerin dikkatlerinin dağılmasına neden olur. Dikkati dağılan öğrencilerin istenmeyen davranışlara yönelmesi kaçınılmazdır. Bu yüzden ortaya çıkabilecek istenmeyen davranışlar, dersin işlenişinde, öğretim yöntemlerinde, araç ve gereçlerde değişiklikler yapılarak ortadan kaldırılabilir.
5-Sorumluluk Vermek: Yapacak bir işi olmadığını düşünen veya işi kendisine ilginç gelmeyen öğrencinin istenmeyen davranışlara yönelmesi doğaldır. Bu durumda ona kendisini meşgul edecek bir iş vermek ya da işini kendisine daha ilginç gelecek başka bir işle değiştirmek, istenmeyen davranışların önlenmesi konusunda yararlı bir yöntemdir. Öğrencilerini tanıyan, onlar hakkında bilgi sahibi olan bir öğretmen öğrencilerine sorumluluklar verir. Sınıf başkanlığı yapmak, araç gereç getirip götürmek, ödevleri kontrol etmek gibi sorumluluklar alan öğrenci kendi davranışını kontrol ederek istenmeyen davranışlara yönelmez. Uygun ve anlamlı etkinliklerle sorumluluk verilen öğrenciler, istenmeyen davranışlara yönelecek zamanı bulamazlar.
????: Eğitim Yuvası .::Eğitim Üzerine Her Şey::. http://www.egitimyuvasi.com/forum/showthread.php?p=221613
6-Öğrenciyle Konuşmak: Yapılan bütün uyarılara rağmen öğrencinin davranışlarında bir değişiklik görülmüyorsa, sorunun öğrenci ile konuşulmasında yarar vardır. İstenmeyen bir davranış görüldüğünde hemen sıcağı sıcağına öğrenciyle ders içinde veya ders dışında, davranışının nedenleri ve sonuçları hakkında konuşulabilir.
7-Okul Yönetimi, Aile ve Rehber Uzman İle İlişki Kurmak: Bazı sorun davranışların boyutları, öğretmenin üstesinden gelemeyeceği kadar büyük olabilir. Böylesi durumlarda öğretmenin okul yönetimi ve rehberlik servisi ile işbirliği yapması gerekir. Öğretmen sınıf içinde sıkıntı yaratan, eğitim öğretimi engelleyen davranışlarla baş edemediği durumlarda okul yönetimi, aile veya bir uzmandan sorunun çözümü için yardım isteyebilir.
8-Ceza Vermek: Diğer yöntemleri kullanmasına rağmen öğretmen hâlâ öğrencilerin istenmeyen davranışlarıyla baş edemiyorsa, göstermesi gereken en son tepki ceza vermek olacaktır. Ceza, davranışla orantılı olarak, o davranışın yinelenmesini engelleyecek şekilde uygulanmalı, bunun için de öğrenci neyi, nasıl yaptığı için ceza aldığını bilmelidir. Neden ceza aldığını bilmeyen öğrencinin eğitimin amaçları doğrultusunda istenen davranışları göstermesi mümkün değildir.
Etkili bir sınıf yönetiminde cezanın yeri olmamalıdır. Çünkü ceza davranışı zayıflatır ya da belli bir süre için durdurur. Baskının ortadan kalkmasıyla istenmeyen davranış aynen tekrar eder. Ceza, davranış değişikliğine neden olmaz. Diğer bir deyişle istenmedik bir davranışı istendik yönde değiştirmez. İstenmeyen öğrenci davranışlarıyla baş edebilmek için öğretmenlerin sık sık başvurduğu bir yöntem olan ceza, öğrenciler üzerinde bazı olumsuz etkilere neden olabilmektedir. Aldığı cezanın etkisiyle öğrenci ya saldırgan davranışlar sergilemekte ya da içine kapanık bir öğrenci olmayı tercih etmektedir. Ceza vererek bir dizi sorunların ortadan kaldırıldığı düşünülürken, cezanın beraberinde birçok sorun getirdiğinin farkına bile varılamamaktadır.
Sonuç olarak sınıf, eğitim öğretimin yapıldığı ortamdır. Sınıfta sınıf içi ya da sınıf dışı etkenlerden kaynaklanan bir çok neden öğrenciyi istenmeyen davranışa sevk etmektedir.
Her şeyin dört dörtlük gittiği, hiçbir istenmeyen davranışın olmadığı bir sınıfı hayal etmek bir bakıma gerçeği görememektir. Trafik kazalarını en iyi sistemlerde bile bütünüyle ortadan kaldırma olasılığının bulunmaması gibi, okullarda da disiplin sorunlarını bütünüyle ortadan kaldırmak olası değildir.
Eğitim öğretim etkinliklerinden beklenilen verimin elde edilebilmesi iyi bir sınıf düzenini gerektirir. Öğretmenlerin olumsuz öğrenci davranışları ile başa çıkabilmesi için iyi bir sınıf yönetimi becerisine sahip olmaları gerekir. Sorun davranışların ortaya çıkmadan önlenmesi, öğrencilerin sınıf etkinliklerine katılımını artırır; öğretmenin enerjisinin ve zamanının önemli miktarını harcadığı istenmeyen davranışların ortaya çıkma olasılığını da düşürür.
İstenmeyen davranışların en aza indirilmesi için öğretmen, yönetici ve ailenin ortak çaba içinde olmaları, olaylara anlayışla yaklaşmaları, öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçlarına cevap veren programlarla onların motive edilmesi gerekmektedir.
İLGAR, Lütfü, Eğitim Yönetimi, Okul Yönetimi, Sınıf Yönetimi, Beta Yayıncılık, İstanbul , 2000, s. 167
2 BAŞAR, Hüseyin, Sınıf Yönetimi, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul,1999, s. 95
AYDIN, Ayhan, Sınıf Yönetimi, Anı Yayıncılık, Ankara, 1998, s. 138
4 Aktaran: BAŞAR, s. 106
APUHAN, Recep Şükrü, Etkili Öğretmenin Temel Davranışları, Timaş Yayıncılık, İstanbul, 2002, s. 128
TÜRNÜKLÜ, Abbas , ZORALOĞLU, Yunus, GEMİCİ, Yusuf, “İlköğretim Okullarında Okul Yönetimine Yansıyan Disiplin Sorunları”, Eğitim Yönetimi, Cilt 7, Sayı 27, yaz 2001, s. 436
TERTEMİZ, Neşe, “Sınıf Yönetimi ve Disiplin”, Sınıf Yönetimi, Editör Leyla KÜÇÜKAHMET, Nobel Yayıncılık, Ankara, 2001 s. 58
YÜKSEL, Aslı, İlköğretim I. Kademe 1., 2. Ve 3. Sınıflarda İstenmeyen Öğrenci Davranışlarına İlişkin Öğretmen Gözlem ve Görüşleri, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü), 2005
İLGAR, s. 172-174
AYDIN, s. 118
BAŞAR, s. 142
ERGÜN, Mustafa, www.egitim.aku.edu.tr/kuramsal02.ppt, (12.12.2005)
TÜRNÜKLÜ , ZORALOĞLU , GEMİCİ, s. 438
TÜRNÜKLÜ, Abbas, “Sınıf İçi Davranış Yönetimi”, Eğitim Yönetimi, Cilt 6, Sayı 21, kış 2000, s.142
ÖZDAYI, Nurhayat, “Öğrenci ve Öğretmenlerin Gözüyle Sınıf Yönetimi Sorunlarına Genel Bir Bakış”, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü XII. Eğitim Bilimleri Kongresi Bildiriler, Cilt 1, Ankara, 2004, s.375
Kaynak: Mustafa Ergun
Arş.Grv. Aslı YÜKSEL
Prof. Dr. Mustafa ERGÜN
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Eğitim Fakültesi
“İlkay, her gün derse geç gelmektedir. Ali, sürekli arkadaşlarını şikâyet etmektedir. Ömer, verilen ödevleri yapmamaktadır. Mustafa, sırasında nadiren oturmakta, zamanının büyük bir kısmını kalem açmakla geçirmektedir. Oya, sık sık devamsızlık yapmaktadır. Gül, derste sürekli konuşarak dersi kesmektedir.” Bu ve benzeri durumlar sınıf ortamında sıkça karşılaşılan problemli davranışlardır. Bu davranışların çoğu hemen hemen bütün sınıflarda öğretmenler tarafından gözlenmektedir. En deneyimli öğretmenler bile sınıflarında istenmeyen öğrenci davranışları ile karşı karşıya kalmaktadır.
İlköğretim okullarında öğretmenlerin karşılaştıkları istenmeyen öğrenci davranışları, bir anlamda önemli bir disiplin sorunudur ve eğitim öğretim etkinliğinin yürütülmesinde büyük bir problem oluşturur. Okulda ve sınıfta, eğitsel çabalara engel olan davranışların tümü istenmeyen davranış olarak nitelendirilir. Dersin akışını bozan, hedef davranışlara ulaşmayı zorlaştıran veya engelleyen her davranış, istenmeyen davranıştır. Sınıfta istenmeyen öğrenci davranışları sadece eğitim öğretimi engellemez, bununla birlikte bazı fiziksel ve psikolojik huzursuzlukları da beraberinde getirir. İstenmeyen davranışlardan bazıları, en büyük etkisini davranışı yapan üzerinde gösterir ama bir kısmı bunun ötesinde öğretmeni, sınıfın tümünü ve dersi olumsuz etkiler.
İstenmeyen öğrenci davranışları, öğrencilerin yaşları, cinsiyetleri, sosyo-ekonomik düzeyleri, psikolojik özellikleri gibi pek çok etkenlere bağlı olarak farklı biçimlerde ortaya çıkmaktadır. Davranışlar, zamana, mekana ve koşullara göre istendik ya da istenmedik özelliği kazanırlar. Yine aynı şekilde istenmeyen davranışların sıklığı da yaştan yaşa, öğretmenden öğretmene, dersten derse farklılık gösterebilmektedir.
Derse devam etmeme ya da derslere geç gelme, derse hazırlıksız gelme, sınıfta uygun olmayan yer ve zamanda konuşma, arkadaşlarına, kendisine veya eşyalarına zarar verme, derste uzun süre hayal kurma ya da ders dışı bir etkinlikle uğraşma gibi davranışlar, sınıfta sıkça gözlenen istenmeyen öğrenci davranışları olarak özetlenebilir. Ayrıca bu davranışların dışında temizlik ve görgü kurallarına uymama, sınavda kopya çekme, alkol, sigara ve uyuşturucu kullanma, öğretmenine ve arkadaşlarına kaba davranma, küfürlü konuşma, arkadaşlarını rahatsız etme, söz almadan konuşma gibi davranışlar da derslerde karşılaşılabilen istenmedik davranışlardandır. İstenmeyen davranışların ortaya çıkması, hem kaçınılmaz nitelikte doğal bir olaydır hem de uygun eğitim yaşantılarını kazandırmak için iyi bir fırsattır.
İstenmeyen Davranışların Sınıflandırılması
Sorun Olmayan Davranışlar: Kısa dikkatsizlikler, bazı öğrencilerin konuşması, ödev üzerinde çalışırken kısa ara vermeler gibi ortak davranış örneklerinden oluşur.
Küçük Sorunlar: Sınıf işlemleri ve kurallarına karşı olan davranışları içerir. Örneğin öğrencinin oturduğu yerden izin almadan kalkması gibi küçük, fakat rahatsızlık verici davranışlardır.
Önemli Sorunlar: Bu davranışlar eğitim etkinliğini bozan ve öğrenmeyi engelleyen davranışlardır. Bu gruptaki davranışlar çok ciddidir; ancak okul kuralları veya sınıf baskısı ile izole edilirler. Örneğin diğer öğrencilere şiddet uygulama veya kavga eylemi gibi.
İstenmeyen Davranışların Etkenleri
Herhangi bir okulda veya derslikte bir disiplin problemi çıkmışsa, bunun mutlaka bir nedeni vardır. Sınıf ortamında meydana gelen istenmeyen davranışların kaynakları öğretmenin, öğrencinin, sınıfın fiziksel yapısının, sınıfın içinde bulunduğu okulun, çevrenin (uzak ve yakın) sahip olduğu özelliklere göre değişiklik göstermektedir. Sınıftaki istenmeyen öğrenci davranışlarının önüne geçilebilmesi bu davranışların ortaya çıkmasında etkili olan nedenlerin bilinmesine bağlıdır.
Sınıf Dışı Etkenler: Sınıf içindeki istenmeyen davranışların büyük bölümü sınıfın dışında yaşanan olaylardan kaynaklanmaktadır. Öğrencinin içinde yaşadığı çevre, aile ortamı ve okul, davranışlarının temel kaynağını oluşturur. Bu çevrede yaşayan insanların eğitim düzeyleri, öğrencilerin davranışları üzerinde önemli ölçüde etkilidir, dolayısıyla öğrencilerin davranışlarına yansıyarak sınıf içine taşınır. Eğer öğretmen, yalnızca sınıf içi davranış değişkenleri ile uğraşıp, sınıf dışı etkenleri göz ardı ederse başarıya ulaşması hem zor olur hem de kalıcı olamaz. Sınıf dışı etkenler; okul, çevre ve aile olmak üzere üç başlık altında incelenebilir.
Okul: Okulun fiziksel özellikleri, durumu, öğrenci sayısı, kuralları, yönetim yapısı gibi bir çok değişken sınıf içine yansıyarak öğrencilerin tutum ve davranışlarını etkiler. Eğitim- öğretim için gerekli olan materyal, araç, gereç ve kaynakların yokluğu ya da yetersizliği öğrenciyi istenmeyen davranışa sevk eden diğer bir nedendir. Gottfredson ve diğerlerine göre okulun olumsuz davranışa yönelten bir yanı da kurallar ve olumsuz davranışlar konusunda yöneticilerin, öğretmenlerin farklı görüş ve uygulayışta olmalarıdır.
Çevre: Öğrencileri problem davranışlara sevk eden en önemli faktörlerden birisi okulun sosyal çevresidir. Okulun bulunduğu fiziksel, kültürel ve sosyal çevre öğrenci davranışları üzerinde büyük ölçüde belirleyici etkilere sahiptir. Öğretmenin, çevrede karşılaşılan bazı olumsuz davranışların sınıf ortamına girmesini önleyebilmesi için çevreyi tanıması, ekonomik, sosyal, kültürel geçmişini ve kaynaklarını çok iyi bilmesi gerekir. Öğrencilerin içerisinde yaşadıkları çevre, davranışlar üzerinde büyük etkiye sahiptir. Bazen çevreyi değiştirmeden davranışları değiştiremezsiniz.
Aile: Aile öğrenci davranışının şekillenmeye başladığı, örnek alındığı, bazı temel davranışların kazanıldığı yerdir. Öğrenciler zamanlarının önemli kısmını ve ilk sosyalleşmelerini aile içinde tamamladıkları için, istenmeyen davranışların kaynaklarının ilk çekirdekleri de aile içinde atılmaktadır. Ailedeki birey sayısı, ailenin gelir ve eğitim durumu öğrenci davranışlarını etkileyen faktörlerden bazılarıdır. Sınıf ortamında gözlenen istenmeyen öğrenci davranışlarının aileden kaynaklanan diğer bir nedeni ise anne-baba tutumlarıdır. Aileyle ilgili olarak öğretmenin aileyi tanıması ve aile ile ilişki kurması ortaya çıkabilecek bazı olumsuz davranışların önlenmesinde etkili olabilir.
Sınıf İçi Etkenler: İstenmeyen davranışların ortaya çıkmasında sınıf dışı etkenler kadar sınıf içi etkenler de önemlidir. Öğrenciyi istenmeyen davranışlara yönelten sınıf içi etkenler; öğretmen, öğrenci ve fiziksel ortam olmak üzere gruplandırılabilir.
Öğretmenden Kaynaklanan Nedenler: Öğretmen nitelikleri sınıf yönetiminin kalitesi ve başarısı üzerinde önemli ölçüde etkilidir. Etkili bir sınıf yönetiminde öğretmenin her şeyden önce yapması gereken ilk iş öğrencileri tanımak olmalıdır. Öğretmen hangi davranışın nerede ve nasıl yapılması gerektiğini, buna karşılık hangi davranışın nerede ve nasıl yapılmaması gerektiğini öğrencilere anlatmalıdır. İstenmeyen davranışların oluşmasında öğretmenlerin yetersizlikleri büyük rol oynamaktadır. Derste öğretmenin sürekli aktif, öğrencinin pasif olması, öğrencilerin dikkatini dağıtır. Öğretmenin öğrenci ile alay etmesi, öğrencilere kaba davranması, öğrenciler arasında ayırım yapması, öğrencilerle gerekli iletişimi kuramaması, öğretmenin toplumsal beceri eksikliğinden kaynaklanan istenmeyen davranışların ortaya çıkmasını sağlar. Ayrıca öğretmenin kişisel özellikleri, özgüven, tükenmişlik, başarısızlık korkusuvb durumlar, çocuklardan hoşlanmama ve özel sorunları (evlilik vb.) sınıf içi disiplin sorunlarının kaynağını oluşturabilir.
