Birçoğu sivil,yaklaşık 50 milyon insanın hayatını kaybettiği 2.Dünya Savaşı sıralarında Kırım Türkleri müthiş bir stalin eziyeti altında inim inim inliyorlarmış.Savaş başlayınca erkekler Kızılordu'da askere alınmışlar.
Bir süre sonra Hitler,Sovyetler Birliği'ne saldırmış,Alman orduları Rusya içlerine ilerlemeye başlamış.Bu sırada Ankara Hükümeti,Kırım Türklerini Alman orduları safına geçmeye ikna etmiş."Sizin için daha iyi olur,savaşı Hitler kazanacak,Stalin'den kurtulursunuz." demişler.
O dönemdeki Türk Hükümeti savaşa girmemiş olmasına rağmen gizlice Almanya'yı destekliyor,hatta ona savaş için gerekli olan kromu sağlıyormuş.Böylece Kırım Türkleri Ankara Hükümeti'nin telkiniyle saf değiştirmiş ve Hitler ordusuna katılmışlar.Bunlara da "Mavi Alay" adı verilmiş.Ama bir süre sonra işler tersine dönüp Alman ordusu çekilmeye başlayınca da onlarla birlikte yurtlarını terketmek zorunda kalmışlar.
Mavi Alay'ın askerleri,aileleriyle birlikte önce dağlık Kuzey İtalya'ya yerleştirilmişler.Müttefik kuvvetler İtalya'ya girince Mavi Alay orada da kalamadı.Avusturya'da Drau Nehri yakınlarında Ober Drauburg bölgesine yerleştirildiler.Ama çileleri bununla da bitmedi.8.İngiliz Ordusu Avusturya'yı işgal edince esir düşüp,bu sefer Dellach Kampı'na nakledildiler.İngilizlerin elinde esir olmanın belki de onları kurtaracağını düşünmüşlerdi.En kötüsünden Türkiye'ye gidip,kendilerine yeni bir hayat kurabilecekleri hayallerine kapıldılar,ama ne yazık ki öyle olmadı.
1945 yılında Londra'dan kamptakilerin Sovyetler Birliği'ne teslim edilmesini emreden bir telgraf geldi.Sovyetler hepsinin kurşuna dizileceği kararını açıkladığı halde,İngilizler onları gönderiyordu.Yalvarıp yakardılar ama dinleyen olmadı.Bunun üzerine korkunç birşey yaşandı orada.
3 bin kişi Sovyetlerin eline geçmektense ölmek daha iyidir deyip kendilerini Drau Nehri'nin buz gibi sularına atarak intihar etti.Önce kadınlar çocuklarının elinden tutup nehre atladı,sonra da erkekler.Kalan 4 bin kişi ölenlerin çığlıklarını dinlediler.Sonra vagonlara dolduruldu hepsi.Vagonların kapılarına tahtalar çakıldı,tren yola çıktı.
Günler sonra tren Türkiye sınırlarından içeri girdi.Rusya sınırına kadar Türk askerlerinin gözetiminde gittiler.Bütün umutları Türk hükümetinin kendilerine yardım etmesi ve vagonları açarak onları ölümden kurtarmasıydı.Ama böyle birşey olmadı...
Vagonlar balık istifi gibiydi, yaşam şartları çok kötüydü.Kapılara dışarıdan tahtalar çakılmıştı.Havasızlıktan,hastalıktan ölenler oluyordu ama onlar bile dışarı çıkarılmıyordu.Türk askerlerine kapıları açması için günlerce yalvardılar.Ama onlar,gözlerinden yaşlar akarak,emir aldıklarını söylediler.
Böylece sınıra kadar geldiler.Bir kış günü Türk-Rus sınırındaki Kızılçakçak Baraj Gölü'nin kıyısına ulaştılar.Türk askerleri orada inecek ve tren sınırı geçecekti.Sovyet askerleri sınırın öte yanında,ellerinde tüfekleriyle hazır bekliyorlardı.Bu sırada bazı tutuklular kapıları kırıp,kendilerini Kızılçakçak Gölü'ne attılar.2 bin Kırım Türkü de orada intihar etti.Geri kalanlar ise,sınırdaki Rus askerleri tarafından hemen oracıkta vuruldular.