Öğrenciden Kaynaklanan Nedenler: Duygusal problemler yaşayan bazı öğrenciler, okul hayatının gerektirdiği sorumlulukları yerine getiremeyince, sınıfa ve okula uyum sağlamakta zorlanırlar. Bazı öğrenciler öğrenim yaşantılarında karşılaştıkları başarısızlıklar nedeniyle sınıfta dersi takip etmeyerek sürekli sınıfın havasını bozmaya çalışırlar. Öğrencinin, öğretmeni ve arkadaşlarıyla etkileşim düzeyinin düşük olması, sosyal becerilerde yetersiz olması, arkadaşının olmaması, okulu sevmemesi, sosyal doyumsuzluk içinde olması gibi pek çok neden öğrenciyi sınıf ortamında görmek istemediğimiz davranışlara itmektedir.
Fiziksel Ortamdan Kaynaklanan Nedenler: Sınıfın fiziksel koşulları, gürültülü ve kalabalık oluşu, ısı ve ışık durumu öğrenci performansı üzerinde önemli ölçüde etkilidir. Fiziksel açıdan kötü yapılandırılmış bir ortamda, öğrencilere eğitimin amacı olan istendik davranışları kazandırmak yani davranış değişikliği sağlamak kolay değildir. Sınıf düzeni gibi, öğrencilerin oturma düzeni de sınıf yönetimi ve eğitsel çabalar üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.
Sınıfta İstenmeyen Öğrenci Davranışları Üzerine Bir Araştırma
İlköğretim I. Kademe 1. 2. ve 3. sınıflarda görülen istenmeyen öğrenci davranışlarının sınıftaki öğrencilerin yüzde kaçında görüldüğünü ve öğretmenlerin bu istenmeyen öğrenci davranışları ile baş etmek için en çok hangi yolları kullandığını belirlemek amacıyla bir araştırma yapılmıştır . Araştırma 2003-2004 eğitim öğretim yılında Afyon Merkez İlçeye bağlı 19 ilköğretim okulunda görev yapan 107 (1., 2. ve 3. sınıf) sınıf öğretmenine bir anket uygulanarak yapılmış ve öğretmenlerin cinsiyeti, mezun olduğu okul, mesleki kıdemi, medeni durumu ve okulun sosyo-ekonomik düzeyi araştırmanın değişkenleri olarak alınmıştır.
Bizim araştırmamızda, öğretmenlerin belirlediği istenmeyen öğrenci davranışlarının başında “Konuya, işe ya da çalışmaya dikkatini toplayamamak”,“Bir yerde uzun süreli oturamamak”ve “Derste sıraların arasında dolaşmak” davranışları gelmektedir. Bunun yanında “Verilen ödevleri eksik yapmak ya da hiç yapmamak”, “Derse aktif olarak katılmamak, başka şeylerle meşgul olmak”, “Kavga etmek” ve “Sürekli arkadaşlarını şikayet etmek” gibi davranışlar da öğretmenlerin en çok şikayet ettiği davranışlardır. Ancak en fazla görülen istenmeyen öğrenci davranışlarının bile sınıfın % 12-13’ünde görüldüğü, dolayısıyla araştırma yapılan İlköğretim Okullarındaki öğrencilerin %90’ında rahatsız edici bir davranış görülmediği ortaya çıkmıştır. En çok görülen istenmeyen öğrenci davranışlarının (Konuya, işe ya da çalışmaya dikkatini toplayamamak, bir yerde uzun süreli oturamamak) öğrencilerin % 10-19 aralığında görüldüğü; diğer tüm istenmeyen öğrenci davranışlarının % 1-9 aralığında görüldüğü tespit edilmiştir.
İstenmeyen öğrenci davranışlarıyla baş etmede genellikle öğrenciyi uygun bir dille uyarma, olumlu davranış gösteren öğrenciyi örnek gösterme ve öğrenci ile dersten sonra konuşma (bazen de öğrencinin ailesine haber verme) yolları tercih edilmiştir. Görmezden gelme, öğrenciye bağırma, öğrenciyi bedensel olarak cezalandırma gibi yollar öncelikle tercih edilmemiştir.
Öğretmenlerin sınıflarında algıladıkları istenmeyen öğrenci davranışları ile cinsiyetleri arasında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır.
Öğrencilerin “Verilen bir görevi yarıda bırakmak ya da yerine getirmemek” davranışı ön lisans mezunu öğretmenlerin sınıflarında daha fazla görülmektedir. “Sorunun cevabını bildiği halde parmak kaldırmaya cesaret edememek” davranışı yüksek kıdemli öğretmenlerin sınıflarında daha çok görülmektedir. “Sık sık devamsızlık yapmak”, “Kılık kıyafetine ve kişisel temizliğine özen göstermemek” davranışları sosyo-ekonomik açıdan alt düzey okullarında daha çok görülmektedir.
“Yalan söylemek” davranışına karşı erkek öğretmenler öğrenciyi uygun bir dille uyarma yolunu tercih ederken; bayan öğretmenler öğrenci ile dersten sonra konuşma yolunu tercih etmişlerdir. “Öğretmenden izin almadan sınıftan ayrılmak” davranışını gösteren öğrencilere öğrenciyi uygun bir dille uyarmanın ötesinde erkek öğretmenler olumlu davranış gösteren öğrenciyi örnek göstermekte, bayan öğretmenler ise öğrencinin ailesine haber vermektedirler. “Sorunun cevabını bildiği halde parmak kaldırmaya cesaret edememek” davranışını gösteren öğrencilere erkek öğretmenler olumlu davranış gösteren öğrenciyi örnek gösterirken; bayan öğretmenlerin tercihleri farklılaşmaktadır.
Öğretmenlerin mezun oldukları okul ile kendi sınıflarında algıladıkları istenmeyen öğrenci davranışlarıyla baş etmekte birinci derecede kullandıkları çözüm yolları arasında genelde bir farklılık yoktur. Sadece “Sorunun cevabını bildiği halde parmak kaldırmaya cesaret edememek” davranışında anlamlı bir fark ortaya çıkmıştır. “Sorunun cevabını bildiği halde parmak kaldırmaya cesaret edememek” davranışıyla baş etmede ön lisans ve lisans mezunu öğretmenlerin tercihleri farklılaşmaktadır.
Öğretmenlerin mesleki kıdemleri ile kendi sınıflarında algıladıkları istenmeyen öğrenci davranışlarıyla baş etmekte birinci derecede kullandıkları çözüm yolları arasında genelde bir farklılık yoktur. Sadece “Sık sık devamsızlık yapmak” davranışında anlamlı bir fark ortaya çıkmıştır. “Sık sık devamsızlık yapmak” davranışıyla baş etmede 20-25 yıl kıdeme sahip öğretmenlerle 25 yıldan yukarı kıdeme sahip öğretmenler öğrenciyi uygun bir dille uyarmayı tercih ederken, 20 yıldan az kıdeme sahip öğretmenler öğrencinin ailesine haber vermeyi tercih etmektedirler.
Öğretmenlerin görev yaptıkları okulların sosyo-ekonomik düzeyi ile kendi sınıflarında algıladıkları istenmeyen öğrenci davranışlarıyla baş etmekte birinci derecede kullandıkları çözüm yolları arasında sadece “Konuya, işe ya da çalışmaya dikkatini toplayamamak” ve “Verilen bir görevi yarıda bırakmak ya da yerine getirmemek” davranışlarında anlamlı bir farklılık görülmüştür. Diğer davranışları öğretmenlerin görev yaptıkları okulların sosyo- ekonomik düzeyi etkilememektedir. “Konuya, işe ya da çalışmaya dikkatini toplayamamak” ve “Verilen bir görevi yarıda bırakmak ya da yerine getirmemek” davranışlarıyla baş etmede üst düzey, orta düzey ve alt düzey okullarda görev yapan öğretmenlerin tercihleri farklılaşmaktadır.
İstenmeyen Davranışın Ortaya Çıkmaması İçin Kullanılabilecek Stratejiler-Etkinlikler
İstenmeyen davranışların ortaya çıkmasını engellemek için izlenmesi gereken stratejiler şunlardır:
1-Öğrencileri Sürekli Olarak İzlemek: Öğretmen ders esnasında gözleri ile sınıfın tümünü gözlemeli, öğrencilerin tümünü görebileceği yerlerde durmalıdır.
2-Öğrencileri Motive Etmek ve Motivasyonu Dersin Sonuna Kadar Sürdürmek: Öğrencileri motive etmek için onlara aktif olma fırsatı verilmeli, öğretmen merkezli öğretim yöntemleri terk edilmeli, mümkün olduğunca fazla öğrenciye söz hakkı verilmelidir.
3-Öğrencilerin İlgilerini Anlamak ve Derse İlgiyi Arttırmak: Öğretmen iyi bir gözlemle öğrencilerinin ilgi düzeylerini keşfetmeye çalışmalı, ilginin dağılması ve sıkılma belirtilerinin görülmesi durumunda güncel bir konuyu tartışmak, mantık ve zeka oyunlarını kullanmak, birkaç dakika serbest faaliyet yapmalarına izin vermek vb. gibi bazı şeyleri kullanarak ilgilerini yeniden kazanmaya çalışmalıdır.
????: Eğitim Yuvası .::Eğitim Üzerine Her Şey::. http://www.egitimyuvasi.com/forum/egitim-uzerine-egitici-yazilar/29555_sinifta-istenmeyen-ogrenci-davranislari-cozum-yollari#post221613
4-Sınıf Kurallarını Tespit Etmek: Öğretmen, öğrencileriyle tanıştığı ilk derste öğrencilerinden beklediği davranışlarla ilgili açıklamalar yapmalı, kurallar koymalı ve bu kuralların neden gerekli olduğu konusunda tatmin ve ikna edici açıklamalar yapmalıdır.
İstenmeyen Davranışlar Karşısında Gösterilmesi Gereken Öğretmen Tepkileri
1-Sorunu Anlamak: İstenmeyen öğrenci davranışları karşısında, öğretmenin yapması gereken ilk iş, sorunu anlamak olmalıdır. Sorunun doğru bir biçimde anlaşılması, doğru bir yaklaşımla çözülmesi için ön koşuludur. Davranışı anlamak, mevcut sorunların nedenlerini tanımlamanın ötesinde, gelecekte ortaya çıkabilecek istenmeyen davranışların kestirilmesi açısından da gereklidir.
2-Görmezden Gelmek: İstenmeyen davranış o an için hemen olup bitiyorsa, süreklilik göstermiyorsa görmezden gelinebilir. Ancak öğretmen, görmezden geldiği davranışı pekiştirmekten kaçınmalıdır. Çünkü, istenmeyen bir davranışta bulunan öğrenci, bu davranışının öğretmen tarafından görmezden gelinmesiyle bunun kabul edilebilir bir davranış olduğunu düşünerek aynı davranışı tekrarlayabilir. Öğretmen tekrarlanan bu davranışı da görmezden gelirse, istenmeyen davranışların pekişmesine neden olur. Bu yöntemin dikkatli kullanılması gerekir. Aksi takdirde öğrenci yaptığı yanlış davranışın öğretmen tarafından tasdik edildiği yanılgısına düşebilir. Görmezden gelme yöntemi, dikkatli kullanılmadığında ciddi sorunlara yol açar. Önemli davranış problemlerini görmezden gelme ile ortadan kaldırmak mümkün olmadığı gibi, sorunun ağırlaşmasına da neden olur.
3-Uyarmak: İstenmeyen davranışı yapan öğrenciye, davranışının kabul edilemez olduğu çeşitli uyarılarla hissettirilebilir. Öğretmen vücut dilini kullanarak, dokunarak, sözle doğrudan veya dolaylı olarak soru sorarak, söz hakkı vererek veya sözü doğrudan doğruya istenmeyen davranışa getirerek öğrenciyi uyarabilir.
4-Derste Değişiklik Yapmak: Sınıfta öğretmenin sürekli aynı yöntemleri kullanması, kendinin aktif, öğrencilerin ise pasif olması, dersin sıkıcı bir hal almasına ve öğrencilerin dikkatlerinin dağılmasına neden olur. Dikkati dağılan öğrencilerin istenmeyen davranışlara yönelmesi kaçınılmazdır. Bu yüzden ortaya çıkabilecek istenmeyen davranışlar, dersin işlenişinde, öğretim yöntemlerinde, araç ve gereçlerde değişiklikler yapılarak ortadan kaldırılabilir.
5-Sorumluluk Vermek: Yapacak bir işi olmadığını düşünen veya işi kendisine ilginç gelmeyen öğrencinin istenmeyen davranışlara yönelmesi doğaldır. Bu durumda ona kendisini meşgul edecek bir iş vermek ya da işini kendisine daha ilginç gelecek başka bir işle değiştirmek, istenmeyen davranışların önlenmesi konusunda yararlı bir yöntemdir. Öğrencilerini tanıyan, onlar hakkında bilgi sahibi olan bir öğretmen öğrencilerine sorumluluklar verir. Sınıf başkanlığı yapmak, araç gereç getirip götürmek, ödevleri kontrol etmek gibi sorumluluklar alan öğrenci kendi davranışını kontrol ederek istenmeyen davranışlara yönelmez. Uygun ve anlamlı etkinliklerle sorumluluk verilen öğrenciler, istenmeyen davranışlara yönelecek zamanı bulamazlar.
????: Eğitim Yuvası .::Eğitim Üzerine Her Şey::. http://www.egitimyuvasi.com/forum/showthread.php?p=221613
6-Öğrenciyle Konuşmak: Yapılan bütün uyarılara rağmen öğrencinin davranışlarında bir değişiklik görülmüyorsa, sorunun öğrenci ile konuşulmasında yarar vardır. İstenmeyen bir davranış görüldüğünde hemen sıcağı sıcağına öğrenciyle ders içinde veya ders dışında, davranışının nedenleri ve sonuçları hakkında konuşulabilir.
7-Okul Yönetimi, Aile ve Rehber Uzman İle İlişki Kurmak: Bazı sorun davranışların boyutları, öğretmenin üstesinden gelemeyeceği kadar büyük olabilir. Böylesi durumlarda öğretmenin okul yönetimi ve rehberlik servisi ile işbirliği yapması gerekir. Öğretmen sınıf içinde sıkıntı yaratan, eğitim öğretimi engelleyen davranışlarla baş edemediği durumlarda okul yönetimi, aile veya bir uzmandan sorunun çözümü için yardım isteyebilir.
8-Ceza Vermek: Diğer yöntemleri kullanmasına rağmen öğretmen hâlâ öğrencilerin istenmeyen davranışlarıyla baş edemiyorsa, göstermesi gereken en son tepki ceza vermek olacaktır. Ceza, davranışla orantılı olarak, o davranışın yinelenmesini engelleyecek şekilde uygulanmalı, bunun için de öğrenci neyi, nasıl yaptığı için ceza aldığını bilmelidir. Neden ceza aldığını bilmeyen öğrencinin eğitimin amaçları doğrultusunda istenen davranışları göstermesi mümkün değildir.
Etkili bir sınıf yönetiminde cezanın yeri olmamalıdır. Çünkü ceza davranışı zayıflatır ya da belli bir süre için durdurur. Baskının ortadan kalkmasıyla istenmeyen davranış aynen tekrar eder. Ceza, davranış değişikliğine neden olmaz. Diğer bir deyişle istenmedik bir davranışı istendik yönde değiştirmez. İstenmeyen öğrenci davranışlarıyla baş edebilmek için öğretmenlerin sık sık başvurduğu bir yöntem olan ceza, öğrenciler üzerinde bazı olumsuz etkilere neden olabilmektedir. Aldığı cezanın etkisiyle öğrenci ya saldırgan davranışlar sergilemekte ya da içine kapanık bir öğrenci olmayı tercih etmektedir. Ceza vererek bir dizi sorunların ortadan kaldırıldığı düşünülürken, cezanın beraberinde birçok sorun getirdiğinin farkına bile varılamamaktadır.
Sonuç olarak sınıf, eğitim öğretimin yapıldığı ortamdır. Sınıfta sınıf içi ya da sınıf dışı etkenlerden kaynaklanan bir çok neden öğrenciyi istenmeyen davranışa sevk etmektedir.
Her şeyin dört dörtlük gittiği, hiçbir istenmeyen davranışın olmadığı bir sınıfı hayal etmek bir bakıma gerçeği görememektir. Trafik kazalarını en iyi sistemlerde bile bütünüyle ortadan kaldırma olasılığının bulunmaması gibi, okullarda da disiplin sorunlarını bütünüyle ortadan kaldırmak olası değildir.
Eğitim öğretim etkinliklerinden beklenilen verimin elde edilebilmesi iyi bir sınıf düzenini gerektirir. Öğretmenlerin olumsuz öğrenci davranışları ile başa çıkabilmesi için iyi bir sınıf yönetimi becerisine sahip olmaları gerekir. Sorun davranışların ortaya çıkmadan önlenmesi, öğrencilerin sınıf etkinliklerine katılımını artırır; öğretmenin enerjisinin ve zamanının önemli miktarını harcadığı istenmeyen davranışların ortaya çıkma olasılığını da düşürür.
İstenmeyen davranışların en aza indirilmesi için öğretmen, yönetici ve ailenin ortak çaba içinde olmaları, olaylara anlayışla yaklaşmaları, öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçlarına cevap veren programlarla onların motive edilmesi gerekmektedir.
İLGAR, Lütfü, Eğitim Yönetimi, Okul Yönetimi, Sınıf Yönetimi, Beta Yayıncılık, İstanbul , 2000, s. 167
2 BAŞAR, Hüseyin, Sınıf Yönetimi, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul,1999, s. 95
AYDIN, Ayhan, Sınıf Yönetimi, Anı Yayıncılık, Ankara, 1998, s. 138
4 Aktaran: BAŞAR, s. 106
APUHAN, Recep Şükrü, Etkili Öğretmenin Temel Davranışları, Timaş Yayıncılık, İstanbul, 2002, s. 128
TÜRNÜKLÜ, Abbas , ZORALOĞLU, Yunus, GEMİCİ, Yusuf, “İlköğretim Okullarında Okul Yönetimine Yansıyan Disiplin Sorunları”, Eğitim Yönetimi, Cilt 7, Sayı 27, yaz 2001, s. 436
TERTEMİZ, Neşe, “Sınıf Yönetimi ve Disiplin”, Sınıf Yönetimi, Editör Leyla KÜÇÜKAHMET, Nobel Yayıncılık, Ankara, 2001 s. 58
YÜKSEL, Aslı, İlköğretim I. Kademe 1., 2. Ve 3. Sınıflarda İstenmeyen Öğrenci Davranışlarına İlişkin Öğretmen Gözlem ve Görüşleri, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü), 2005
İLGAR, s. 172-174
AYDIN, s. 118
BAŞAR, s. 142
ERGÜN, Mustafa, www.egitim.aku.edu.tr/kuramsal02.ppt, (12.12.2005)
TÜRNÜKLÜ , ZORALOĞLU , GEMİCİ, s. 438
TÜRNÜKLÜ, Abbas, “Sınıf İçi Davranış Yönetimi”, Eğitim Yönetimi, Cilt 6, Sayı 21, kış 2000, s.142
ÖZDAYI, Nurhayat, “Öğrenci ve Öğretmenlerin Gözüyle Sınıf Yönetimi Sorunlarına Genel Bir Bakış”, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü XII. Eğitim Bilimleri Kongresi Bildiriler, Cilt 1, Ankara, 2004, s.375
Kaynak: Mustafa Ergun
20 Eylül 2011 Salı
FİİLLER EYLEMLER
FİİL (EYLEM)
*İş, oluş, hareket, kılış, durum bildiren kelimelerdir.
Gel, Otur, Kalk, Çık, Uyu, Döv
Not: Olumsuzluk eklerini alabilirler.
Gelme, Oturma, Kalkma, Çıkma, Uyuma, Dövme
Not: Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, bir sözcüğün fiil olduğunu anlamak için, sözcüğün yalın haline “-mek,-mak” eklerini getirebiliriz. Gelebiliyorsa fiildir.
Not: Fiiller kip ve kişi eklerini alabildikleri gibi, hiç ek almadan da kip ve kişi bildirebilirler.
Gel-di-m. (“-di” Görülen geçmiş zaman eki. “-m” 1. tekil şahıs eki)
Gel. (Ek yoktur. Bu nedenle Emir kipi. 2. tekil şahsı bildirmektedir.)
Not: Fiil, tek başına bir cümle özelliği gösterebilir.
Kapat. (Bu bir kurallı cümledir.)
Not: Fiiller, anlam özelliklerine göre üçe ayrılır:
1)Kılış Fiilleri:
Bu tür fiiller, bir nesne ile gerçekleşir.
Yaz, Oku, Çiz, Diz, İç, Sil
2)Durum Fiilleri:
Bu tür fiiller, bir nesne ile gerçekleşmez.
Uyu, Ağla, Gül, Dur, Eğlen
3)Oluş Fiilleri:
Varlığın zaman içindeki değişimini bildiren fiillerdir.
Büyü (mek), Morar (mak), Çirkinleş (mek), Yeşer (mek), Piş (mek), Paslan (mak)
Not: Fiillerin çekimi kip ve kişi ekleri yardımıyla yapılır.
Gel, Otur, Kalk, Çık, Uyu, Döv
Not: Olumsuzluk eklerini alabilirler.
Gelme, Oturma, Kalkma, Çıkma, Uyuma, Dövme
Not: Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, bir sözcüğün fiil olduğunu anlamak için, sözcüğün yalın haline “-mek,-mak” eklerini getirebiliriz. Gelebiliyorsa fiildir.
Not: Fiiller kip ve kişi eklerini alabildikleri gibi, hiç ek almadan da kip ve kişi bildirebilirler.
Gel-di-m. (“-di” Görülen geçmiş zaman eki. “-m” 1. tekil şahıs eki)
Gel. (Ek yoktur. Bu nedenle Emir kipi. 2. tekil şahsı bildirmektedir.)
Not: Fiil, tek başına bir cümle özelliği gösterebilir.
Kapat. (Bu bir kurallı cümledir.)
Not: Fiiller, anlam özelliklerine göre üçe ayrılır:
1)Kılış Fiilleri:
Bu tür fiiller, bir nesne ile gerçekleşir.
Yaz, Oku, Çiz, Diz, İç, Sil
2)Durum Fiilleri:
Bu tür fiiller, bir nesne ile gerçekleşmez.
Uyu, Ağla, Gül, Dur, Eğlen
3)Oluş Fiilleri:
Varlığın zaman içindeki değişimini bildiren fiillerdir.
Büyü (mek), Morar (mak), Çirkinleş (mek), Yeşer (mek), Piş (mek), Paslan (mak)
Not: Fiillerin çekimi kip ve kişi ekleri yardımıyla yapılır.
KİP EKLERİ
*Fiillere zaman yada dilek anlamı katan eklerdir.
A)HABER (BİLDİRME) KİPLERİ:
*Fiilin zamanını bildiren kip ekleridir.
1- Görülen Geçmiş Zaman: (-di, -dı, -du, -dü, -tı, -ti, -tu, -tü)
*Bu ek, geçmişte yapılan bir işin, kişi tarafından görüldüğünü, bilindiğini ifade eder.
Kaç-tı-m , kaç-tı-n , kaç-tıKaç-tı-k , Kaç-tı-nız , Kaç-tı-lar
2- Öğrenilen (Duyulan) Geçmiş Zaman: (-mış, -miş, -muş, -müş)
*Bu ek, geçmişte yapılan bir işin, başkasından duyulduğunu ifade eder.
Yaz-mış-ım , yaz-mış-sın , Yaz-mış
Yaz-mış-ız , yaz-mış-sınız , yaz-mış-lar
3- Şimdiki Zaman: (-yor, -mekte, -makta)
*Bu ekler fiilin şu anda yapıldığını ifade eder.
Geziyor, boyuyor, gelmekte, yağmakta
4- Gelecek Zaman: (-ecek, -acak)
*Bu ek fiilin gelecekte yapılacağını ifade eder.
Yatacak, Çıkacak, Sevecek
5- Geniş Zaman: (-r, -er, -ır)
*Bu ek fiilin her zaman yapıldığını yada yapılacağını ifade eder.
Kırar, Erir, Gözler, Görür
Not: Geniş zamanın olumsuzu “-mez, -maz” ekleriyle yapılabilir.
Burada diğerlerinden farklı olarak geniş zaman ekinin düştüğü görülür.
Gördü / GömediGörür / Görmez
1- Görülen Geçmiş Zaman: (-di, -dı, -du, -dü, -tı, -ti, -tu, -tü)
*Bu ek, geçmişte yapılan bir işin, kişi tarafından görüldüğünü, bilindiğini ifade eder.
Kaç-tı-m , kaç-tı-n , kaç-tıKaç-tı-k , Kaç-tı-nız , Kaç-tı-lar
2- Öğrenilen (Duyulan) Geçmiş Zaman: (-mış, -miş, -muş, -müş)
*Bu ek, geçmişte yapılan bir işin, başkasından duyulduğunu ifade eder.
Yaz-mış-ım , yaz-mış-sın , Yaz-mış
Yaz-mış-ız , yaz-mış-sınız , yaz-mış-lar
3- Şimdiki Zaman: (-yor, -mekte, -makta)
*Bu ekler fiilin şu anda yapıldığını ifade eder.
Geziyor, boyuyor, gelmekte, yağmakta
4- Gelecek Zaman: (-ecek, -acak)
*Bu ek fiilin gelecekte yapılacağını ifade eder.
Yatacak, Çıkacak, Sevecek
5- Geniş Zaman: (-r, -er, -ır)
*Bu ek fiilin her zaman yapıldığını yada yapılacağını ifade eder.
Kırar, Erir, Gözler, Görür
Not: Geniş zamanın olumsuzu “-mez, -maz” ekleriyle yapılabilir.
Burada diğerlerinden farklı olarak geniş zaman ekinin düştüğü görülür.
Gördü / GömediGörür / Görmez
B) DİLEK (İSTEME) KİPLERİ:
*Fiilin zamanını bildirmeyen kip ekleridir. İsteme, şart, gereklilik veya emir anlamları içerirler.
1- İstek Kipi: (-e, -a)
*İsteme anlamı katar.
Çıkayım, Yiyesin, Kıralım
Not: En sık kullanımı “-eyim, -ayım, -elim, -alım” dır.
2- Şart (Koşul) Kipi: (-se, -sa)
*Şart anlamı katar.
Koşsak, Sevsen, Yaşasam
3- Gereklilik Kipi: (-meli, -malı)
*Gerekme ve ihtimal anlamı katar.
Düşünmeliyiz, Yürümelisiniz, Olmalı
4- Emir Kipi: (Sabit eki yok)
*Emretme anlamı katar.
*Emir kipinde fiil, şahıslara göre ek alır.
* 1. Tekil ve 1. Çoğul kişilerin emir çekimi yoktur.
1. T: -............................1. Ç: -
2. T: Gel..........................2. Ç: Gel-in3. T: Gel-sin.....................3. Ç: Gel-sinler
1- İstek Kipi: (-e, -a)
*İsteme anlamı katar.
Çıkayım, Yiyesin, Kıralım
Not: En sık kullanımı “-eyim, -ayım, -elim, -alım” dır.
2- Şart (Koşul) Kipi: (-se, -sa)
*Şart anlamı katar.
Koşsak, Sevsen, Yaşasam
3- Gereklilik Kipi: (-meli, -malı)
*Gerekme ve ihtimal anlamı katar.
Düşünmeliyiz, Yürümelisiniz, Olmalı
4- Emir Kipi: (Sabit eki yok)
*Emretme anlamı katar.
*Emir kipinde fiil, şahıslara göre ek alır.
* 1. Tekil ve 1. Çoğul kişilerin emir çekimi yoktur.
1. T: -............................1. Ç: -
2. T: Gel..........................2. Ç: Gel-in3. T: Gel-sin.....................3. Ç: Gel-sinler
BASİT ZAMANLI FİİLLER: (Basit Çekimli Fiiller)
*Tek bir kip eki alan fiillerdir.
Fiil + Kip Eki + Şahıs Eki
Sür+dü+m Görülen Geçmiş Zaman
Bak+mış+sın Öğrenilen Geçmiş Zaman
Fiil + Kip Eki + Şahıs Eki
Sür+dü+m Görülen Geçmiş Zaman
Bak+mış+sın Öğrenilen Geçmiş Zaman
BİLEŞİK ZAMANLI FİİLLER: (Bileşik Çekimli Fiiller)
*Birden fazla kip eki alan fiillerdir.
Fiil + 1. Kip Eki + 2. Kip Eki (-di, -miş, -se) + Şahıs EkiNot: 2. Kip eki aslında ek-fiildir. Ve bu ekler sabittir.
Git+miş+ti+n
Gid+ecek+miş+iz
Git+miş+se+niz
Fiil + 1. Kip Eki + 2. Kip Eki (-di, -miş, -se) + Şahıs EkiNot: 2. Kip eki aslında ek-fiildir. Ve bu ekler sabittir.
Git+miş+ti+n
Gid+ecek+miş+iz
Git+miş+se+niz
Bileşik zamanlı Fiiller Üçe Ayrılır:
1- Hikaye Bileşik Zaman: (-di)
Fiil+Kip eki+(-di)+Şahıs eki
Baksaydık, Okumalıydın, Oturacaktım
2- Rivayet Bileşik Zaman: (-miş)
Fiil+Kip eki+(-miş)+Şahıs eki
Arıyormuş, Çıkaymışsın, Silecekmişiz
3- Şart Bileşik Zaman: (-se)
Fiil+Kip Eki+(-se)+Şahıs Eki
Gelmişseniz, Yatmalıysan, Boyadıysak
Not: Emir kipinin bileşik zamanı yoktur.
Not: Katmerli bileşik zaman:
Gel+iyor+du+y+sa+m
Yap+acak+mış+sa
FİİLERDE ANLAM-ZAMAN KAYMASI:
*Kip eklerinin görevi dışında, başka bir kip ekinin yerine kullanılmasıyla oluşur.
*Bileşik zamanlı fiillerde anlam-zaman kayması olmaz.
*Dua ve dileklerde genelde görülür.
Yarın maça gidiyor muyuz? (aslında “gidecek miyiz?” olmalı… )
Bu yıl ÖSS haziran ayında yapılıyor. ( “yapılacak.” )
Akşamları erken yatıyorum. ( “yatarım.” )
Küçük yaştayken futbol oynamaya başlıyor. ( “başlamış.” )
Hoca bir gün ağaca çıkar. ( “çıkmış.” )
Her şey gönlünüzce olsun. ( “ola.” )
SÖZCÜKTE YAPI VE EKLER
SÖZCÜĞÜN YAPISI
Sözcüğün yapısını üç grupta inceleyebiliriz: Basit sözcük, türemiş sözcük, bileşik sözcük.Şimdi bunları ayrıntılarıyla görelim.
1. Basit Sözcük
Yapım eki almayan sözcüklerdir. Bu tür sözcükler çekim eki almış olabilir. Yapım eki almadıklarından bunlar daima kök halinde bulunur.
“Her tarafı bembeyaz karlar örtmüştü.” cümlesindeki bütün sözcükler basittir.
2. Türemiş Sözcük
Yapım eki alan sözcüklerdir. Türemiş sözcükler cümledeki görevlerine göre belli türleri karşılar. Böylece sözcük hem yapı hem görevce adlandırılır; yani türemiş isim, türemiş sıfat, türemiş fiil.... gibi.
“Bu köşeye bir kitaplık kurmak lazım.”
“Bana bir silgi verebilir misin?”
“Sınıfımızın başkanı çok dalgın biriydi.”
“O her zaman büyük düşünürdü.”
“Yolda çok hızlı yürürdü.”
“O her zaman yanında çalışanları gözetirdi.”
“Çocuklar asla sevgisiz yaşayamaz.”
“Çok acıktım, haydi yemeğe gidelim.”
cümlelerindeki altı çizili sözcükler türemiştir.
cümlesinde altı çizili sözcük, “aç” ismine”-ık” isimden fiil yapma eki getirilerek türetilmiştir. Buna türemiş fiil diyoruz.
“Yaprakların hışırtısı, kuşların cıvıltısına karışmış, tatlı bir musıki oluşturmuştu.”
cümlesinde altı çizili sözcükler “hışır”, “cıvıl” yansıma sözcüklerine “-tı” eki getirilerek yapılmıştır ve yansımadan türeyen isim oluşturulmuştur.
* * *
Bazı pekiştirmeli sözcüklerde sözcüğün başına bir hece eklendiği görülür.“Etraf bembeyaz olmuş, göz kamaştırıyordu.”
cümlesinde altı çizili sözcük incelendiğinde “beyaz” sözcüğünün ilk hecesinden oluşturulmuş “bem” hecesinin sözcüğün başına geldiğini görüyoruz. Bu bir ek olmadığından sözcük yapım eki almamıştır; yani basittir.
Diğer taraftan, Türkçe sondan çekimli bir dildir, ekler daima sözcüğün sonuna eklenir.