Mavi Alay'dan ve ailelerinden hiç kimse kalmadı geride...
Zülfü Livaneli / Serenad'dan...
SCUBERT--SERENAD
Bir süre sonra Hitler,Sovyetler Birliği'ne saldırmış,Alman orduları Rusya içlerine ilerlemeye başlamış.Bu sırada Ankara Hükümeti,Kırım Türklerini Alman orduları safına geçmeye ikna etmiş."Sizin için daha iyi olur,savaşı Hitler kazanacak,Stalin'den kurtulursunuz." demişler.
O dönemdeki Türk Hükümeti savaşa girmemiş olmasına rağmen gizlice Almanya'yı destekliyor,hatta ona savaş için gerekli olan kromu sağlıyormuş.Böylece Kırım Türkleri Ankara Hükümeti'nin telkiniyle saf değiştirmiş ve Hitler ordusuna katılmışlar.Bunlara da "Mavi Alay" adı verilmiş.Ama bir süre sonra işler tersine dönüp Alman ordusu çekilmeye başlayınca da onlarla birlikte yurtlarını terketmek zorunda kalmışlar.
Mavi Alay'ın askerleri,aileleriyle birlikte önce dağlık Kuzey İtalya'ya yerleştirilmişler.Müttefik kuvvetler İtalya'ya girince Mavi Alay orada da kalamadı.Avusturya'da Drau Nehri yakınlarında Ober Drauburg bölgesine yerleştirildiler.Ama çileleri bununla da bitmedi.8.İngiliz Ordusu Avusturya'yı işgal edince esir düşüp,bu sefer Dellach Kampı'na nakledildiler.İngilizlerin elinde esir olmanın belki de onları kurtaracağını düşünmüşlerdi.En kötüsünden Türkiye'ye gidip,kendilerine yeni bir hayat kurabilecekleri hayallerine kapıldılar,ama ne yazık ki öyle olmadı.
1945 yılında Londra'dan kamptakilerin Sovyetler Birliği'ne teslim edilmesini emreden bir telgraf geldi.Sovyetler hepsinin kurşuna dizileceği kararını açıkladığı halde,İngilizler onları gönderiyordu.Yalvarıp yakardılar ama dinleyen olmadı.Bunun üzerine korkunç birşey yaşandı orada.
3 bin kişi Sovyetlerin eline geçmektense ölmek daha iyidir deyip kendilerini Drau Nehri'nin buz gibi sularına atarak intihar etti.Önce kadınlar çocuklarının elinden tutup nehre atladı,sonra da erkekler.Kalan 4 bin kişi ölenlerin çığlıklarını dinlediler.Sonra vagonlara dolduruldu hepsi.Vagonların kapılarına tahtalar çakıldı,tren yola çıktı.
Günler sonra tren Türkiye sınırlarından içeri girdi.Rusya sınırına kadar Türk askerlerinin gözetiminde gittiler.Bütün umutları Türk hükümetinin kendilerine yardım etmesi ve vagonları açarak onları ölümden kurtarmasıydı.Ama böyle birşey olmadı...
Vagonlar balık istifi gibiydi, yaşam şartları çok kötüydü.Kapılara dışarıdan tahtalar çakılmıştı.Havasızlıktan,hastalıktan ölenler oluyordu ama onlar bile dışarı çıkarılmıyordu.Türk askerlerine kapıları açması için günlerce yalvardılar.Ama onlar,gözlerinden yaşlar akarak,emir aldıklarını söylediler.
Böylece sınıra kadar geldiler.Bir kış günü Türk-Rus sınırındaki Kızılçakçak Baraj Gölü'nin kıyısına ulaştılar.Türk askerleri orada inecek ve tren sınırı geçecekti.Sovyet askerleri sınırın öte yanında,ellerinde tüfekleriyle hazır bekliyorlardı.Bu sırada bazı tutuklular kapıları kırıp,kendilerini Kızılçakçak Gölü'ne attılar.2 bin Kırım Türkü de orada intihar etti.Geri kalanlar ise,sınırdaki Rus askerleri tarafından hemen oracıkta vuruldular.
Mavi Alay'dan ve ailelerinden hiç kimse kalmadı geride...
Zülfü Livaneli / Serenad'dan...
SCUBERT--SERENAD