Bir sözcük sadece kökten türetilmez; gövdelerden de türetilebilir.
“Şuralarda bir gözlükçü vardı eskiden.”
cümlesinde altı çizili sözcük “göz” isminden “gözlük”, “gözlük” isminden “gözlükçü” olmuştur. Görüldüğü gibi “-lük” eki sözcüğün köküne, “-çü” eki gövdesine eklenmiştir. Elbette sözcük yine türemiş bir isimdir.
3. Bileşik Sözcük
İki farklı sözcüğün bir araya gelerek kendi anlamlarından az çok farklı bir anlam oluşturacak biçimde kaynaşmasıyla oluşan sözcüklerdir.
Bileşik sözcükler değişik şekillerde oluşur. Kimileri isim tamlamalarının, kimileri sıfat tamlamalarının, kimileri cümle özelliği gösteren söz öbeklerinin kaynaşmaları sonucunda oluşmuştur.
Bu kaynaşma sırasında sözcüklerin her ikisi anlamını kaybedebilir.
“Bahçeden çok güzel hanımeli kokusu geliyordu.”
Sözcüklerden sadece biri anlamını kaybetmiş olabilir.
“Yeryüzü yemyeşil olmuştu yine.”
Sözcüklerden hiçbiri anlamını tam olarak kaybetmemiş olabilir.
“Bu kış yeni bir ayakkabı almam gerek.”
* * *
Bileşik sözcükler yapılışlarına göre değişik özellikler gösterir. Bunları şu şekilde gruplandırabiliriz.a. İsim Tamlaması Yoluyla
“Komşunun çocuğu kuşpalazına yakalanmış.”
“Onlar düğünden sonra balayına gidecekler.”
“Üzerinde camgöbeği renginde bir kazak vardı.”
“Bahçenin bir köşesine aslanağzı ekmişlerdi.”
cümlelerinde altı çizili bileşik sözcükler isim tamlaması yoluyla oluşmuştur. Sözcükleri ayrı düşündüğümüzde bu, açık olarak anlaşılır.
Bazen bu yolla oluşan isimlerin - özellikle yer isimleri - sonunda iyelik ekinin düştüğü görülür.
“Edirnekapısı -> Edirnekapı”
“Kadıköyü -> Kadıköy”
sözcüklerinde altı çizili eklerin düştüğünü görüyoruz.
b. Sıfat Tamlaması Yoluyla
“O ne açıkgöz adamdır bilsen.”
“Buradan Acıgöl’e gidebilir miyiz?”
“Buralarda eskiden çok sivrisinek olurdu.”
“Bu mevsim tam karatavuk avlama mevsimidir.”
cümlelerinde altı çizili bileşik sözcükler sıfat tamlamalarının kalıplaşmasıyla oluşmuştur.
c. İyelik Ekinin Kaynaştırması Yoluyla
“Burası bağrıyanık insanların diyarıdır.”
“Çocukları fazla başıboş bırakmamalıyız.”
“O sütübozuk adama güvenir miyim hiç?”
cümlelerindeki altı çizili sözcüklerde, birinci sözcük isim, ikinci sözcük sıfat özelliği gösteriyor ve isim olan sözcük iyelik eki almıştır.
d. İki Çekimli Fiilin Kaynaşması Yoluyla
“Odaya yeni bir çekyat alalım.”
“Bu denizlerde gelgit olayı pek görülmez.”
“Ekinler biçerdöverlerle biçilip ambarlara doldurulurdu.”
“Onunla uyurgezer diye dalga geçerlerdi.”
cümlelerinde her iki sözcük de çekimlidir. Birleşerek kendi anlamlarından farklı bir anlam ifade etmişler, ya da tür değişikliğine uğrayıp ad ve sıfat görevinde sözcükler oluşturmuşlardır.
e. Bir İsimle Bir Çekimli Fiilin Kaynaşması Yoluyla
“Onun gibi mirasyedi birinden, başka ne beklenir.”
“Yeni bir ateşkes imzalanacakmış.”
“Bu lokantada imambayıldı güzel yapılır.”
cümlelerinde altı çizili sözcüklerin birincisi isim, ikincisi çekimli bir fiildir. Sözcükleri gerçek anlamlarında düşündüğümüzde bunların bir cümle özelliği gösterdiğini söyleyebiliriz.
f. İsim ve Fiilimsinin Kaynaşması Yoluyla
“Bu bölgede günebakan yetişmiyormuş.”
“Ahmet karakaçanın sırtına binmiş gidiyordu.”
“Böyle oyunbozanlık edersen seninle geçinemeyiz.”
“Bu limana bir dalgakıran yapmak lazım.”
“Onun gibi çöpçatan birini görmedim, doğrusu.”
cümlelerinde birincisi isim soylu sözcük, ikincisi sıfat-fiil olan bu sözcüklerden bir bileşik sözcük meydana gelmiştir.
Bunlardan başka yollarla da bileşik sözcük oluşturulabilir. Önemli olan iki ayrı sözcüğün kaynaştığını anlayabilmektir.
Bileşik sözcüklerin kimileri oluşurken ses kaybı olabilir.
“Pazartesi günü size geleceğim.”
cümlesindeki sözcüğün oluşmasına bakalım.
Pazar - ertesi -> Pazartesi
Görüldüğü gibi “er” hecesi düşmüştür.
Bazı bileşik sözcüklerin oluşumunda ise iki ayrı sözcüğün varlığı bile hissedilemez.
sütlü aş -> sütlaç
ne asıl -> nasıl
bu öyle -> böyle
Bu sözcüklerin artık iki ayrı sözcükten oluştuğunu düşünemiyoruz bile.
Bitmiş bir
Bir arabaya baktığımızda da durum aynıdır. Tek bir parça gibi görünen arabanın, şöyle bir düşündüğümüzde, aslında pek çok parçanın bir araya gelmesiyle oluşmuş bir “bütün” olduğunu anlarız.
Gündelik yaşantımızda çevremizdeki insanlarla iletişim kurabilmek için çok sayıda sözcük kullanırız. Türkçe yapısına göre “eklemeli” bir dil olduğundan, sözcüklerle birlikte ekleri de yoğun biçimde kullanırız. Ekler, eklendiği sözcüğe her zaman bitişik yazılır, bu nedenle de sözcük ile ek/ler birbirine kaynaşır. Türkçedeki ekleri tam olarak bilmeyen bir kişi, çok sayıda ek almış bir sözcüğü, tek parçaymış gibi algılar.
İşte “sözcükte yapı” konusu, sözcüklerin hangi parçalardan oluştuğunu, yapıldığını, türetildiğini; sözcüklere gelen eklerin çeşitlerini, kullanım amaçlarını inceler. Sözcükte yapı konusu, bize sözcükleri bir “bütün” olarak değil de “parça parça” görebilme becerisini kazandırır
Kök ya da gövde durumundaki sözcüklere getirilerek yeni sözcükler türetmeye yarayan eklerdir.
Türkçede dört çeşit yapım eki vardır:
1. Addan Ad Yapan Ekler
Türkçede dört çeşit yapım eki vardır:
1. Addan Ad Yapan Ekler
Kök ya da gövde durumundaki adlara gelerek onlardan yeni adlar türeten eklerdir.
–lik (–lık, –lik, –luk, –lük)
zeytinlik, taşlık, kayalık, odunluk, kömürlük, çöplük, gözlük, gelinlik, kulaklık, güzellik, çocukluk, iyilik, kötülük, dostluk, avukatlık, öğretmenlik, çiftçilik, doktorluk, yazlık, kışlık, kiralık, günlük, turşuluk
–li (–lı, –li, –lu, –lü)
akıllı, çizgili, sisli, bilgili, yağmurlu, Adanalı, Ankaralı, Kayserili, tatlı, saygılı, şekerli, tuzlu, yağlı, acılı, kokulu, naneli, taşlı, sopalı, hüzünlü, neşeli
–siz (–sız, –siz, –suz, –süz)
tatsız, tuzsuz, şekersiz, görgüsüz, işsiz, deneyimsiz, korkusuz, saygısız, ölümsüz, düşüncesiz, parasız, vefasız, tarafsız
–ci (–cı, –ci, –cu, –cü, –çı, –çi, –çu, –çü)
yalancı, yolcu, eskici, futbolcu, avcı, demirci, oduncu, dişçi, çiçekçi, eczacı, inatçı, kavgacı, şarkıcı, sanatçı, ülkücü, milliyetçi, siyasetçi
–cil (–cıl, –cil, –cul, –cül, –çıl, –çil, –çul, –çül)
bencil, insancıl, ölümcül, evcil, etçil, otçul
–ce (–ca, –ce, –ça, –çe)
Türkçe, İngilizce, Fransızca, Arapça, Çince, Rusça, bilmece, bulmaca, kesmece, seçmece, çekmece
–cak (–cak, –cek)
büyücek (büyük–cek), çabucak (çabuk–cak), yavrucak, oyuncak
–cik (–cık, –cik, –cuk, –cük)
sıcacık (sıcak–cık), ufacık (ufak–cık), bağcık, tosuncuk, maymuncuk
–dem (–dam, –dem, –tam, –tem)
gündem, yöntem, erdem
–er (–ar, –er)
ikişer, üçer, altışar, onar, yüzer, biner
–deş (–daş, –deş, –taş, –teş)
vatandaş, meslektaş, sırdaş, yoldaş, sesteş, adaş (ad–daş), kardeş (karın–daş), çağdaş, soydaş
–k (–k, –ak, –ek)
solak, ortak, başak, benek, topak
–(i)msi (–(ı)msı, –(i)msi, –(u)msu, –(ü)msü)
ekşimsi, pembemsi, sarımsı, acımsı, mavimsi
–(i)mtırak
yeşilimtırak, ekşimtırak, sarımtırak
–in (–ın, –in, –un, –ün)
yazın, kışın, güzün, demin, ansızın
–ki
akşamki (maç), yarınki (toplantı), dünkü (hava), evdeki (hesap), bitişikteki (komşu)
–leyin
geceleyin, sabahleyin, akşamleyin
–sel (–sal, –sel)
kumsal, kişisel, duygusal, toplumsal, yüzeysel, tarımsal, hayvansal, bitkisel, küresel, belgesel, kırsal
–si (–sı, –si, –su, –sü)
kadınsı, erkeksi, çocuksu
–(i)nci (–(ı)ncı, –(i)nci, –(u)ncu, –(ü)ncü)
birinci, ikinci, üçüncü, sonuncu, kaçıncı
–ti (–tı, –ti, –tu, –tü)
hırıltı, gürültü, patırtı, şırıltı, fısıltı, çatırtı, gıcırtı, cızırtı
2. Addan Fiil Yapan Ekler
–lik (–lık, –lik, –luk, –lük)
zeytinlik, taşlık, kayalık, odunluk, kömürlük, çöplük, gözlük, gelinlik, kulaklık, güzellik, çocukluk, iyilik, kötülük, dostluk, avukatlık, öğretmenlik, çiftçilik, doktorluk, yazlık, kışlık, kiralık, günlük, turşuluk
–li (–lı, –li, –lu, –lü)
akıllı, çizgili, sisli, bilgili, yağmurlu, Adanalı, Ankaralı, Kayserili, tatlı, saygılı, şekerli, tuzlu, yağlı, acılı, kokulu, naneli, taşlı, sopalı, hüzünlü, neşeli
–siz (–sız, –siz, –suz, –süz)
tatsız, tuzsuz, şekersiz, görgüsüz, işsiz, deneyimsiz, korkusuz, saygısız, ölümsüz, düşüncesiz, parasız, vefasız, tarafsız
–ci (–cı, –ci, –cu, –cü, –çı, –çi, –çu, –çü)
yalancı, yolcu, eskici, futbolcu, avcı, demirci, oduncu, dişçi, çiçekçi, eczacı, inatçı, kavgacı, şarkıcı, sanatçı, ülkücü, milliyetçi, siyasetçi
–cil (–cıl, –cil, –cul, –cül, –çıl, –çil, –çul, –çül)
bencil, insancıl, ölümcül, evcil, etçil, otçul
–ce (–ca, –ce, –ça, –çe)
Türkçe, İngilizce, Fransızca, Arapça, Çince, Rusça, bilmece, bulmaca, kesmece, seçmece, çekmece
–cak (–cak, –cek)
büyücek (büyük–cek), çabucak (çabuk–cak), yavrucak, oyuncak
–cik (–cık, –cik, –cuk, –cük)
sıcacık (sıcak–cık), ufacık (ufak–cık), bağcık, tosuncuk, maymuncuk
–dem (–dam, –dem, –tam, –tem)
gündem, yöntem, erdem
–er (–ar, –er)
ikişer, üçer, altışar, onar, yüzer, biner
–deş (–daş, –deş, –taş, –teş)
vatandaş, meslektaş, sırdaş, yoldaş, sesteş, adaş (ad–daş), kardeş (karın–daş), çağdaş, soydaş
–k (–k, –ak, –ek)
solak, ortak, başak, benek, topak
–(i)msi (–(ı)msı, –(i)msi, –(u)msu, –(ü)msü)
ekşimsi, pembemsi, sarımsı, acımsı, mavimsi
–(i)mtırak
yeşilimtırak, ekşimtırak, sarımtırak
–in (–ın, –in, –un, –ün)
yazın, kışın, güzün, demin, ansızın
–ki
akşamki (maç), yarınki (toplantı), dünkü (hava), evdeki (hesap), bitişikteki (komşu)
–leyin
geceleyin, sabahleyin, akşamleyin
–sel (–sal, –sel)
kumsal, kişisel, duygusal, toplumsal, yüzeysel, tarımsal, hayvansal, bitkisel, küresel, belgesel, kırsal
–si (–sı, –si, –su, –sü)
kadınsı, erkeksi, çocuksu
–(i)nci (–(ı)ncı, –(i)nci, –(u)ncu, –(ü)ncü)
birinci, ikinci, üçüncü, sonuncu, kaçıncı
–ti (–tı, –ti, –tu, –tü)
hırıltı, gürültü, patırtı, şırıltı, fısıltı, çatırtı, gıcırtı, cızırtı
2. Addan Fiil Yapan Ekler
Kök ya da gövde durumundaki adlara gelerek onlardan fiiller türeten eklerdir.
–e (–a, –e)
kana–, türe–, oyna– (oyun–a–), boşa–, tüne–
–de (–da, –de)
fısılda–, hışırda–, gıcırda–, gümbürde–, fokurda–
–el (–l, –al, –el, –ıl, –il, –ul, –ül)
azal–, düzel–, yönel–, çoğal– (çok–al–), daral–, doğrul–, eğril–, incel–, durul–
–er (–r, –ar, –er)
karar–, ağar– (ak–ar–), öner–, sarar– (sarı–ar–), yeşer– (yeşil–er–), morar–
–ik (–ık, –ik, –uk, –ük)
birik–, acık– (aç–ık–), gecik– (geç–ik–), gözük–
–imse (–ımsa, –imse, –umsa, –ümse)
benimse–, özümse–, azımsa–
–kir (–kır, –kir, –kur, –kür)
haykır–, fışkır–, püskür–, tükür–, hıçkır–
–le (–la, –le)
sula–, yükle–, dişle–, hatırla–, ekle–, yolla–, başla–, özetle–, ciltle–, avla–, ucuzla–, şişmanla–, yumurtla– (yumurta–la–), temizle–, gizle–, konakla–, zıpla–, ofla–, pufla–, patla–, gürle–, çınla–, mele–, havla–
–len (–lan, –len)
hastalan–, yaşlan–, güneşlen–, evlen–, sinirlen–, öfkelen–, kuşkulan–
–leş (–laş, –leş)
şakalaş–, dertleş–, haberleş–, sözleş–, katılaş–, uzaklaş–, buharlaş–, güzelleş–
–se (–sa, –se)
susa–, duraksa–, garipse–, önemse–
3. Fiilden Fiil Yapan Ekler
–e (–a, –e)
kana–, türe–, oyna– (oyun–a–), boşa–, tüne–
–de (–da, –de)
fısılda–, hışırda–, gıcırda–, gümbürde–, fokurda–
–el (–l, –al, –el, –ıl, –il, –ul, –ül)
azal–, düzel–, yönel–, çoğal– (çok–al–), daral–, doğrul–, eğril–, incel–, durul–
–er (–r, –ar, –er)
karar–, ağar– (ak–ar–), öner–, sarar– (sarı–ar–), yeşer– (yeşil–er–), morar–
–ik (–ık, –ik, –uk, –ük)
birik–, acık– (aç–ık–), gecik– (geç–ik–), gözük–
–imse (–ımsa, –imse, –umsa, –ümse)
benimse–, özümse–, azımsa–
–kir (–kır, –kir, –kur, –kür)
haykır–, fışkır–, püskür–, tükür–, hıçkır–
–le (–la, –le)
sula–, yükle–, dişle–, hatırla–, ekle–, yolla–, başla–, özetle–, ciltle–, avla–, ucuzla–, şişmanla–, yumurtla– (yumurta–la–), temizle–, gizle–, konakla–, zıpla–, ofla–, pufla–, patla–, gürle–, çınla–, mele–, havla–
–len (–lan, –len)
hastalan–, yaşlan–, güneşlen–, evlen–, sinirlen–, öfkelen–, kuşkulan–
–leş (–laş, –leş)
şakalaş–, dertleş–, haberleş–, sözleş–, katılaş–, uzaklaş–, buharlaş–, güzelleş–
–se (–sa, –se)
susa–, duraksa–, garipse–, önemse–
3. Fiilden Fiil Yapan Ekler
Kök ya da gövde durumundaki fiillere gelerek onlardan yeni fiiller türeten eklerdir.
–dir (–dır, –dir,–dur, –dür, –tır, –tir, –tur, –tür)
güldür–, öldür–, sustur–, kandır–, yıktır–, kırdır–, söndür–, küstür–, bozdur–, çaldır–, uyandır–, bölüştür–, kaptır–
–il (–ıl, –il, –ul, –ül)
yırtıl–, kesil–, satıl–, açıl–, kırıl–, üzül–, bozul–, dökül–, sıkıl–
–in (–n, –ın, –in, –un, –ün)
giyin–, süslen–, korun–, taran–, kaşın–, yıkan–, övün–
–ir (–ır, –ir, –ur, –ür)
pişir–, doyur–, şişir–, düşür–, batır–
–iş (–ş, –ış, –iş, –uş, –üş)
dövüş–, buluş–, kaçış–, ağlaş–, anlaş–, dönüş–, boğuş–, çarpış–
–t
kurut–, boyat–, sıvat–, şaşırt–, başlat–, ödet–, kısalt–, dirilt–
4. Fiilden Ad Yapan Ekler
–dir (–dır, –dir,–dur, –dür, –tır, –tir, –tur, –tür)
güldür–, öldür–, sustur–, kandır–, yıktır–, kırdır–, söndür–, küstür–, bozdur–, çaldır–, uyandır–, bölüştür–, kaptır–
–il (–ıl, –il, –ul, –ül)
yırtıl–, kesil–, satıl–, açıl–, kırıl–, üzül–, bozul–, dökül–, sıkıl–
–in (–n, –ın, –in, –un, –ün)
giyin–, süslen–, korun–, taran–, kaşın–, yıkan–, övün–
–ir (–ır, –ir, –ur, –ür)
pişir–, doyur–, şişir–, düşür–, batır–
–iş (–ş, –ış, –iş, –uş, –üş)
dövüş–, buluş–, kaçış–, ağlaş–, anlaş–, dönüş–, boğuş–, çarpış–
–t
kurut–, boyat–, sıvat–, şaşırt–, başlat–, ödet–, kısalt–, dirilt–
4. Fiilden Ad Yapan Ekler
Kök ya da gövde durumundaki fiillere gelerek onlardan adlar türeten eklerdir.
–ce (–ca, –ce)
düşünce, eğlence, söylence, sakınca
–gen (–gan, –gen, –kan, –ken)
kaygan, üretken, girişken, alıngan, kırılgan, sıkılgan, çalışkan, saldırgan, atılgan, konuşkan, unutkan, iletken, değişken, çekingen, girişken
–ge (–ga, –ge, –ka, –ke)
bilge, süpürge, kavurga, bölge, bileşke, gösterge
–gi (–gı, –gi, –gu, –gü, –kı, –ki, –ku, –kü)
atkı, askı, sürgü, çizgi, keski, çalgı, duygu, görgü, saygı, bilgi, sevgi, dergi, örgü, vurgu, salgı, vergi, bitki, yetki, bulgu, baskı
–gin (–gın, –gin, –gun, –gün, –kın, –kin, –kun, –kün)
üzgün, yorgun, bezgin, bitkin, seçkin, dalgın, şaşkın, olgun, küskün, durgun, pişkin, yangın, soygun, bozgun, bilgin
–i (–ı, –i, –u, –ü)
gezi, kazı, gömü, koşu, soru, korku, koku, örtü, yazı, doğu, batı, sayı, takı, artı, açı, ölü, sıkı, dolu
–ici (–ıcı, –ici, –ucu, –ücü)
yanıcı, dondurucu, patlayıcı, kalıcı, kesici, yazıcı, yıkıcı, kavurucu, satıcı, alıcı, verici, üzücü, sıkıcı, ısıtıcı, soğutucu, kırıcı, sürükleyici, besleyici, izleyici
–ik (–k, –ak, –ek, –ık, –ik, –uk, –ük)
durak, konak, tapınak, ölçek, uçak, batak, tarak, bıçak, kaçak, dilek, istek, yatak, adak, parlak, titrek, yıkık, düşük, sökük, yanık, yenik, uyuşuk, kırık, soğuk, dişlek, konuk, şımarık, ılık, öksürük, çürük
–m (–m, –ım, –im, –um, –üm)
yaşam, doğum, ölüm, üretim, tüketim, seçim, durum, gelişim, uçurum, bakım, onarım, biçim, kesim, alım, satım, dilim, içim, pişirim
–n (–n, –ın, –in, –un, –ün)
tütün, esin, basın, yayın, yığın, ekin, sorun, yazın, dizin, sayın
–nç (–(ı)nç, –(i)nç, –(u)nç, –(ü)nç, –ç)
bilinç, övünç, sevinç, basınç, inanç, korkunç, gülünç, iğrenç, utanç, kazanç
–nti (–(ı)ntı, –(i)nti, –(u)ntu, –(ü)ntü; –tı, –ti, –tu, –tü)
gezinti, sarsıntı, silinti, kazıntı, süprüntü (süpür–üntü), kırıntı, döküntü, çalıntı, ayrıntı (ayır–ıntı), saplantı, bağlantı, yaşantı, kalıntı, görüntü, sıkıntı, özenti
–iş (–ış, –iş, –uş, –üş)
buluş, açılış, kapanış, kurtuluş, yağış, dönüş, uçuş, gösteriş, yanlış (yanıl–ış), dikiş, kaçış
–t (–t, –ıt, –it, –ut, –üt)
taşıt, geçit, umut, yapıt, yazıt, kesit, anıt, sarkıt, dikit, konut, yakıt, yapıt
–me (–ma, –me)
okuma, yazma, uçurtma, dondurma, kavurma, dinlenme, kazma
–mek (–mak, –mek)
yemek, içmek, gülmek, uyumak, çakmak
–ti (–tı, –ti, –tu, –tü)
karartı, ürperti, belirti, bağırtı, sarartı (sarı–ar–tı), doğrultu
–e (–a, –e)
süre, sapa, yara, doğa, kısa, çevre (çevir–e)
–men (–man, –men)
yönetmen, okutman, belletmen, öğretmen, eğitmen, sayman, seçmen, göçmen, şişman
–ce (–ca, –ce)
düşünce, eğlence, söylence, sakınca
–gen (–gan, –gen, –kan, –ken)
kaygan, üretken, girişken, alıngan, kırılgan, sıkılgan, çalışkan, saldırgan, atılgan, konuşkan, unutkan, iletken, değişken, çekingen, girişken
–ge (–ga, –ge, –ka, –ke)
bilge, süpürge, kavurga, bölge, bileşke, gösterge
–gi (–gı, –gi, –gu, –gü, –kı, –ki, –ku, –kü)
atkı, askı, sürgü, çizgi, keski, çalgı, duygu, görgü, saygı, bilgi, sevgi, dergi, örgü, vurgu, salgı, vergi, bitki, yetki, bulgu, baskı
–gin (–gın, –gin, –gun, –gün, –kın, –kin, –kun, –kün)
üzgün, yorgun, bezgin, bitkin, seçkin, dalgın, şaşkın, olgun, küskün, durgun, pişkin, yangın, soygun, bozgun, bilgin
–i (–ı, –i, –u, –ü)
gezi, kazı, gömü, koşu, soru, korku, koku, örtü, yazı, doğu, batı, sayı, takı, artı, açı, ölü, sıkı, dolu
–ici (–ıcı, –ici, –ucu, –ücü)
yanıcı, dondurucu, patlayıcı, kalıcı, kesici, yazıcı, yıkıcı, kavurucu, satıcı, alıcı, verici, üzücü, sıkıcı, ısıtıcı, soğutucu, kırıcı, sürükleyici, besleyici, izleyici
–ik (–k, –ak, –ek, –ık, –ik, –uk, –ük)
durak, konak, tapınak, ölçek, uçak, batak, tarak, bıçak, kaçak, dilek, istek, yatak, adak, parlak, titrek, yıkık, düşük, sökük, yanık, yenik, uyuşuk, kırık, soğuk, dişlek, konuk, şımarık, ılık, öksürük, çürük
–m (–m, –ım, –im, –um, –üm)
yaşam, doğum, ölüm, üretim, tüketim, seçim, durum, gelişim, uçurum, bakım, onarım, biçim, kesim, alım, satım, dilim, içim, pişirim
–n (–n, –ın, –in, –un, –ün)
tütün, esin, basın, yayın, yığın, ekin, sorun, yazın, dizin, sayın
–nç (–(ı)nç, –(i)nç, –(u)nç, –(ü)nç, –ç)
bilinç, övünç, sevinç, basınç, inanç, korkunç, gülünç, iğrenç, utanç, kazanç
–nti (–(ı)ntı, –(i)nti, –(u)ntu, –(ü)ntü; –tı, –ti, –tu, –tü)
gezinti, sarsıntı, silinti, kazıntı, süprüntü (süpür–üntü), kırıntı, döküntü, çalıntı, ayrıntı (ayır–ıntı), saplantı, bağlantı, yaşantı, kalıntı, görüntü, sıkıntı, özenti
–iş (–ış, –iş, –uş, –üş)
buluş, açılış, kapanış, kurtuluş, yağış, dönüş, uçuş, gösteriş, yanlış (yanıl–ış), dikiş, kaçış
–t (–t, –ıt, –it, –ut, –üt)
taşıt, geçit, umut, yapıt, yazıt, kesit, anıt, sarkıt, dikit, konut, yakıt, yapıt
–me (–ma, –me)
okuma, yazma, uçurtma, dondurma, kavurma, dinlenme, kazma
–mek (–mak, –mek)
yemek, içmek, gülmek, uyumak, çakmak
–ti (–tı, –ti, –tu, –tü)
karartı, ürperti, belirti, bağırtı, sarartı (sarı–ar–tı), doğrultu
–e (–a, –e)
süre, sapa, yara, doğa, kısa, çevre (çevir–e)
–men (–man, –men)
yönetmen, okutman, belletmen, öğretmen, eğitmen, sayman, seçmen, göçmen, şişman
Eklendiği sözcüğün var olan anlamına “durum, aitlik, zaman, dilek, kişi” gibi yeni anlam ilgileri yükleyen eklerdir.
Yapım ekleri sözcük türetmeye yarar, çekim ekleri sözcük türetmez.
Yapım ekleri sözcük türetmeye yarar, çekim ekleri sözcük türetmez.
a) Ad Çekim Ekleri
1. İyelik Ekleri
Ad soylu sözcüklere gelerek varlığın kime ya da neye ait olduğunu belirten eklerdir.
“iye” sözcüğünün anlamı “aitlik, sahiplik”tir. “iye”, “ait” ve “sahip” sözcükleri eş anlamlıdır.
Şu üç cümle aynı anlamı ifade eder:
Bu çantanın iyesi kim?
Bu çantanın sahibi kim?
Bu çanta kime ait?
NOT: “iyelik” sözcüğünün anlamı, günlükyaşamda kullanmadığımız için çabuk unutulur. İyelik eklerini öğrenmek için ya da akılda tutabilmek için öncelikle bu sözcüğün anlamını iyice öğrenmeliyiz. Şunu anlatmaya çalışıyorum: “iyelik” sözcüğünü gördüğümüzde, zihnimizde hemen “aitlik” ve “sahiplik” sözcükleri canlanmalıdır.
İyelik = aitlik = sahiplik
Türkçede üçü tekil ve üçü çoğul olmak üzere toplam altı tane kişi zamiri vardır: ben, sen, o (tekil); biz, siz, onlar (çoğul). Adlara getirilen iyelik ekleri, bu altı kişi zamirinden herhangi birine ait olma anlamı kazandırır.
“kolye”
kolye – m (benim kolyem, kolye bana ait)
1. tekil iyelik eki
kolye – n (senin kolyen, kolye sana ait)
2. tekil iyelik eki
kolye – s – i (onun kolyesi, kolye ona ait)
3. tekil iyelik eki
kolye – miz (bizim kolyemiz, kolye bize ait)
1. çoğul iyelik eki
kolye – niz (sizin kolyeniz, kolye size ait)
2. çoğul iyelik eki
kolye – leri (onların kolyeleri, kolye onlara ait)
3. çoğul iyelik eki
NOT: İyelik eki varlığın neye ait olduğu anlamını da verir. Varlığın sahibi, insan dışında başka bir varlık da olabilir.
saat–in kordon–u
3. tekil kişi iyelik eki
(kordon, saate ait)
kuş–un gaga–s–ı
3. tekil kişi iyelik eki
(gaga, kuşa ait)
NOT: İyelik ekleri ile kişi ekleri birbirine karıştırılmamalıdır. İyelik ekleri adlara gelir, kişi ekleri fiillere gelir. İyelik ekleri varlığın kime ya da neye ait olduğunu belirtir. Kişi ekleri hareketin kim tarafından yapıldığını belirtir. Hareketlerin bir sahibi olamaz, hareketler birilerine ait olamaz, ancak varlıkların bir sahibi olur, varlıklar birilerine ait olabilir.
kolyem (kolye – m )
ad 1. tekil kişi iyelik eki
Kolyenin sahibi kim? − Kolyenin sahibi benim.
Kolye kime ait? − Kolye bana ait.
ütüledim (ütüle – di – m )
fiil 1. tekil kişi eki
Ütüleme hareketini yapan kim? − Ütüleme işini yapan benim.
NOT: 2. tekil ve çoğul kişi iyelik eklerinden sonra durum ekleri geldiğinde, varlık hem 2. hem de 3. kişiye aitmiş gibi bir anlam ortaya çıkar.
Şiirini çok beğendim.
(Senin şiirini …)
(Onun şiirini …)
Evine hırsız girmiş.
(Senin evine …)
(Onun evine …)
Kardeşini işten çıkardılar.
(Senin kardeşini …)
(Onun kardeşini …)
Oyuncaklarını dolabın üst gözüne sakladım.
(Senin oyuncaklarını …)
(Onun oyuncaklarını …)
NOT: Belirtme durum eki “–i” (–ı, –i, –u, –ü) ile üçüncü tekil kişi iyelik eki “–i” (–ı, –i, –u, –ü) birbirine karıştırılmamalıdır.
3. tekil iyelik eki alan sözcüğün önüne “onun” sözcüğünü getirebiliriz, fakat belirtme durum ekini alan sözcüğün önüne “onun” sözcüğünü getiremeyiz.
Sobayı erkenden yaktım.
(Onun sobayı, olmuyor. Öyleyse belirtme durum eki.)
Kıyafeti çok güzeldi.
(Onun kıyafeti, oluyor. Öyleyse 3. tekil kişi iyelik eki.)
NOT: 3. tekil kişi iyelik eki ünlüyle biten sözcüklere geldiğinde kaynaştırma ünsüzü olarak “s” kullanılır.
oda – s – ı karne – s – i
“su” ve “ne” sözcükleri istisnadır.
çeşme su – y – u
arabanın ne – y – i
NOT: Kimi zaman ad soylu sözcüklerde hem iyelik eki hem de durum eki bulunabilir. Böylesi durumda iyelik eki önce, durum eki sonra gelir.
bahçe – miz – de (-miz: 1.çoğul iyelik eki, -de: bulunma durumu eki)
2. Durum Ekleri
“iye” sözcüğünün anlamı “aitlik, sahiplik”tir. “iye”, “ait” ve “sahip” sözcükleri eş anlamlıdır.
Şu üç cümle aynı anlamı ifade eder:
Bu çantanın iyesi kim?
Bu çantanın sahibi kim?
Bu çanta kime ait?
NOT: “iyelik” sözcüğünün anlamı, günlük
İyelik = aitlik = sahiplik
Türkçede üçü tekil ve üçü çoğul olmak üzere toplam altı tane kişi zamiri vardır: ben, sen, o (tekil); biz, siz, onlar (çoğul). Adlara getirilen iyelik ekleri, bu altı kişi zamirinden herhangi birine ait olma anlamı kazandırır.
“kolye”
kolye – m (benim kolyem, kolye bana ait)
1. tekil iyelik eki
kolye – n (senin kolyen, kolye sana ait)
2. tekil iyelik eki
kolye – s – i (onun kolyesi, kolye ona ait)
3. tekil iyelik eki
kolye – miz (bizim kolyemiz, kolye bize ait)
1. çoğul iyelik eki
kolye – niz (sizin kolyeniz, kolye size ait)
2. çoğul iyelik eki
kolye – leri (onların kolyeleri, kolye onlara ait)
3. çoğul iyelik eki
NOT: İyelik eki varlığın neye ait olduğu anlamını da verir. Varlığın sahibi, insan dışında başka bir varlık da olabilir.
saat–in kordon–u
3. tekil kişi iyelik eki
(kordon, saate ait)
kuş–un gaga–s–ı
3. tekil kişi iyelik eki
(gaga, kuşa ait)
NOT: İyelik ekleri ile kişi ekleri birbirine karıştırılmamalıdır. İyelik ekleri adlara gelir, kişi ekleri fiillere gelir. İyelik ekleri varlığın kime ya da neye ait olduğunu belirtir. Kişi ekleri hareketin kim tarafından yapıldığını belirtir. Hareketlerin bir sahibi olamaz, hareketler birilerine ait olamaz, ancak varlıkların bir sahibi olur, varlıklar birilerine ait olabilir.
kolyem (kolye – m )
ad 1. tekil kişi iyelik eki
Kolyenin sahibi kim? − Kolyenin sahibi benim.
Kolye kime ait? − Kolye bana ait.
ütüledim (ütüle – di – m )
fiil 1. tekil kişi eki
Ütüleme hareketini yapan kim? − Ütüleme işini yapan benim.
NOT: 2. tekil ve çoğul kişi iyelik eklerinden sonra durum ekleri geldiğinde, varlık hem 2. hem de 3. kişiye aitmiş gibi bir anlam ortaya çıkar.
Şiirini çok beğendim.
(Senin şiirini …)
(Onun şiirini …)
Evine hırsız girmiş.
(Senin evine …)
(Onun evine …)
Kardeşini işten çıkardılar.
(Senin kardeşini …)
(Onun kardeşini …)
Oyuncaklarını dolabın üst gözüne sakladım.
(Senin oyuncaklarını …)
(Onun oyuncaklarını …)
NOT: Belirtme durum eki “–i” (–ı, –i, –u, –ü) ile üçüncü tekil kişi iyelik eki “–i” (–ı, –i, –u, –ü) birbirine karıştırılmamalıdır.
3. tekil iyelik eki alan sözcüğün önüne “onun” sözcüğünü getirebiliriz, fakat belirtme durum ekini alan sözcüğün önüne “onun” sözcüğünü getiremeyiz.
Sobayı erkenden yaktım.
(Onun sobayı, olmuyor. Öyleyse belirtme durum eki.)
Kıyafeti çok güzeldi.
(Onun kıyafeti, oluyor. Öyleyse 3. tekil kişi iyelik eki.)
NOT: 3. tekil kişi iyelik eki ünlüyle biten sözcüklere geldiğinde kaynaştırma ünsüzü olarak “s” kullanılır.
oda – s – ı karne – s – i
“su” ve “ne” sözcükleri istisnadır.
çeşme su – y – u
arabanın ne – y – i
NOT: Kimi zaman ad soylu sözcüklerde hem iyelik eki hem de durum eki bulunabilir. Böylesi durumda iyelik eki önce, durum eki sonra gelir.
bahçe – miz – de (-miz: 1.çoğul iyelik eki, -de: bulunma durumu eki)
2. Durum Ekleri
1. Belirtme (Yükleme) Durumu Eki (-ı, i, -u ,-ü)
Pencereyi biraz açabilir misin?
Ağaçtaki elmaları birer birer topladık.
Ömer’i en son üç sene önce görmüştüm.
NOT: Belirtme durumu eki “-i” ile 3. tekil iyelik eki “-i” birbirine karıştırılmamalıdır. “-i” ekini almış sözcüğün başına “onun” sözcüğünü getirdiğimizde anlamlı bir tamlama ortaya çıkıyorsa, bu ek 3. tekil iyelik ekidir; anlamlı bir tamlama yapılamıyorsa, bu ek belirtme durumu ekidir.
Telefonu nerede bıraktığımı hatırlamıyorum.
belirtme durumu eki
onun telefonu (olmuyor)
Telefonu dün okulda çalınmış.
3. tekil iyelik eki
onun telefonu (oluyor)
NOT: Belirtme durumu ekini almış sözcükler, cümlenin ögeleri konusunda “belirtili nesne” olur.
Çamaşırları ne zaman yıkayacaksın?
B.li Nesne
2. Yönelme (Yaklaşma) Durumu Eki (-a, -e)
Yeni aldığımız koltuğa çocuklar çay dökmüşler.
Otobüs otogara beş dakika önce girmiş.
Bu sene yılın ilk karı Erzurum’a yağdı.
NOT: Yönelme durumu ekini almış sözcükler, cümlenin ögeleri konusunda “dolaylı tümleç” veya “zarf tümleci” olur.
Bir anda sahneye üç kişi fırladı.
Dolaylı Tümleç
Bu ödev akşama biter.
Zarf Tümleci
3. Bulunma (Kalma) Durumu Eki (-da, de; -ta, te)
Yaklaşık otuz yıldır Adana’da yaşıyoruz.
Yıllarca bu koca evde yapayalnız yaşadı.
Yarın sabah çarşıda buluşalım, olur mu?
NOT: Bulunma durumu ekini almış sözcükler, cümlenin ögeleri konusunda “dolaylı tümleç” veya “zarf tümleci” olur.
Plajda irili ufaklı taşlar vardı.
Dolaylı Tümleç
Arkadaşlarım bu acı günümde beni yalnız bırakmadılar.
Zarf Tümleci
NOT: “-de” eki bazen yapım eki olarak da kullanılır.
Geçen sene sınıfın en gözde öğrencisi bendim.
yapım eki
Defter yok, kitap yok; sizinki sözde öğrencilik.
yapım eki
Cerenler sözde bugün bize geleceklerdi.
yapım eki
4. Ayrılma (Çıkma, Uzaklaşma) Durumu Eki (-dan, -den; -tan, -ten)
Mavi çizgili kazağını hangi mağazadan aldın?
Az önce sokaktan acı bir fren sesi geldi.
Bir aydır sızlayan dişimden dün kurtuldum.
NOT: “-den” eki bazen yapım eki olarak da kullanılır.
Böylesi sıradan insanlara hiç tahammül edemiyorum.
yapım eki
Bize karşı ne kadar içten davrandınız.
yapım eki
Senin gibi candan arkadaş zor bulunur.
yapım eki
5. İlgi Durumu Eki (-ın, -in, -un, -ün)
Ad tamlamalarında tamlayan durumundaki sözcüğe geldiği için belirtme durumu ekine “tamlayan eki” de denir.
İlgi durumu eki, ünlüyle biten adlara getirildiğinde araya “n” kaynaştırma ünsüzü girer.
Şurdaki perdenin deseni çok hoşuma gitti.
Perde – n – in desen – i
Tamlayan tamlanan
Belirtili Ad Tamlaması
Çağla’nın pırlanta yüzüğü gözlerimizi kamaştırdı.
Sanatın önemini gençlere kavratmalıyız.
3. Çokluk Eki (-lar, -ler)
Pencereyi biraz açabilir misin?
Ağaçtaki elmaları birer birer topladık.
Ömer’i en son üç sene önce görmüştüm.
NOT: Belirtme durumu eki “-i” ile 3. tekil iyelik eki “-i” birbirine karıştırılmamalıdır. “-i” ekini almış sözcüğün başına “onun” sözcüğünü getirdiğimizde anlamlı bir tamlama ortaya çıkıyorsa, bu ek 3. tekil iyelik ekidir; anlamlı bir tamlama yapılamıyorsa, bu ek belirtme durumu ekidir.
Telefonu nerede bıraktığımı hatırlamıyorum.
belirtme durumu eki
onun telefonu (olmuyor)
Telefonu dün okulda çalınmış.
3. tekil iyelik eki
onun telefonu (oluyor)
NOT: Belirtme durumu ekini almış sözcükler, cümlenin ögeleri konusunda “belirtili nesne” olur.
Çamaşırları ne zaman yıkayacaksın?
B.li Nesne
2. Yönelme (Yaklaşma) Durumu Eki (-a, -e)
Yeni aldığımız koltuğa çocuklar çay dökmüşler.
Otobüs otogara beş dakika önce girmiş.
Bu sene yılın ilk karı Erzurum’a yağdı.
NOT: Yönelme durumu ekini almış sözcükler, cümlenin ögeleri konusunda “dolaylı tümleç” veya “zarf tümleci” olur.
Bir anda sahneye üç kişi fırladı.
Dolaylı Tümleç
Bu ödev akşama biter.
Zarf Tümleci
3. Bulunma (Kalma) Durumu Eki (-da, de; -ta, te)
Yaklaşık otuz yıldır Adana’da yaşıyoruz.
Yıllarca bu koca evde yapayalnız yaşadı.
Yarın sabah çarşıda buluşalım, olur mu?
NOT: Bulunma durumu ekini almış sözcükler, cümlenin ögeleri konusunda “dolaylı tümleç” veya “zarf tümleci” olur.
Plajda irili ufaklı taşlar vardı.
Dolaylı Tümleç
Arkadaşlarım bu acı günümde beni yalnız bırakmadılar.
Zarf Tümleci
NOT: “-de” eki bazen yapım eki olarak da kullanılır.
Geçen sene sınıfın en gözde öğrencisi bendim.
yapım eki
Defter yok, kitap yok; sizinki sözde öğrencilik.
yapım eki
Cerenler sözde bugün bize geleceklerdi.
yapım eki
4. Ayrılma (Çıkma, Uzaklaşma) Durumu Eki (-dan, -den; -tan, -ten)
Mavi çizgili kazağını hangi mağazadan aldın?
Az önce sokaktan acı bir fren sesi geldi.
Bir aydır sızlayan dişimden dün kurtuldum.
NOT: “-den” eki bazen yapım eki olarak da kullanılır.
Böylesi sıradan insanlara hiç tahammül edemiyorum.
yapım eki
Bize karşı ne kadar içten davrandınız.
yapım eki
Senin gibi candan arkadaş zor bulunur.
yapım eki
5. İlgi Durumu Eki (-ın, -in, -un, -ün)
Ad tamlamalarında tamlayan durumundaki sözcüğe geldiği için belirtme durumu ekine “tamlayan eki” de denir.
İlgi durumu eki, ünlüyle biten adlara getirildiğinde araya “n” kaynaştırma ünsüzü girer.
Şurdaki perdenin deseni çok hoşuma gitti.
Perde – n – in desen – i
Tamlayan tamlanan
Belirtili Ad Tamlaması
Çağla’nın pırlanta yüzüğü gözlerimizi kamaştırdı.
Sanatın önemini gençlere kavratmalıyız.
3. Çokluk Eki (-lar, -ler)
Adlara, “-lar, -ler” eki getirilerek çokluk anlamı verilir.
öğrenciler, yıllar, sınavlar, kitaplar, çocuklar…
NOT: Çokluk eki, eklendiği sözcüklere çokluk anlamının dışında farklı anlamlar da katabilir:
Hafta sonu Ayçalar şehir dışına taşınacaklar. (aile)
Beş yaşlarında bir çocuk kaybolmuş. (yaklaşık)
Sabahları birer saat yürümelisin. (her)
Seni dünyalar kadar seviyorum. (abartma)
Ruslar, edebiyat sahasında oldukça başarılı. (millet)
Bu diyar, Yunus’ların, Karacaoğlan’ların diyarıdır. (ve benzerleri)
b) Fiil Çekim Ekleri
1. Kip Ekleriöğrenciler, yıllar, sınavlar, kitaplar, çocuklar…
NOT: Çokluk eki, eklendiği sözcüklere çokluk anlamının dışında farklı anlamlar da katabilir:
Hafta sonu Ayçalar şehir dışına taşınacaklar. (aile)
Beş yaşlarında bir çocuk kaybolmuş. (yaklaşık)
Sabahları birer saat yürümelisin. (her)
Seni dünyalar kadar seviyorum. (abartma)
Ruslar, edebiyat sahasında oldukça başarılı. (millet)
Bu diyar, Yunus’ların, Karacaoğlan’ların diyarıdır. (ve benzerleri)
b) Fiil Çekim Ekleri
Türkçede kip ekleri iki grupta incelenir: haber kipi, dilek kipi.
Haber kiplerinde zaman anlamı vardır, dilek kiplerinde zaman anlamı yoktur.
Zaman anlamı taşıyan kiplere “haber” kipi denmesini şöyle açıklayabiliriz. Televizyonda haberleri izlerken spikerin ağzından “Tren kazasında üç kişi öldü.” (görülen geçmiş zaman), “Başbakan yarın yurda dönecek.” (gelecek zaman) gibilerinden cümleler duyarız. Bu cümlelerde seyirciye haber verme amacı vardır. Herhangi bir dilek, istek, rica anlamı yoktur. Seyirci, haberleri dinler, birtakım olaylardan haberdar olur. Haber spikeri seyirciden herhangi bir şey yapmasını istemez. İşte bu yüzden, zaman anlamı taşıyan kiplere “haber kipi” denmektedir.
Haber kipi sözünü duyduğumuzda aklımıza “zaman” gelmelidir. Türkçede beş temel zaman vardır: geniş zaman, şimdiki zaman, görülen geçmiş zaman, duyulan geçmiş zaman ve gelecek zaman. Haber kipi dendiğinde, aklımıza bu beş temel zaman ve bu zamanları karşılayan ekler gelmelidir.
Dilek kiplerinde zaman anlamı yoktur, gelecekle ilgili birtakım “tasarılar” vardır. Dilek kipinde emir, istek, gereklilik ve şart anlamları söz konusudur. Dilek kipinin kullanılış amacı, karşı tarafı haberdar etmek değildir. Cümleyi söyleyen kişi karşı taraftan bir şeyler ister, diler. Dilek kipiyle çekimlenmiş bir cümleyi duyan kişi hemen harekete geçer, bir şeyler yapar. Haber kipinde, dinleyen kişiler pasiftir, fakat dilek kipinde dinleyen kişiler aktiftir. “Hadi kahve içelim.” (istek kipi), “Bu kitabı okumalısın.” (gereklilik kipi) gibi dilek kipleriyle çekimlenmiş cümlelerde, söyleyen kişi karşısındakinden birtakım isteklerde bulunur. Karşı taraf bu cümleleri duyunca harekete geçer.
A) HABER KİPİ EKLERİ
1. Geniş Zaman Kipi (–r, –ar, –er, –ır, –ir, –ur, –ür)
Sürekli tekrarlanan, alışkanlık haline gelen fiiller bu kiple karşılanır.
Sabahları erken kalkarım.
Konu bitimlerinde mutlaka test çözeriz.
Geniş zaman kipinin olumsuz çekiminde kip eki “–r” düşer.
“izlerim” iz–le–r–im → “izlemem” iz–le–me–m
Normal şartlarda “izlerim” fiilinin olumsuzunun “izlemerim” biçiminde olması düşünülür. Fakat böyle olmaz. Geniş zaman eki “–r” düşer. Ek düşmesine rağmen, fiildeki geniş zaman anlamı yok olmaz.
Geniş zaman kipinin 2. ve 3. kişi olumsuz çekimlerinde, kip eki “–r”nin “–z”ye dönüştüğü görülür.
“üşürsünüz” üşü–r–sünüz → “üşümezsiniz” üşü–me–z–siniz
Normal şartlarda “üşürsünüz” fiilinin olumsuzunun “üşümersiniz” biçiminde olması düşünülür. Fakat böyle olmaz. Geniş zaman eki “–r”, fiilin olumsuz çekiminde “–z”ye dönüşür.
2. Şimdiki Zaman Kipi (–yor)
Başlamış ve sürmekte olan fiilleri anlatmak için bu kip kullanılır.
Babam bahçedeki ağaçları buduyor.
(“buda–” fiili başlamış ve halen sürüyor.)
Şimdiki zaman eki “–yor”, düz–geniş “a,e” ünlüleriyle biten fiillere geldiğinde, bu ünlüleri daraltarak “ı,i,u,ü” biçimlerine dönüştürür. Bu olaya “ünlü daralması” denir.
çınla-yor → “çınlıyor” (ünlü daralması)
gizle–yor → “gizliyor” (ünlü daralması)
Şimdiki zaman eki “–yor”, ünsüzle biten fiillere geldiğinde araya “yardımcı ünlü” (ı,i,u,ü) girer. Bu olaya “ünlü türemesi” denir.
kaç–yor → “kaç–ı–yor” (ünlü türemesi)
kes–yor → “kes–i–yor” (ünlü türemesi)
3. Görülen Geçmiş Zaman Kipi (–dı, –di, –du, –dü, –tı, –ti, –tu, –tü)
Geçmişte yapılan, kişinin tanık olduğu, gördüğü fiiller bu kiple karşılanır.
Kişi tarafından görülmese bile, gerçekleştiği kesin olarak bilinen fiiller yine bu kiple karşılanır.
Hakan Şükür, dünkü maçta iki gol attı.
(Kişi, maçı stadyumda veya evinde izlemiş, gollerin atılışını görmüştür.)
4. Duyulan Geçmiş Zaman Kipi (–mış, –miş, –muş, –müş)
Geçmişte yapılan, kişinin tanık olmadığı, görmediği, başkasından duyup öğrendiği fiiller bu kiple karşılanır.
Hakan Şükür dünkü maçta iki gol atmış.
(Kişi, maçı stadyumda veya evinde izlememiş, Hakan Şükür’ün iki gol attığını kendisi görmemiş, başkasından duyup öğrenmiştir.)
5. Gelecek Zaman Kipi (–acak, –ecek)
Henüz gerçekleşmemiş, gelecekte yapılacak fiiller bu kiple karşılanır.
Maaşımı çekince odun kömür alacağım.
Eve ne zaman döneceksin?
Gelecek zaman eki “–acak, –ecek”, ünlüyle biten fiillere geldiğinde araya “y” kaynaştırma ünsüzü girer. Bu olaya “ünsüz türemesi” denir.
anla–acak → “anla–y–acak” (ünsüz türemesi)
süsle–ecek → “süsle–y–ecek” (ünsüz türemesi)
B) DİLEK KİPİ EKLERİ
1. Emir Kipi
Fiilin yapılmasını emretmek amacıyla bu kip kullanılır.
Emir kipinin özel bir eki yoktur. Emir kipi kişi ekleriyle yapılır.
Emir kipinin 1. tekil kişi ve 1. çoğul kişi çekimleri yoktur.
Emir kipinin 2. tekil kişi çekimi eksiz yapılır.
Söylediklerimi defterinize yazın.
Çabuk dışarı çık!
Eşyaların hepsini yukarı taşısınlar.
“sus-“ fiilini emir kipiyle çekimleyelim:
─ ─
sus susun / susunuz
sussun sussunlar
Kök ve gövde durumundaki fiilleri yalın biçimde kullanmak, emir kipinin 2. tekil kişisiyle çekimlemek anlamına gelir. Bu sebeple mastar durumundaki fiilleri yazarken, fiillerin sonuna mutlaka ya kısa çizgi (–) ya da “–mak, –mek” mastar eki getirilir.
Mastar durumundaki fiillerin sonuna konulan kısa çizgi (–), fiildeki ünlünün kalın ya da ince olmasına göre “mak, mek” diye okunur. “git–” biçiminde yazılan bir fiili “gitmek” diye okuruz. Bu fiili “git” diye okumak yanlıştır. Çünkü “git” dediğimizde, fiili emir kipinin 2. tekil kişisiyle çekimlemiş oluruz. Mastar durumundaki “git–” fiilini, “git” diye okursak, “Sen git.” Anlamı ortaya çıkar ki, kastedilen bu değildir.
Git– : mastar durumunda
gitmek: mastar durumunda
git : emir kipinin 2. tekil kişisiyle çekimlenmiş (“Sen git.” Anlamında)
2. İstek Kipi (–a, –e)
Yapılmasını istediğimiz fiilleri bu kiple karşılarız.
Fiillere “-a, -e” eki getirilerek yapılır.
Okul çıkışında Teknosa’ya gidelim.
Şoför Bey, müsait yerde ineyim.
“gül-“ fiilini istek kipiyle çekimleyelim:
güleyim gülelim
gülesin gülesiniz
güle güleler
İstek kipi eki “–a, -e”, ünlüyle biten fiillere geldiğinde araya “y” kaynaştırma ünsüzü girer.
Taşı–a–lım → taşı–y–a–lım
3. Gereklilik Kipi (–malı, –meli)
Fiilin yapılması gerektiğini belirtmek için bu kip kullanılır.
Fiillere “-malı, -meli” eki getirilerek yapılır.
Taksitleri zamanında yatırmalısın.
Gençlere daha hoşgörülü davranmalıyız.
“çalış-“ fiilini gereklilik kipiyle çekimleyelim:
çalışmalıyım çalışmalıyız
çalışmalısın çalışmalısınız
çalışmalı çalışmalılar
4. Şart Kipi (–sa, –se)
Fiilin gerçekleşmesinin bir koşula bağlı olduğunu belirtmek için bu kip kullanılır.
Fiillere “-sa, -se” eki getirilerek yapılır.
“düşün-“ fiilini şart kipiyle çekimleyelim:
düşünsem düşünsek
düşünsen düşünseniz
düşünse düşünseler
Şart kipi eki “–sa, –se”, birleşik cümlelerde ikinci yargının gerçekleşmesini bir koşula bağlar.
Azıcık uyusam başımın ağrısı geçer.
Şart kipi eki “–sa, –se”, kimi zaman istek, dilek, rica anlamlarında da kullanılabilir.
Televizyonun sesini azıcık kıssan.
Yarınki geziye siz de gelseniz.
Bu akşam biraz erken uyusak.
FİİLLERİN BİRLEŞİK ZAMANLI (KİPLİ) ÇEKİMİ
Fiillerin basit zamanlı çekimlerine “idi, imiş, ise” getirilerek yapılır.
Basit zamanlı fiil: İçinde bir tane kip eki bulunan fiillere denir.
Birleşik zamanlı fiil: İçinde iki tane kip eki bulunan fiillere denir.
1. Hikâye Birleşik Zaman (idi)
Basit zamanlı fiillere “idi” getirilerek yapılır.
Yürüyorum : şimdiki zaman
yürüyordum (yürüyor idim) : şimdiki zamanın hikâyesi
Az kalsın önümüzdeki kamyona çarpacaktık.
Çocukken denizden korkardım.
2. Rivayet Birleşik Zaman (imiş)
Basit zamanlı fiillere “imiş” getirilerek yapılır.
Satacak : gelecek zaman
satacakmış (satacak imiş) : gelecek zamanın rivayeti
Niçin gelmediğini söyleyecekmiş.
Dün bu saatlerde maç izliyormuş.
3. Şart Birleşik Zaman (ise)
Basit zamanlı fiillere “ise” getirilerek yapılır.
Gelirim : geniş zaman
gelirsem (gelir isem) : geniş zamanın şartı
Burada sıkıldıysan, başka bir yere gidebiliriz.
Kemal’i görürsen, selamımı söyle.
2. Kişi Ekleri
Haber kiplerinde zaman anlamı vardır, dilek kiplerinde zaman anlamı yoktur.
Zaman anlamı taşıyan kiplere “haber” kipi denmesini şöyle açıklayabiliriz. Televizyonda haberleri izlerken spikerin ağzından “Tren kazasında üç kişi öldü.” (görülen geçmiş zaman), “Başbakan yarın yurda dönecek.” (gelecek zaman) gibilerinden cümleler duyarız. Bu cümlelerde seyirciye haber verme amacı vardır. Herhangi bir dilek, istek, rica anlamı yoktur. Seyirci, haberleri dinler, birtakım olaylardan haberdar olur. Haber spikeri seyirciden herhangi bir şey yapmasını istemez. İşte bu yüzden, zaman anlamı taşıyan kiplere “haber kipi” denmektedir.
Haber kipi sözünü duyduğumuzda aklımıza “zaman” gelmelidir. Türkçede beş temel zaman vardır: geniş zaman, şimdiki zaman, görülen geçmiş zaman, duyulan geçmiş zaman ve gelecek zaman. Haber kipi dendiğinde, aklımıza bu beş temel zaman ve bu zamanları karşılayan ekler gelmelidir.
Dilek kiplerinde zaman anlamı yoktur, gelecekle ilgili birtakım “tasarılar” vardır. Dilek kipinde emir, istek, gereklilik ve şart anlamları söz konusudur. Dilek kipinin kullanılış amacı, karşı tarafı haberdar etmek değildir. Cümleyi söyleyen kişi karşı taraftan bir şeyler ister, diler. Dilek kipiyle çekimlenmiş bir cümleyi duyan kişi hemen harekete geçer, bir şeyler yapar. Haber kipinde, dinleyen kişiler pasiftir, fakat dilek kipinde dinleyen kişiler aktiftir. “Hadi kahve içelim.” (istek kipi), “Bu kitabı okumalısın.” (gereklilik kipi) gibi dilek kipleriyle çekimlenmiş cümlelerde, söyleyen kişi karşısındakinden birtakım isteklerde bulunur. Karşı taraf bu cümleleri duyunca harekete geçer.
A) HABER KİPİ EKLERİ
1. Geniş Zaman Kipi (–r, –ar, –er, –ır, –ir, –ur, –ür)
Sürekli tekrarlanan, alışkanlık haline gelen fiiller bu kiple karşılanır.
Sabahları erken kalkarım.
Konu bitimlerinde mutlaka test çözeriz.
Geniş zaman kipinin olumsuz çekiminde kip eki “–r” düşer.
“izlerim” iz–le–r–im → “izlemem” iz–le–me–m
Normal şartlarda “izlerim” fiilinin olumsuzunun “izlemerim” biçiminde olması düşünülür. Fakat böyle olmaz. Geniş zaman eki “–r” düşer. Ek düşmesine rağmen, fiildeki geniş zaman anlamı yok olmaz.
Geniş zaman kipinin 2. ve 3. kişi olumsuz çekimlerinde, kip eki “–r”nin “–z”ye dönüştüğü görülür.
“üşürsünüz” üşü–r–sünüz → “üşümezsiniz” üşü–me–z–siniz
Normal şartlarda “üşürsünüz” fiilinin olumsuzunun “üşümersiniz” biçiminde olması düşünülür. Fakat böyle olmaz. Geniş zaman eki “–r”, fiilin olumsuz çekiminde “–z”ye dönüşür.
2. Şimdiki Zaman Kipi (–yor)
Başlamış ve sürmekte olan fiilleri anlatmak için bu kip kullanılır.
Babam bahçedeki ağaçları buduyor.
(“buda–” fiili başlamış ve halen sürüyor.)
Şimdiki zaman eki “–yor”, düz–geniş “a,e” ünlüleriyle biten fiillere geldiğinde, bu ünlüleri daraltarak “ı,i,u,ü” biçimlerine dönüştürür. Bu olaya “ünlü daralması” denir.
çınla-yor → “çınlıyor” (ünlü daralması)
gizle–yor → “gizliyor” (ünlü daralması)
Şimdiki zaman eki “–yor”, ünsüzle biten fiillere geldiğinde araya “yardımcı ünlü” (ı,i,u,ü) girer. Bu olaya “ünlü türemesi” denir.
kaç–yor → “kaç–ı–yor” (ünlü türemesi)
kes–yor → “kes–i–yor” (ünlü türemesi)
3. Görülen Geçmiş Zaman Kipi (–dı, –di, –du, –dü, –tı, –ti, –tu, –tü)
Geçmişte yapılan, kişinin tanık olduğu, gördüğü fiiller bu kiple karşılanır.
Kişi tarafından görülmese bile, gerçekleştiği kesin olarak bilinen fiiller yine bu kiple karşılanır.
Hakan Şükür, dünkü maçta iki gol attı.
(Kişi, maçı stadyumda veya evinde izlemiş, gollerin atılışını görmüştür.)
4. Duyulan Geçmiş Zaman Kipi (–mış, –miş, –muş, –müş)
Geçmişte yapılan, kişinin tanık olmadığı, görmediği, başkasından duyup öğrendiği fiiller bu kiple karşılanır.
Hakan Şükür dünkü maçta iki gol atmış.
(Kişi, maçı stadyumda veya evinde izlememiş, Hakan Şükür’ün iki gol attığını kendisi görmemiş, başkasından duyup öğrenmiştir.)
5. Gelecek Zaman Kipi (–acak, –ecek)
Henüz gerçekleşmemiş, gelecekte yapılacak fiiller bu kiple karşılanır.
Maaşımı çekince odun kömür alacağım.
Eve ne zaman döneceksin?
Gelecek zaman eki “–acak, –ecek”, ünlüyle biten fiillere geldiğinde araya “y” kaynaştırma ünsüzü girer. Bu olaya “ünsüz türemesi” denir.
anla–acak → “anla–y–acak” (ünsüz türemesi)
süsle–ecek → “süsle–y–ecek” (ünsüz türemesi)
B) DİLEK KİPİ EKLERİ
1. Emir Kipi
Fiilin yapılmasını emretmek amacıyla bu kip kullanılır.
Emir kipinin özel bir eki yoktur. Emir kipi kişi ekleriyle yapılır.
Emir kipinin 1. tekil kişi ve 1. çoğul kişi çekimleri yoktur.
Emir kipinin 2. tekil kişi çekimi eksiz yapılır.
Söylediklerimi defterinize yazın.
Çabuk dışarı çık!
Eşyaların hepsini yukarı taşısınlar.
“sus-“ fiilini emir kipiyle çekimleyelim:
─ ─
sus susun / susunuz
sussun sussunlar
Kök ve gövde durumundaki fiilleri yalın biçimde kullanmak, emir kipinin 2. tekil kişisiyle çekimlemek anlamına gelir. Bu sebeple mastar durumundaki fiilleri yazarken, fiillerin sonuna mutlaka ya kısa çizgi (–) ya da “–mak, –mek” mastar eki getirilir.
Mastar durumundaki fiillerin sonuna konulan kısa çizgi (–), fiildeki ünlünün kalın ya da ince olmasına göre “mak, mek” diye okunur. “git–” biçiminde yazılan bir fiili “gitmek” diye okuruz. Bu fiili “git” diye okumak yanlıştır. Çünkü “git” dediğimizde, fiili emir kipinin 2. tekil kişisiyle çekimlemiş oluruz. Mastar durumundaki “git–” fiilini, “git” diye okursak, “Sen git.” Anlamı ortaya çıkar ki, kastedilen bu değildir.
Git– : mastar durumunda
gitmek: mastar durumunda
git : emir kipinin 2. tekil kişisiyle çekimlenmiş (“Sen git.” Anlamında)
2. İstek Kipi (–a, –e)
Yapılmasını istediğimiz fiilleri bu kiple karşılarız.
Fiillere “-a, -e” eki getirilerek yapılır.
Okul çıkışında Teknosa’ya gidelim.
Şoför Bey, müsait yerde ineyim.
“gül-“ fiilini istek kipiyle çekimleyelim:
güleyim gülelim
gülesin gülesiniz
güle güleler
İstek kipi eki “–a, -e”, ünlüyle biten fiillere geldiğinde araya “y” kaynaştırma ünsüzü girer.
Taşı–a–lım → taşı–y–a–lım
3. Gereklilik Kipi (–malı, –meli)
Fiilin yapılması gerektiğini belirtmek için bu kip kullanılır.
Fiillere “-malı, -meli” eki getirilerek yapılır.
Taksitleri zamanında yatırmalısın.
Gençlere daha hoşgörülü davranmalıyız.
“çalış-“ fiilini gereklilik kipiyle çekimleyelim:
çalışmalıyım çalışmalıyız
çalışmalısın çalışmalısınız
çalışmalı çalışmalılar
4. Şart Kipi (–sa, –se)
Fiilin gerçekleşmesinin bir koşula bağlı olduğunu belirtmek için bu kip kullanılır.
Fiillere “-sa, -se” eki getirilerek yapılır.
“düşün-“ fiilini şart kipiyle çekimleyelim:
düşünsem düşünsek
düşünsen düşünseniz
düşünse düşünseler
Şart kipi eki “–sa, –se”, birleşik cümlelerde ikinci yargının gerçekleşmesini bir koşula bağlar.
Azıcık uyusam başımın ağrısı geçer.
Şart kipi eki “–sa, –se”, kimi zaman istek, dilek, rica anlamlarında da kullanılabilir.
Televizyonun sesini azıcık kıssan.
Yarınki geziye siz de gelseniz.
Bu akşam biraz erken uyusak.
FİİLLERİN BİRLEŞİK ZAMANLI (KİPLİ) ÇEKİMİ
Fiillerin basit zamanlı çekimlerine “idi, imiş, ise” getirilerek yapılır.
Basit zamanlı fiil: İçinde bir tane kip eki bulunan fiillere denir.
Birleşik zamanlı fiil: İçinde iki tane kip eki bulunan fiillere denir.
1. Hikâye Birleşik Zaman (idi)
Basit zamanlı fiillere “idi” getirilerek yapılır.
Yürüyorum : şimdiki zaman
yürüyordum (yürüyor idim) : şimdiki zamanın hikâyesi
Az kalsın önümüzdeki kamyona çarpacaktık.
Çocukken denizden korkardım.
2. Rivayet Birleşik Zaman (imiş)
Basit zamanlı fiillere “imiş” getirilerek yapılır.
Satacak : gelecek zaman
satacakmış (satacak imiş) : gelecek zamanın rivayeti
Niçin gelmediğini söyleyecekmiş.
Dün bu saatlerde maç izliyormuş.
3. Şart Birleşik Zaman (ise)
Basit zamanlı fiillere “ise” getirilerek yapılır.
Gelirim : geniş zaman
gelirsem (gelir isem) : geniş zamanın şartı
Burada sıkıldıysan, başka bir yere gidebiliriz.
Kemal’i görürsen, selamımı söyle.
2. Kişi Ekleri
Fiillere gelerek hareketin hangi kişi tarafından yapıldığını belirten eklerdir.
Kişi eki, kip ekinden sonra gelir.
“yıkadım” → yıka – dı – m
1. tekil kişi eki
Bu örnekte kişi eki “–m”, “yıka–” hareketinin kim tarafından yapıldığını belirtmiştir. Fiile kişi anlamı kazandırmıştır. “yıka–” fiili geçmişte 1. tekil kişi (ben) tarafından yapılmıştır. Kişi eki, kip ekinden sonra gelmiştir.
“dökeceksin” → dök – ecek – sin
2. tekil kişi eki
Bu örnekte kişi eki “–sin”, “dök–” hareketinin kim tarafından yapıldığını belirtmiştir. Fiile kişi anlamı kazandırmıştır. “dök–” fiili gelecek zamanda 2. tekil kişi (ben) tarafından yapılacaktır. Kişi eki, kip ekinden sonra gelmiştir.
Kişi ekleri kiplere göre değişir. Türkçede dört çeşit kişi eki vardır.
Birinci tip kişi ekleri; geniş zaman, şimdiki zaman, duyulan geçmiş zaman, gelecek zaman ve gereklilik kipleriyle kullanılır.
1. tekil kişi eki –im 1. çoğul kişi eki –iz
2. tekil kişi eki –sin 2. çoğul kişi eki –siniz
3. tekil kişi eki ― 3. çoğul kişi eki –ler
İkinci tip kişi ekleri; görülen geçmiş zaman, ve şart kipleriyle kullanılır.
1. tekil kişi eki –m 1. çoğul kişi eki –k
2. tekil kişi eki –n 2. çoğul kişi eki –niz
3. tekil kişi eki ― 3. çoğul kişi eki –ler
Üçüncü tip kişi ekleri; sadece istek kipiyle kullanılır.
1. tekil kişi eki –yim 1. çoğul kişi eki –lim
2. tekil kişi eki –sin 2. çoğul kişi eki –siniz
3. tekil kişi eki ― 3. çoğul kişi eki –ler
Dördüncü tip kişi ekleri; sadece emir kipiyle kullanılır.
1. tekil kişi eki ― 1. çoğul kişi eki ―
2. tekil kişi eki ― 2. çoğul kişi eki –in, –iniz
3. tekil kişi eki –sin 3. çoğul kişi eki –ler
NOT: Kişi ekleri kiplere göre değişiklik gösterebilir. Aynı kişi anlamı, farklı kiplerde farklı kişi ekleriyle sağlanabilir.
yürü – yor – uz yürü – dü – k yürü – y – e – lim
1. ç.k.e. 1. ç.k.e. 1. ç.k.e.
(şimdiki zaman kipi) (görülen geçmiş zaman kipi) (istek kipi)
NOT: Emir kipi dışında tüm kiplerde fiillerin 3. tekil kişi çekimleri eksiz yapılır. Ek olmamasına rağmen fiilde 3. tekil kişi anlamı vardır.
3. tekil kişi → koşar ( O koşar.) geniş zaman
3. tekil kişi → koşuyor ( O koşuyor.) şimdiki zaman
3. tekil kişi → koştu ( O koştu.) görülen geçmiş zaman
3. tekil kişi → koşmuş ( O koşmuş.) duyulan geçmiş zaman
3. tekil kişi → koşacak ( O koşacak.) gelecek zaman
3. tekil kişi → koşa ( O koşa.) istek
3. tekil kişi → koşmalı ( O koşmalı.) gereklilik
3. tekil kişi → koşsa ( O koşsa.) şart
3. tekil kişi → koşsun ( O koşsun.) emir
Kişi ekleri, ekfiil (i–) almış ad soylu sözcüklere de gelir.
Ekfiilin iki görevi vardır: Birinci görevi, ad soylu sözcüklere gelerek onların tıpkı bir fiil gibi işlev görmesini sağlar. Ekfiil almış bir ad, tıpkı bir fiil gibi kip ve kişi ekleriyle çekimlenebilir. İkinci görevi ise, fiillerin basit zamanlı çekimleri üzerine gelerek onları birleşik zamanlı fiillere dönüştürmektir.
Ad soylu sözcüklere gelen ekfiil dört kiple çekimlenir: geniş zaman, görülen geçmiş zaman, duyulan geçmiş zaman ve şart.
Ekfiilin geniş zaman ve duyulan geçmiş zaman kipleriyle çekimlerinde kişi ekleri şunlardır:
1. tekil kişi eki –im 1. çoğul kişi eki –iz
2. tekil kişi eki –sin 2. çoğul kişi eki –siniz
3. tekil kişi eki ― 3. çoğul kişi eki –ler
“tembel” sözcüğünü ekfiilin geniş zaman kipiyle çekimleyelim.
tembel – im tembel – iz
tembel – sin tembel – siniz
tembel tembel – ler
Ekfiilin geniş zaman kipiyle çekimi, diğer kiplerle çekiminden farklıdır. Ekfiilin geniş zaman kipiyle çekiminde ekfiil (i–) ve geniş zaman eki (–r) kullanılmaz. Bu ekler Eski Türkçe döneminde kullanılırken günümüzde kullanımdan düşmüştür. Günümüzde, ekfiilin geniş zaman çekimi sadece kişi ekleri kullanılarak yapılır.
“i–” ekfiilinin Eski Türkçedeki biçimi “er–”dir. Ekfiilin geniş zaman çekimi ise “erür” (er–ür) biçimindedir. Konuyu daha iyi kavrayabilmek için “tembel” sözcüğünü hem Eski Türkçedeki hem de günümüzdeki şekliyle geniş zaman kipiyle çekimleyelim.
Eski Türkçe Günümüz Türkçesi
Ad + ekfiil + kip eki + kişi Ad + kişi eki
tembel er – ür men tembel – im
tembel er – ür sen tembel – sin
tembel er – ür tembel
tembel er – ür biz tembel – iz
tembel er – ür siz tembel – siniz
tembel er – ür – ler tembel – ler
“korkak” sözcüğünü ekfiilin duyulan geçmiş zaman kipiyle çekimleyelim.
korkak i– miş – im → korkak – mış – ım
korkak i– miş – sin → korkak – mış – sın
korkak i– miş → korkak – mış
korkak i– miş – iz → korkak – mış – ız
korkak i– miş – siniz → korkak – mış – sınız
korkak i– miş – ler → korkak – mış – lar
Ekfiilin görülen geçmiş ve şart kipleriyle çekimlerinde kişi ekleri şunlardır:
1. tekil kişi eki –m 1. çoğul kişi eki –k
2. tekil kişi eki –n 2. çoğul kişi eki –niz
3. tekil kişi eki ― 3. çoğul kişi eki –ler
“şişman” sözcüğünü ekfiilin görülen geçmiş zaman kipiyle çekimleyelim.
şişman i– di – m → şişman – dı – m
şişman i– di – n → şişman – dı – n
şişman i– di → şişman – dı
şişman i– di – k → şişman – dı – k
şişman i– di – niz → şişman – dı – nız
şişman i– di – k → şişman – dı – lar
“çirkin” sözcüğünü ekfiilin şart kipiyle çekimleyelim.
çirkin i– se – m → çirkin – se – m
çirkin i– se – n → çirkin – se – n
çirkin i– se → çirkin – se
çirkin i– se – k → çirkin – se – k
çirkin i– se – niz → çirkin – se – niz
çirkin i– se – k → çirkin – se – ler
NOT: İyelik ekleri ile kişi ekleri birbirine karıştırılmamalıdır.
İyelik ekleri adlara gelir, kişi ekleri fiillere gelir. İyelik ekleri varlığın kime ya da neye ait olduğunu belirtir, kişi ekleri ise hareketin kim tarafından yapıldığını belirtir.
çanta – n dök – tü – n
ad 2. tekil iyelik eki fiil 2. tekil kişi eki
“çanta” sözcüğünün türü addır. İyelik eki ada gelerek, varlığın kime ait olduğunu belirtmiştir. Çanta, ikinci tekil kişiye aittir. “dök–” sözcüğünün türü fiildir. Kişi eki fiile gelerek, hareketin kim tarafından yapıldığını belirtmiştir.
Kişi eki, kip ekinden sonra gelir.
“yıkadım” → yıka – dı – m
1. tekil kişi eki
Bu örnekte kişi eki “–m”, “yıka–” hareketinin kim tarafından yapıldığını belirtmiştir. Fiile kişi anlamı kazandırmıştır. “yıka–” fiili geçmişte 1. tekil kişi (ben) tarafından yapılmıştır. Kişi eki, kip ekinden sonra gelmiştir.
“dökeceksin” → dök – ecek – sin
2. tekil kişi eki
Bu örnekte kişi eki “–sin”, “dök–” hareketinin kim tarafından yapıldığını belirtmiştir. Fiile kişi anlamı kazandırmıştır. “dök–” fiili gelecek zamanda 2. tekil kişi (ben) tarafından yapılacaktır. Kişi eki, kip ekinden sonra gelmiştir.
Kişi ekleri kiplere göre değişir. Türkçede dört çeşit kişi eki vardır.
Birinci tip kişi ekleri; geniş zaman, şimdiki zaman, duyulan geçmiş zaman, gelecek zaman ve gereklilik kipleriyle kullanılır.
1. tekil kişi eki –im 1. çoğul kişi eki –iz
2. tekil kişi eki –sin 2. çoğul kişi eki –siniz
3. tekil kişi eki ― 3. çoğul kişi eki –ler
İkinci tip kişi ekleri; görülen geçmiş zaman, ve şart kipleriyle kullanılır.
1. tekil kişi eki –m 1. çoğul kişi eki –k
2. tekil kişi eki –n 2. çoğul kişi eki –niz
3. tekil kişi eki ― 3. çoğul kişi eki –ler
Üçüncü tip kişi ekleri; sadece istek kipiyle kullanılır.
1. tekil kişi eki –yim 1. çoğul kişi eki –lim
2. tekil kişi eki –sin 2. çoğul kişi eki –siniz
3. tekil kişi eki ― 3. çoğul kişi eki –ler
Dördüncü tip kişi ekleri; sadece emir kipiyle kullanılır.
1. tekil kişi eki ― 1. çoğul kişi eki ―
2. tekil kişi eki ― 2. çoğul kişi eki –in, –iniz
3. tekil kişi eki –sin 3. çoğul kişi eki –ler
NOT: Kişi ekleri kiplere göre değişiklik gösterebilir. Aynı kişi anlamı, farklı kiplerde farklı kişi ekleriyle sağlanabilir.
yürü – yor – uz yürü – dü – k yürü – y – e – lim
1. ç.k.e. 1. ç.k.e. 1. ç.k.e.
(şimdiki zaman kipi) (görülen geçmiş zaman kipi) (istek kipi)
NOT: Emir kipi dışında tüm kiplerde fiillerin 3. tekil kişi çekimleri eksiz yapılır. Ek olmamasına rağmen fiilde 3. tekil kişi anlamı vardır.
3. tekil kişi → koşar ( O koşar.) geniş zaman
3. tekil kişi → koşuyor ( O koşuyor.) şimdiki zaman
3. tekil kişi → koştu ( O koştu.) görülen geçmiş zaman
3. tekil kişi → koşmuş ( O koşmuş.) duyulan geçmiş zaman
3. tekil kişi → koşacak ( O koşacak.) gelecek zaman
3. tekil kişi → koşa ( O koşa.) istek
3. tekil kişi → koşmalı ( O koşmalı.) gereklilik
3. tekil kişi → koşsa ( O koşsa.) şart
3. tekil kişi → koşsun ( O koşsun.) emir
Kişi ekleri, ekfiil (i–) almış ad soylu sözcüklere de gelir.
Ekfiilin iki görevi vardır: Birinci görevi, ad soylu sözcüklere gelerek onların tıpkı bir fiil gibi işlev görmesini sağlar. Ekfiil almış bir ad, tıpkı bir fiil gibi kip ve kişi ekleriyle çekimlenebilir. İkinci görevi ise, fiillerin basit zamanlı çekimleri üzerine gelerek onları birleşik zamanlı fiillere dönüştürmektir.
Ad soylu sözcüklere gelen ekfiil dört kiple çekimlenir: geniş zaman, görülen geçmiş zaman, duyulan geçmiş zaman ve şart.
Ekfiilin geniş zaman ve duyulan geçmiş zaman kipleriyle çekimlerinde kişi ekleri şunlardır:
1. tekil kişi eki –im 1. çoğul kişi eki –iz
2. tekil kişi eki –sin 2. çoğul kişi eki –siniz
3. tekil kişi eki ― 3. çoğul kişi eki –ler
“tembel” sözcüğünü ekfiilin geniş zaman kipiyle çekimleyelim.
tembel – im tembel – iz
tembel – sin tembel – siniz
tembel tembel – ler
Ekfiilin geniş zaman kipiyle çekimi, diğer kiplerle çekiminden farklıdır. Ekfiilin geniş zaman kipiyle çekiminde ekfiil (i–) ve geniş zaman eki (–r) kullanılmaz. Bu ekler Eski Türkçe döneminde kullanılırken günümüzde kullanımdan düşmüştür. Günümüzde, ekfiilin geniş zaman çekimi sadece kişi ekleri kullanılarak yapılır.
“i–” ekfiilinin Eski Türkçedeki biçimi “er–”dir. Ekfiilin geniş zaman çekimi ise “erür” (er–ür) biçimindedir. Konuyu daha iyi kavrayabilmek için “tembel” sözcüğünü hem Eski Türkçedeki hem de günümüzdeki şekliyle geniş zaman kipiyle çekimleyelim.
Eski Türkçe Günümüz Türkçesi
Ad + ekfiil + kip eki + kişi Ad + kişi eki
tembel er – ür men tembel – im
tembel er – ür sen tembel – sin
tembel er – ür tembel
tembel er – ür biz tembel – iz
tembel er – ür siz tembel – siniz
tembel er – ür – ler tembel – ler
“korkak” sözcüğünü ekfiilin duyulan geçmiş zaman kipiyle çekimleyelim.
korkak i– miş – im → korkak – mış – ım
korkak i– miş – sin → korkak – mış – sın
korkak i– miş → korkak – mış
korkak i– miş – iz → korkak – mış – ız
korkak i– miş – siniz → korkak – mış – sınız
korkak i– miş – ler → korkak – mış – lar
Ekfiilin görülen geçmiş ve şart kipleriyle çekimlerinde kişi ekleri şunlardır:
1. tekil kişi eki –m 1. çoğul kişi eki –k
2. tekil kişi eki –n 2. çoğul kişi eki –niz
3. tekil kişi eki ― 3. çoğul kişi eki –ler
“şişman” sözcüğünü ekfiilin görülen geçmiş zaman kipiyle çekimleyelim.
şişman i– di – m → şişman – dı – m
şişman i– di – n → şişman – dı – n
şişman i– di → şişman – dı
şişman i– di – k → şişman – dı – k
şişman i– di – niz → şişman – dı – nız
şişman i– di – k → şişman – dı – lar
“çirkin” sözcüğünü ekfiilin şart kipiyle çekimleyelim.
çirkin i– se – m → çirkin – se – m
çirkin i– se – n → çirkin – se – n
çirkin i– se → çirkin – se
çirkin i– se – k → çirkin – se – k
çirkin i– se – niz → çirkin – se – niz
çirkin i– se – k → çirkin – se – ler
NOT: İyelik ekleri ile kişi ekleri birbirine karıştırılmamalıdır.
İyelik ekleri adlara gelir, kişi ekleri fiillere gelir. İyelik ekleri varlığın kime ya da neye ait olduğunu belirtir, kişi ekleri ise hareketin kim tarafından yapıldığını belirtir.
çanta – n dök – tü – n
ad 2. tekil iyelik eki fiil 2. tekil kişi eki
“çanta” sözcüğünün türü addır. İyelik eki ada gelerek, varlığın kime ait olduğunu belirtmiştir. Çanta, ikinci tekil kişiye aittir. “dök–” sözcüğünün türü fiildir. Kişi eki fiile gelerek, hareketin kim tarafından yapıldığını belirtmiştir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)